Muhsin Yazıcıoğlu, siyasi tarihi değiştiren o sofrada Erdoğan’ı reddetti

turhan çömez recep tayyip erdoğan muhsin yazıcıoğlu
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

AK Parti eski milletvekili Turhan Çömez, gerçektivi‘de yayınlanan “Ali Tarakcı ile GÜNDEM” programında, siyasi tarihe ışık tutacak bir anısını paylaştı. AK Parti’nin kuruluşunun ardından, Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’na AK Parti saflarında siyaset yapma teklifi götürdüğünü, Muhsin Yazıcıoğlu’nun bu teklifi reddettiğini açıkladı.

ÜÇ KİŞİLİK SOFRA

Turhan Çömez, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun o dönemde Ankara’da mütevazı bir evde oturduğunu, teklifin de bu evde yapıldığını açıkladı. Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşinin kendilerine bir “Anadolu sofrası” hazırladığını belirten Çömez, “Hanımefendi bize mütevazı bir Anadolu sofrası hazırladı ve üçümüz bir yemek yedik rahmetli Yazıcıoğlu’nun evinde. O dönemde Erdoğan’ın kendisine AKP saflarında siyaset yapmasıyla ilgili bir talebi, bir daveti olmuştu ancak kendisi bunu reddetti; Muhabbeti olmasına rağmen, sevgisinin olduğunu ifade etmesine rağmen.” dedi.

Turhan Çömez’in Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili şunları söyledi:

“Sayın Muhsin Yazıcıoğlu, rahmetli, benim çok sevdiğim, takdir ettiğim bir dostumdu. Daha ilk yola çıktığında kendisi ile bir hukukumuz vardı. Zaman zaman görüşmelerimiz de oldu. Onun ölüm yıldönümüne ithafen sosyal medya hesabıma -birlikte olduğumuz- bir fotoğrafı koydum. Birkaç yıl önce de koymuştum, kendisiyle milletvekili olduğum dönemde birkaç toplantıda da bir araya gelmiştik.



Prensip olarak ben sayın Erdoğan ile ilgili hiçbir özel konuyu konuşmuyorum. Hiçbir yerde, ne medyada ne de dostlarımla birlikte iken hiçbir değerlendirme yapmıyorum ancak konu siyasi olduğu için sorunuza yanıt verebilirim. Partinin -AK parti- ilk kurulduğu yıllardı. Sayın Muhsin Yazıcıoğlu, rahmetli o zaman aktif siyasetin içinde olan bir isimdi ve toplum tarafından o zaman da sevilen bir isimdi. Ankara’da mütevazı bir evde oturuyordu ve biz sayın Erdoğan’la birlikte kendisini ziyarete gittik, bir akşam yemeğine katıldık. Hanımefendi bize mütevazı bir Anadolu sofrası hazırladı ve üçümüz bir yemek yedik rahmetli Yazıcıoğlu’nun evinde. O dönemde Erdoğan’ın kendisine AKP saflarında siyaset yapmasıyla ilgili bir talebi, bir daveti olmuştu ancak kendisi bunu reddetti; Muhabbeti olmasına rağmen, sevgisinin olduğunu ifade etmesine rağmen. Gerekçesini hatırlamam mümkün değil, konuşmak da çok doğru olmaz ama çok nazik bir dille bu daveti reddetmişti rahmetli Yazıcıoğlu fakat Erdoğan’la yakınlıkları vardı. Böyle bir günün anısına, böyle bir siyasal anekdotu konuşmak yerinde olur. İlk yıllarında AKP, birçok önemli isme, siyasi yolculukta birlikte olmak adına davet götürmüştü, teklif götürmüştü. Bunları kabul edenler oldu, etmeyenler de oldu. Sayın Yazıcıoğlu bu daveti reddeden bir isimdi. Buna tanıklık etmiş birisiyim ve bu görüşme rahmetlinin evinde yapıldı.

“ERDOĞAN SİYASETİ KENDİNE ÖZGÜ YÖNTEMLERLE YAPAR. PARTİSİNİN DIŞINDAKİ İSİMLERİ DAVET EDERKEN ÇOK ÖZEN GÖSTERİR”

Bunu daha önce hiç konuşmadım, bu tür mahrem şeyler konuşulmaz ancak siyasi bir anekdot olduğu için bunu paylaşmakta bir mahsur görmedim. Sayın Erdoğan aslında siyaseti kendine özgü yöntemlerle yapan bir isimdir. Belki de buradan, bugün söyleyeceğim bu özelliği, diğer liderler için de dikkate alınması gereken bir özellik. Sayın Erdoğan, kendi ekibini güçlendirmek adına, partisinin dışındaki isimleri davet ederken çok büyük özen gösterir ve onların ayaklarına kadar gider, evlerini ziyaret eder, ailesiyle görüşür ve ikna etmek için özel bir çaba harcardı. Bilemiyorum bugün muhalefet parti liderleri böyle bir özeni gösteriyor mu partisini güçlendirmek için ama bana göre önemli bir liderlik özelliğidir bu. Beraber çalışacağı ekip arkadaşlarına özen göstermek, ayağına kadar gitmek, ailesiyle görüşmek, ikna etmek için dil dökmek, çaba harcamak, değer verdiğini göstermek önemlidir ve sayın Erdoğan bunu zamanında çok doğru ve yerinde bir şekilde yapmıştı. Ancak söylediğim gibi rahmetli Yazıcıoğlu, evine gittiğimizde, bu küçük ve mütevazı Anadolu sofrasında, böyle bir teklifi, daveti reddetti.

“YAZICIOĞLU TÜRK SİYASETİNE DAMGA VURAN BİR İSİMDİ”

Demokratik bir hukuk devletinde -Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümü- bu tür şeylerin hiçbir zaman soru işaretlerine mahal bırakmaması lazım. Ne yazık ki Türkiye bu konuda günahları olan ve faturası kabarık bir ülke. Çok sayıda cinayet, çok sayıda trafik kazası, bilinmeden, sebebi açıklanmadan ya da failleri ortaya çıkarılmadan tozlu raflarda yerini aldı. Bu tabii demokrasiye yakışan bir görüntü değil. Böyle olması halinde toplum nezdinde şüpheler, endişeler, kaygılar devam edecektir. Bu tür şeyler başka failler tarafından yapılmışsa onları da cesaretlendirecektir. Rahmetlinin ölümü konusunda birçok kişi hala büyük soru işaretleri taşıyor kafasında. Ben de bunlardan bir tanesiyim. Gerçekten sorgulanması gereken bir süreç ancak çok fazla bilgiye sahip olmadığımız için de bir değerlendirme yapmamız doğru olmaz. Allah rahmet eylesin. Önemli bir isimdi, kıymetli bir şahsiyetti. Türk siyasetine damga vuran bir isimdi ve AKP ile, ilk yıllarda gelen bu teklifi reddederek yollarını başından ayırmış bir isimdi.”

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir