İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, birinci önceliklerinin farklılıklara saygı duyarak yol yürüyebilmeyi sağlamak olduğunu belirterek, “İYİ Parti kurulmamış olsaydı bugün muhalefet kavramı içerisinde biz neyi konuşuyor olacaktık? Bu hakkın, bu hukukun, bu saygının İYİ Partililere gösterilmesi gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul’da bir otelde düzenlenen ‘Ekonomide Kurtuluş Planı’ programında konuştu.
“Bir umut, heyecan varsa kilometre taşı İYİ Parti’nin kuruluşudur”
“İYİ Parti kurulmamış olsaydı, bugün neyi konuşuyor olacaktık?” diye soran Akşener, “Bugün burada ekonomik programı ve diğer muhalefet partilerinin de açıkladığı ekonomik programları konuşmak için bir araya geldiysek, bunlar artık yapılabiliyorsa, bir umut bir heyecan varsa, ‘biz yapabiliriz-olabilir’ diyorsak, bunun birinci kilometre taşı İYİ Parti’nin kuruluşudur. Eğer bunu görmezden gelip bir bakış açısı ortaya konulursa, bu İYİ Parti’nin o dönemdeki çok acı çekmiş, büyük irade göstermiş mensuplarına, arkadaşlarımıza çok büyük bir haksızlık olur.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı sistemi eleştirisi
İYİ Parti’nin çok büyük bir zorluğun içerisinden direnerek var olduğunu; bu yüzden başka dirençlere saygı duyan, o dirençli insanların yanında duran, kıskançlığı hiç olmayan, rekabeti iş birliği içinde rekabet olarak anlayan siyasi bir parti olduğunu kaydeden Akşener, “Bu yanımız doğru anlaşılabilirse Türkiye’nin geleceğinde neyi hayal ettiğimizi, neler düşündüğümüzü ve bu pis dili ülkemize getiren bu ucube sistemden, yani partili cumhurbaşkanlığı sisteminden kurtulmamızın; demokrasiyle, sandıkta ve seçimle kurtulmamızın yolunu açar, umudunu canlı tutar ve ‘biz yapabiliriz’ diyebiliriz.” şeklinde konuştu.
“İYİ Parti kurulmamış olsaydı neyi konuşuyor olacaktık”
Akşener şöyle devam etti: “Birinci önceliğimiz farklılıklarımızdan ziyade müştereklerimizin üzerinden hem feyz alıp hem onu enerjiye çevirip hem de farklılıklarımıza saygı duyarak, yol yürüyebilmeyi sağlayabilmek. Burada en önemli aktör elbet İYİ Parti’nin kuruluşudur, o eylemdir. Muhalefette ya da iktidarda bütün siyasi partiler ve onların seçmenleri çok kıymetlidir. Orada bir sorunumuz yok ama İYİ Parti kurulmamış olsaydı bugün muhalefet kavramı içerisinde biz neyi konuşuyor olacaktık? Bu hakkın, bu hukukun, bu saygının İYİ Partililere gösterilmesi gerektiğine inanıyorum.”
“Seçmen velinimettir”
Esnaf ziyaretleri sırasında partisini hiç övmediğini anlatan Akşener, “Buradaki amacımız seçmen velinimet olsun. Çok uzun bir zamandır seçmenlerin sahipleri var. Adınıza ahkam kesiyorlar. Böyle bir şey olamaz. Halbuki seçmen velinimettir. Seçmen siyasetçileri kendi dertlerinin çözümleri üzerinden rekabet ettirir ve karar verir. Seçmenin aldığı tutumu tartışamazsınız. Hür irade ile atılmış oyun sonucunu tartışamazsınız. ‘Niye beni seçmedin kardeşim’ diyemezsiniz.
Seçmen karar verir ve der ki; ‘Siz iktidar olacaksınız ve bizi yöneteceksiniz.’ Bizim gibi muhalefette olanlara da derki; ‘Sizin zamanınız var bizim avukatımız olacaksınız.’ Siyaset yıllarca bu anlayış üzerinden gitti ama sonra birden taş devrindeymişiz gibi düşmanların olduğu hatta bazen dinozorların olduğu, herkesin birbirine bu nedir diye baktığı, ipin ucunun kaçıp çok ilginç bir şekilde seçmenin suçlandığı bir dile evrildi” değerlendirmesinde bulundu.
