Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, “HDP’nin oyu olmadan CB Erdoğan’ı sandıkta hiçbir şekilde yenmenin imkânsız olduğu da sır değil.” derken, CHP’nin de HDP politikasını netleştirmesi gerektiğini yazdı.
Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” sözleri üzerine başlayan tartışmaya CHP’nin HDP konusundaki yaklaşımlarını değerlendirerek katıldı. CHP’nin Kürt sorunu konusunda şimdiye kadar net bir politikası olmadığını ileri süren Metiner, bu belirsizliğin HDP ile ilişkilere de yansıdığını ifade etti.
HDP seçmeninden Erdoğan’ı devirmek için oy isteyen ama HDP’ye bakanlık verilmesine tepki gösteren CHP’lileri eleştiren Metiner, “HDP’nin oyu olmadan CB Erdoğan’ı sandıkta hiçbir şekilde yenmenin imkânsız olduğu da sır değil.” diye yazdı.
Mehmet Metiner’in “HDP ?” başlıklı yazısı şöyle:
“Görünen o ki HDP üzerinden tartışmalar devam edecek.
CHP’li Gürsel Tekin’in açık yüreklilikle serdettiği ‘HDP’ye bakanlık verilebilir” sözlerine kendi partisi adına verilen cevap, aslında sorunu çözmüyor, tersine soru işaretini derinleştiriyor.
‘Kürt meselesini çözeceğim’ diyen bir CHP bugüne kadar bu sorunun ne tanımını yaptı ne de bu sorunu nasıl çözeceğini ortaya koydu.
Bu çelişkili siyaset, HDP konusunda da kendini açığa vuruyor.
HDP’yi demokratik siyasetin meşru gücü olarak gören CHP, nedense zımnen işbirliği yaptığı HDP’ye gayrı meşru muamelesi yapmakta bir sakınca görmüyor.
HDP’yi alenen terör örgütü PKK’nın yanında konumlandırdığını söylediği İYİ Parti ile ittifak yapmakta hiçbir beis görmüyor.
Gürsel Tekin’in konuyla ilgili cevabını ‘şahsi görüşüdür, bizi bağlamaz’ biçiminde karşılayan CHP’nin peki bu konudaki görüşünü bilen var mı?
Diyelim ki Tekin’in dediklerine CHP gerçekten de katılmıyor olsun.
Peki, bu durumda CHP’nin HDP ile ittifak konusunda gerçekten ne düşündüğünü bilmeye hakkımız yok mu?
O yüzden diyorum ki Tekin’in sözlerine verilen o cevap anlamlı ve değerli değildir. Zira o cevaptan CHP’nin gerçek görüşünü öğrenmiş olmuyoruz.
Soru şu:
Tekin’in şahsi düşüncesine CHP katılıyor mu katılmıyor mu?
Soruları açarak sormaya devam edelim.
CHP, HDP’yi tıpkı İYİ Parti gibi PKK’nın partisi olarak mı görüyor?
HDP’nin yer aldığı masada asla bulunmam mı diyor?
Yoksa HDP’yi ittifak edilebilir meşru bir parti olarak mı görüyor?
Bu soruların cevapları her bakımdan anlamlı ve gereklidir.
Şunu içtenlikle belirtmek isterim ki, bu soruları kaba bir siyaset veya açık arayan bir anlayış üzerinden CHP’yi köşeye sıkıştırmak için sormuyorum.
Sadece anlamak ve bilmek için soruyorum.
Seçmenlerin her şeyden önce bunu bilmeye hakkı olduğuna inandığım için soruyorum.
CHP adına bu sorulara verilecek cevap üzerinden hem Tekin’in cevabının ne kadar kişisel olup olmadığını hem de doğruluk derecesini öğrenmiş olacağımıza inandığımız için soruyorum.
CHP şayet HDP’yi PKK’nın siyasi ayağı olarak görüyor ve zinhar ittifak edilebilecek bir parti olarak görmüyorsa Tekin’e parti adına verilen cevap, ilkesel bir tutarlılığın ifadesidir.
Yok, HDP’yi tıpkı diğer partiler gibi meşru ve dolayısıyla ittifak yapılabilir bir parti olarak görüyorsa, o vakit Tekin’e verilen cevap, ilkesel tutarlılıkla alakası olmayan bir çelişkiden ibarettir.
CHP’nin HDP konusunda netleşmesi şart.
HDP’yi meşru bir parti olarak görüyorsa şayet, o vakit HDP ile resmî bir ittifakın içinde görünmekten kaçınmasının gerçek sebebini açıklaması gerekiyor.
Öyle ya, HDP Meclis’te grubu bulunan ve masada oturan partilerin nerdeyse tümünden daha fazla gücü olan bir parti.
HDP’nin oyu olmadan CB Erdoğan’ı sandıkta hiçbir şekilde yenmenin imkansız olduğu da sır değil.
Peki, o zaman CHP’nin HDP’yle resmen aynı masada oturmasından kaçınmasının gerçek sebebi nedir?
‘HDP seçmeni Erdoğan’ı devirmek için bize oy versin ama biz HDP’ye bir tek bakanlık bile vermeyiz’ demek, neyin nesidir?
HDP’yi bu denli sakıncalı kılan aidiyeti veya özelliği nedir diye sormazlar mı?
HDP’yi hem meşru göreceksiniz hem de gayrı meşru muameleye tabi tutacaksınız, olacak şey mi bu?
İlkesellik bu yaklaşımın hiçbir yerinde yok.
Gürsel Tekin’in dediklerine katılırsınız-katılmazsınız, o bahsi diğerdir.
Ama bir gerçek var ki, o da şudur: Tekin’in söyledikleri kendi içinde ilkesel bir tutarlılığa sahiptir.
HDP’yi işbirliği yapılabilir meşru bir parti olarak görüyorsanız o vakit HDP’ye bakanlık verilmesini de meşru görüyorsunuz demektir.
İlkesel tutarlılık bunu gerektirir.
Ötekisi en basitinden derin bir çelişkidir.
Bitirirken soruyorum tekrar:
Tekin’in şahsi düşüncesini öğrendik.
Peki, CHP’nin bu konudaki düşüncesi nedir?
Umarım CHP sözcüsü açıklar da biz de öğrenmiş oluruz.” (Yazının tamamı için tıklayın)