Memleket Partisi’nden Dezenformasyon Yasası’na tepki

gaye usluer

Memleket Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Gaye Usluer, Dezenformasyon Yasası’na tepki göstererek, “Bu halkın haber alma, haberleşme özgürlüğünü elinden alacak bir yasadır. İşin özü bağımsız medya ve haber alma özgürlüğü, örgütlenme ve ifade özgürlüğü meselesi” dedi.

Memleket Partisi Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Gaye Usluer, yaptığı basın açıklaması ile Dezenformasyon Yasası ve Seçim Güvenliği hakkında değerlendirmelerde bulundu.

“Halkın haber alma, haberleşme özgürlüğünü elinden alacak bir yasadır”

Sosyal medya yasasına tepkisini dile getiren Usluer, “Sosyal medya ile internet medyasına düzenlemeler içeren ve ‘dezenformasyon yasası’ olarak adlandırılan kanun teklifi, iktidar partilerince TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Kanun teklifiyle Türk Ceza Yasası’na ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu eklenerek, ‘endişe, korku veya panik yaratma, ülkenin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini ve kamu barışını bozmaya’ yönelik yayın yapanların 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması öngörülüyor. Bu halkın haber alma, haberleşme özgürlüğünü elinden alacak bir yasadır. İşin özü bağımsız medya ve haber alma özgürlüğü, örgütlenme ve ifade özgürlüğü meselesi” dedi.

“Bu bir sansür yasasıdır”

Memleket Partisi olarak bu yasayı çok önemsediklerini ve tüm partileri bu yasanın çıkmaması için ‘hayır’ demeye çağıran Usluer şunları söyledi:

“AKP’nin seçim sürecini elindeki yargı, güvenlik mekanizmaları ve medyayı kullanarak demokratik bir süreç olarak yönetmeyeceği açıkça görülüyor. Seçim güvenliği denilince hep sandığa giren oyların korunması akla geliyor. Oysa asıl mesele oylar sandığa girmeden önceki sürecin güvenliğinin sağlanması. Vatandaşlar, partilerin tezlerini, iddialarını, fikirlerini özgürce duyamazlarsa seçmen kararını nasıl verecek? Bu yasayı çok önemsiyoruz. Bu bir sansür yasasıdır. Bütün siyasi partileri bu yasaya hayır demeye çağırıyoruz.

Siyasete güveni inşa edebilmek için seçim güvenliği konusunda siyasi partilerin tümünün ve sivil toplumun koşulsuz ve önyargısız beraber çalışması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle biz buradan seçim güvenliği konusunda tüm siyasi partileri ve sivil toplum örgütlerini ortaklaşmaya birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Aksi halde seçim gecesi çöken sistemlerin sorumluluğundan da kimse kaçamayacaktır.”