Merkez Bankası’nın döviz mevduatlarıyla yeni oyunu tahvil piyasasında deprem etkisi yarattı

650x344-tcmb-merkez-bankasi-toplantisi-ile-faiz-karari-ne-zaman-aciklanacak-piyasalarin-gozu-tcmb-faiz-karari-icin-ppk-toplantisinda-1613375528930

Merkez Bankası’nın (TCMB) yabancı para mevduat karşılığı tahvil tutulması zorunluluğuna ilişkin aldığı ve kamuyu tahvil piyasasında daha belirleyici konuma getiren kararlar, tahvil getirilerinde sert düşüşler yaratırken, analistlere göre yeni durum banka bilançolarındaki enflasyon riskini artırıyor.

TCMB’nin geçen haftaki kararı sonrası önce tüm sabit kuponlu tahvillerde, ardından bugün ise daha uzun vadede belirginleşen şekilde getirilerde sert düşüşler yaşandı. Bunun nedeni bankacılara göre hem tahvil tutma zorunluluğu hem de bu zorunluluğun TCMB’yi tahvil piyasasında kalıcı şekilde belirleyici rol kazanması nedeniyle oldu.

TAHVİL FAİZLERİ SERT DÜŞTÜ

Gösterge 10 yıllık tahvilin bileşik getirisi bir haftadan kısa bir sürede 700 baz puana yakın düşüşle yüzde 19 altına gerilerken analistler bu adımın Hazine’nin uzun vadeli borçlanma maliyetinde “riskleri bankalara yüklenecek şekilde” büyük bir düşüş anlamına geldiğini belirtiyorlar.

Bankalar Hazine borçlanmalarında son yıllarda sabit getiri yerine TÜFE’ye endeksli gibi değişken faizli tahvilleri tercih etmişti. Bu tercihte artan enflasyon yanı sıra enflasyonun 3 haneye yaklaşmasına rağmen uygulanan düşük faiz politikası da etkili olmuştu.

TÜFE’YE ENDEKSLİ TAHVİL BANKALARA YARAMIŞTI

TÜFE’ye endeksli tahviller sektöre net faiz gelirlerinde artış olarak yansıdı ve bu tercih bankacılık sektöründe ilk 4 ay itibarıyla yüzde 400’e yaklaşan kar artışını beraberinde getirdi.

Geçen haftadan beri alınan yabancı para için tahvil tutma kararları TÜFE gibi değişken faizli tahvilleri dışlıyor. Dolayısıyla yüksek enflasyon ortamında, talebin çok zayıf olduğu sabit kuponlu tahvilleri öne çıkarıyor.

BANKALARIN KUR VE VADE FARKI RİSKİ ARTACAK

Analistler kararların banka bilançolarındaki “kur ve vade farkı riskini” artıracağına işlemciler ise TCMB’nin mevcut kararlar içinde oran değişiklikleri ile bankaları kamunun istediği bir tahvili daha çok almaya her zaman yöneltecek bir yapıya ulaştığına dikkat çekiyorlar.

Yabancı yatırımcının neredeyse kalmadığı tahvil piyasasında böylece kamu belirleyici bir role sahip oluyor.

Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Hakan Kara, twitter üzerinde yaptığı değerlendirmede, “Bankalar enflasyondan korunmak için TÜFE’ye endeksli tahvillere kaymıştı. Yeni düzenlemelerle bankalara ‘uzun vadeli sabit faizli tahvil al, enflasyon riski sende kalsın’ deniyor. Oldukça riskli bir uygulama. Kalıcı tedaviden ziyade semptomları bastırmaya yönelik bir örnek daha” dedi.

MERKEZ’DEN TAHVİL ŞARTI

TCMB, bugün bankaların yabancı para mevduat karşılığında ayırmaları gereken devlet tahvillerini belirledi. TCMB’nin bankalara ilettiği yazıya göre, yabancı para mevduat karşılığında vadesine en az 4 yıl kalan ve en az 5 yıl vadeli olan sabit faizli devlet tahvilleri ile kira sertifikaları tesis edilecek menkul kıymet olarak kabul edilecek.

Devlet tahvillerine olan talebin artmasına, dolayısıyla Hazine’nin borçlanma maliyetlerinin düşmesine yol açacağı düşünülen karara göre ay sonuna doğru bankalar döviz mevduat için yüzde 3 ile yüzde 10 arasında TL cinsi sabit faizli tahvil tutmak zorunda.