“En aklı başında sorun tariflerini AK Partili esnaftan aldım”
Esnaf ziyaretleri sırasında basın mensuplarının dükkanlardan çıkması ardından en aklı başında sorun tarifleri ile çözüm önerilerini AK Parti’ye oy verenlerden adlığını ifade eden Akşener, “Burada asıl mesele şu; biz öğrenmeye devam ettik. Mesela 5 emekli maaşı olduğundan haberim yoktu. 1500 lira emekli maaşı varmış. 1650 liralık emekli maaşı varmış. 1800 liralık varmış. 1900 lira ve 2200. Farklı farklı emeli maaşı. Onlardan öğrendik. O dükkanların içerisindeki müşterilerin dertlerini dinledik ve biz öğrendik. Öğrendikçe üretmeye başladık. Biz ürettikçe dikkat çekmeye başladı” dedi.
Dükkan sahiplerinin bir süre sonra basın mensuplarına ‘Çek kardeşim durumumuz bu’ demeye başladığını dile getiren Akşener, “Artık o korku duvarı yıkıldı. Bu 2 buçuk yılın sonunda insanlarda korku duvarı yıkıldı. Çok ilginç hikayelerle karşılaştık. Bunları paylaştık, çözümlerini ürettik” diye ekledi.
“Yakında profesör doktor Meral Akşener olacağım”
Akşener şöyle devam etti: “Birazdan Sayın Bilge Yılmaz başkanımın ve ekibinin hazırladığı, size sunacakları programın çıkış noktası budur. Sokağın, insanların dertlerinin çaresinin, çözümlerinin üretildiği bir program bu. Dolayısıyla gerçekten beslenen bir programdır. Biz bir şey daha yaptık bu arada. Esnaf gezdikten sonra bir şeyi fark ettik ki, ıskalamışız. Şehirlere yeniden gitmeye başladık ve şehrin o iş insanlarıyla toplantı zinciri yaptık. O toplantılarda da başka şeyler öğrendik. Yakında profesör doktor Meral Akşener olacağım haberiniz olsun. İnanılmaz şeyler öğrendik.”
“Atatürk’ün ekonomiye dair vizyonunu takip ediyoruz”
Atatürk’ün ekonomiye, iktisada ve insana dair vizyonunu takipçisi olamaya gayret gösteren bir siyasi parti olduklarını belirten Akşener, “Ne demek istiyorum? Bireysel kalkınma değil bu dediğim. Bireyin kalkınma meselesini yıllar evvel ortaya koyan rahmetli Atatürk’tür. O yıllarda birey diye bir kavram yok. O yıllarda henüz sanayi devriminin sonuçlarının oluşturduğu değer setleri ‘Ver talimatı al tekmili’ şeklinde. Müşteri denilen kavram odakta değil. Habire savaş olmuş.
İnsanlar hayatta kalmaya çalışıyor ama o günün şartlarında Anadolu’dan bir siyasi lider çıkıyor, bireyin kalkınmasına dair bir vizyon ortaya koyuyor. Mesela inovasyon diye bir kavram yok o yıllarda. Onu da anmadan geçemeyeceğim. Erol Güngör hocamız, inovasyonun adını söylemiyor ama inovasyona dair ne varsa tarif olarak yapıyor. Atatürk ve sonraki vizyonu takip edenlere baktığınız zaman gerçekten yüzyılların ilerisinde bir durum. Bugün nedir durum? Bugün çok komik bir durumdayız.
Partili cumhurbaşkanlığı yani şu bardağım nereye konulacağına dair kağıdı imzalamak durumunda, her şey bir kişide. Bir kişinin her şeye karar verdiği bir ülkede ne demokrasi ne hukukun üstünlüğü ne adalet söz konusu olur. Ne de dış politikada rasyonel, gerçekçi, çıkara dayalı, karşılıklı ülkeler arası saygıya dayalı bir ilişkiler biçimi olur.” diye ekledi.
“Beşar Esad niçin oldu Esed?”
“23 trilyon dolarlık bir çerçevede yaşıyoruz. 7 trilyon dolar ilk sınırlar. Avrupa’yı da kattığınız zaman 23 trilyon dolar. Biz niçin kavga ediyoruz?” diye soran Akşener, “Niçin o kavgaların sonunda çırak çıkıyoruz? Niçin o kavgaların sonunda Türkiye her seferinde zarara uğruyor? Yani Suriye mevzusunda bugün Suriyeli sorunu olan bir ülke halindesiniz ve bu sorunun sebebi olan hakkında kimse bir şey konuşmuyor. Özne Suriyeliler. Beşar Esad niçin oldu Esed? Şimdi ne zaman olacak Beşar? Bu savrulmaların, bu tuhaf psikolojinin ve bu tuhaf yönetim anlayışının, bu içinde yaşadığımız partili cumhurbaşkanlığı sisteminin getirdiği sonuçlar bunlar. Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin talebi ise ‘Beni seviyor mu?’ zihniyetinden kaynaklanan, ‘Ben her şeyim’ denilen, Allah’ın vasıfları, sıfatları söylendiği zaman haşa demeyen o psikolojinin sonucudur.” şeklinde konuştu.