Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirdi

Remzi Çayır

Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, partisinin genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında eleştiri oklarını iktidara yöneltti. Ekonomi politikaları üzerinden eleştirilerini yoğunlaştıran Çayır, Millete dalga geçer gibi ‘Biz enflasyonun boynunu kırdık’ de. Başka neresini kırdın sayın Cumhurbaşkanı? Elini, kolunu kırdık. Başka? Ayaklarını kırdık. Kırdığın canavar hepimizin evinde, yiyeceklerimizi, geleceklerimizi çalıyor. Senin bu canavar farklı bizimki farklı mı? Senin evinde enflasyon yok ki. Senin evinde hayat pahalılığı, kıtlık, yokluk yok ki. Millete dön. Milletin evindeki, mutfağındaki canavara bak bakalım, kafası kırılmış mı, eli kırılmış kırılmamış mı dedi.

Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, parti genel merkezinde bir basın toplantısı düzenledi. Çayır özetle şöyle konuştu:

“Rifat Serdaroğlu’na geçmiş olsun diyorum”

“Dün Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu aradı beni. Daha önce birkaç kez bir araya gelmiş, Türkiye’nin geleceği ile ilgili konuşmuştuk. Yazdığım yazıdan dolayı kendisine hakaret davasından ötürü 2,5 ay ceza verilmiş ve kısa süreliğine mahpushaneye gittiğini ifade etti. Tabii üzüldüm. Bugün, bu çağda, bu yüzyılda ve demokrasinin var olduğu, insan hak ve özgürlüklerinin var olduğu iddia edilen bir ortamda, bir siyasi partinin genel başkanı, sırf düşüncesinden dolayı cezası alması kabul edilemez. Bu Türkiye’nin bir kaybıdır. Gelecekle ilgili büyük bir kaygıdır. Yani insanlar fikirlerini, düşüncelerini, yaklaşımlarını rahatlıkla, korkmadan, baskı altında olmadan açıklayabilmelidirler. Kimse milleti korkutarak, bastırarak susturmamalı, susturamaz. Buradan, sayın Rifat Serdaroğlu’na geçmiş olsun diyorum. Bir an önce aramıza katılacağına da inanıyorum. Bu tür hadiseler bu ülkede devam etmez, temennim bu, dileğim bu. Ama gerçek böyle mi olur, umudum yok. Bu anlayışla, iktidarın ortaya koyduğu tavırla Türkiye’nin ne yazık ki daha farklı olumsuz anlamda yerlere gitmesi kaçınılmaz. Umut yoksa gelecek yoktur. Siz, milletin umudunu yok ettiniz. Siz, milletin hayal kurmasını yok ettiniz.

“Tuhaf işlerle ülkeyi ve milleti uyutmaya çalışıyorlar”

Dün sayın Cumhurbaşkanı milletin önüne çıkarak geçmişte gasp ettiği bir hakkı iade kararı aldı. Daha önce uluslararası hukuk gereği, insani yaklaşım gereği, Türkiye’deki yasalar gereği hak edilmiş bir hakkı mevcut iktidar yok saymıştır. Emeklilikte yaşa takılanların ahvali aslında kazanılmış hakkın gasp edilmesidir.

Mağdur ettiğiniz insanlar, sivil toplum kuruluşları ve sendikaları yanına alarak veya birey olarak ortaya çıkıp hak gaspını protesto ettiğinde, ülkenin yöneticileri olan, tek adam olarak çıkıp demiştiniz ki, seçimi kaybetmeyi bile göze alsam, milletin hakkı var burada, yanlışlık var burada, size iyileştirme yapamam, sizin erken emekli olmanıza göz yumamam, demiş. Kim demiş? Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Ne zaman demiş? Birkaç yıl önce. Şimdi bunları unuttu. Niye? Seçim var, seçim.

Matematiksel olarak rasyonel olmayan rakamlarla Karadeniz’de doğalgaz, Şırnak’ta petrol getiren bir gemimiz var. Tuhaf işlerle ülkeyi ve milleti uyutmaya çalışıyorlar. Bunlar, otoriter yönetimlerin zaman zaman toplumlara sundukları sahte şekerler. Sahte şekerlerle milleti oyalamaya, kendi kendilerine güya bir yerlere vardırmaya çalışıyorlar. Kendi durumlarını normalleştirmeye çalışıyorlar.