Yabancı para mevduatını TL’ye belirli bir oranda dönüştürmeyi başaranlar yüzde 3, başaramayanlar ise yüzde 10’a ulaşacak şekilde tahvil tutacak.

Hazine eski Gelir Politikaları Genel Müdürü ve Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Burcu Aydın Özüdoğru twitter paylaşımında, “Yabancı para mevduat için 5 yıl ve üzeri TL tahvil tutma şartı Hazine’nin uzun vadeli borçlanma maliyetini rahatlatır; ama banka bilançolarının kur ve vade farkı riskini artırır” dedi.

10 YILLIK GÖSTERGE TAHVİL FAİZİNDE SERT DÜŞÜŞ

Sabit faizli 5 yıldan uzun tahvil getirilerinde geçen hafta başlayan düşüş bugün uzun vadeli sabit getirili tahvillerde belirginleşti.

TCMB’nin ilk kararı 9 Haziran piyasa kapanışı sonrası açıklanmıştı. 9 Haziran son işlemde yüzde 25,72 seviyesinde olan 28 Nisan 2032 vadeli 10 yıllık sabit kuponlu tahvilin bileşik getirisi bugün yüzde 18,78’e kadar geriledi.

Bu verilere göre, gösterge 10 yıllık tahvilin getirisinde bugün yaşanan düşüş 279 baz puan, üç günlük düşüş ise 694 baz puan oldu.

TCMB bugün bankalara ilettiği yazıda ayrıca vadeye kalan süreye göre katsayı belirleyerek uzun vadeli kıymetlerin tesis edilmesini teşvik edeceğini de belirtti. 24 Haziran’da başlayacak uygulama öncesi TCMB’nin yeni bir yazı ile ayrıca uzun vadeli tahvillere ilişkin katsayıları da iletmesi bekleniyor.

TCMB’nin ilk kez attığı yabancı para mevduatta yüzde 25’e kadar olan zorunlu karşılıklara ilaveten uyguladığı menkul kıymet tesisi zorunluluğunda ayrıca yabancı paradan TL’ye dönüşüm hedefi içeriyor. Hedefin sağlanmaması halinde ise daha yüksek tahvil karşılığı ayırmaya yönelik cezalandırma da içeriyor.

YABANCI PAYI YÜZDE 2’NİN ALTINDA

Bir bankanın tahvil bono masası işlemcisi, “2 hafta önceye kadar yabancı para mevduat için tahvil ayırma gibi bir uygulama yoktu. Bir anda 200 milyar doların üzerinde bir tutar için yeni bir uygulama gelmiş oldu. TCMB daha önce olmayan bir uygulamayı getirerek kendine önümüzdeki dönemde uygulama içindeki örnek olarak yüzde 3 oranını yüzde 4 yaparak ya da tahvil dağılımına tek bir değişken ekleyerek milyarlarca TL karşılığında yeni tahvil alımı getirme gibi hakları da elde etmiş oldu. Bu piyasada TCMB’yi yön belirleyici konuma getirdi” dedi.

TCMB bu adımları öncesi açık piyasa işlemleri için devlet iç borçlanma senedi (DİBS) alımlarını hızlandırıp, sabit kuponlular için pozitif ayrımcılık yaratan, swap piyasasında yine sabit kuponlu tahvili özendiren adımlar da attı. Ancak hiçbir adım TCMB’nin bu haftaki yabancı para mevduat için tahvil tutma kararı kadar büyük bir etkiye sahip olmadı.

BDDK’nın haftalık verilerine göre bankacılık sisteminde 3 Haziran itibarıyla 238 milyar dolar tutarında döviz mevduat bulunuyor.

Hazine verilerine göre, bir zamanlar Hazine’nin TL cinsi iç borçlanmasının yüzde 25’ine yakını yabancı yatırımcılarca finanse ediliyordu. Nisan sonu itibarıyla bu oran yüzde 1.7 seviyesine kadar geriledi.

TCMB, DİBS piyasasındaki payını 2 katına çıkararak yüzde 5’e yaklaştırırken aslında aradaki farkı payı yüzde 50’den nisan sonu itibarıyla yüzde 75.3’e çıkan bankacılık kesimi finanse etti.