“Bu hükümet sizlerden oy almak uğruna, bazı zamları erteleyebilir. Nereye kadar erteler? Seçim sonrasına kadar”

Doğal gaza, Sayın Enerji Bakanı diyor ki, 2022 yılından yeni yıla kadar zam yapılmayacak. Milletin aklıyla dalga geçiyor. Yeni yıl ne zaman? 3 gün sonra. 3 gün zam yokmuş. Ey Türk milleti, 3 gün sonra ahvaliniz perişan. Ben bir şey daha söyleyeyim. Bu hükümet sizlerden oy almak uğruna, bazı zamları erteleyebilir. Nereye kadar erteler? Seçim sonrasına kadar. Seçime kadar bir yalancı bahar havası oluşturmaya çalışır. Merkez Bankası para basar, zamları durdururlar, gerçekleri alt üst ederler. Nereye kadar? Seçime kadar. Seçimden sonra, tufan. Seçimden sonra hayat kıtlığı. Seçimden sonra zam üstüne zam. Ondan sonra olan yine milletimize olacak. Onların sırtında küfe yok. Bir eli yağda, bir eli balda.

AK Parti iktidara geldiğinde 130 milyar olan borç, şu anda 500 milyar doları geçmiş vaziyette. Her bir doğan çocuk, 10 bin dolar borçla doğdu. Yeni doğan çocuk borçla doğuyor bu ülkede. Halkın yüzde 60’ı açlık sınırının altında.  15 milyona yakın işsizimiz var.

“Senin evinde enflasyon yok ki. Senin evinde hayat pahalılığı, kıtlık, yokluk yok ki”

Millete dalga geçer gibi ‘Biz enflasyonun boynunu kırdık’ de. Başka neresini kırdın sayın Cumhurbaşkanı? Elini, kolunu kırdık. Başka? Ayaklarını kırdık. Kırdığın canavar hepimizin evinde, yiyeceklerimizi, geleceklerimizi çalıyor. Senin bu canavar farklı bizimki farklı mı? Senin evinde enflasyon yok ki. Senin evinde hayat pahalılığı, kıtlık, yokluk yok ki. Millete dön. Milletin evindeki, mutfağındaki canavara bak bakalım, kafası kırılmış mı, eli kırılmış kırılmamış mı.

“Sen durmadan altı ayda bir asgari ücrete zam yapma gereğini niye duyuyorsun?”

Sen durmadan altı ayda bir asgari ücrete zam yapma gereğini niye duyuyorsun? Almanya, Fransa, İsviçre, Danimarka, Yunanistan, Gürcistan, Irak, İran altı ayda bir ücretlere zam yapma gereği duymazken sen asgari ücrete zam yapma gereği niye duyuyorsun? Çünkü para pul yok. Geçim derdi almış gidiyor, alım gücü gittikçe aşağılara düşüyor. 100 lira bile pul oldu. En büyük banknot olan 200 var ya, 200’ün bile değeri kalmadı.

“Dün ‘Esed’ dedikleriyle şimdi görüşmek için her yolu deniyorlar. Esad, şartlarını öne sürüyor”

2023’te millet bir tercih yapacak. Ya yasakçılara, ‘Yasaklamaya devam edin’, adaletsizlik yapanlara, ‘Adaletsizliğe devam edin’, liyakatsizliklere ‘Sadakat uğruna kendi partilerinizde işe alın’ diyecek; ya da, ‘Hayır. Böyle geldi, böyle gitmeyecek’, ‘Liyakatin, adaletin, üretimin olduğu, insanın hak ve özgürlüğünün olduğu, insanın değerli olduğu’ bir sistemi öneren bir anlayış tutacak. Yani Milli Yolu tutacak.

Hâlâ Esad ile görüşmeye çalışıyorlar. Dün ‘Esed’ dedikleriyle şimdi görüşmek için her yolu deniyorlar. Esad, şartlarını öne sürüyor. ‘Ben şartları kabul ederseniz görüşürüm’ diyor. Düşünebiliyor musunuz Türkiye’yi düşürdükleri hâle bak.”