Yerel seçimler döneminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kampanya direktörlüğünü yapan, “YSK üyelerine hakaret” davasında da tanık olarak dinlenen yazar ve siyasi danışman Necati Özkan, mahkemeden çıkan hapis cezasını değerlendirdi. “Atanan yeni yargıcın eylül başından beri gerçekleşen celselerde sergilediği tutum ve savcının davranışları tümüyle içi boş olan bu davanın nasıl sonuçlanacağını gösteriyordu.” yazan Özkan, “‘Ahmak davası’ özünde iktidar bileşenlerinin planlayıp göz göre göre icra ettiği bir gelecek tasarımıdır” diye yazdı.
“Türkiye’de siyasetin ve hukukun içine düştüğü zavallı durum budur!“ Özkan, Cumhuriyet’te kaleme aldığı köşe yazısında şunları kaydetti:
Hiçbir hukuki dayanağı olmayan ahmak davasının nereye gideceği aylardır belliydi. Militanlaştırılmış ve muhalefete karşı iktidarın sopası haline getirilmiş yargı mekanizması bu süreçte her aşamada elini açık etti. Bir önceki mahkeme başkanının başka bir yere tayin edilmesiyle niyetler ifşa oldu.
Atanan yeni yargıcın eylül başından beri gerçekleşen celselerde sergilediği tutum ve savcının davranışları tümüyle içi boş olan bu davanın nasıl sonuçlanacağını gösteriyordu. Kararın verilmesinden tam bir ay önce, 14 Kasım 2022 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki “Zorbalık Siyaseti” başlıklı köşe yazımda yazmıştım.
Gidişatın böyle olduğunu ilgili siyasiler başta olmak üzere herkes biliyordu. Bütün bunlara rağmen karar ertesinde gelişen olayları ve Saraçhane önündeki mitingi “komplo”, “kumpas”, “ucuz kahramanlık” gibi kelimelerle niteleyen aklı, kalbi ve vicdanı zehirlenmiş isimlerin olduğu görmek şaşırtıcı.
“Ahmak davası” özünde iktidar bileşenlerinin planlayıp göz göre göre icra ettiği bir gelecek tasarımıdır. Muhalif medyanın çeşitli isimlerinin, dava sürecinde ne kadar naif ve ülke gerçeklerinden ne denli uzak oldukları ortaya çıktı.
“Mahkemenin verdiği hukuksuz kararla ülkedeki paradigma kökten değişti”
Bu ülkede yargı “Devlet biziz. Ülke bizimdir” diyen bir avuç insanın dediklerini uygularken aklı ve vicdanı zehirli bazı isimler, Türkiye siyaseti için tarihi bir dönüm noktası olan bu süreçte bile öküzün altında buzağı aradılar.
“Ama hiç kimse enseyi karartmasın. Ülkede yaşayan vatandaşların ezici çoğunluğu her şeyin farkında. Mahkemenin verdiği hukuksuz kararla ülkedeki paradigma kökten değişti. Bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Zira mesai saati, soğuk, yağmur ve trafiğe rağmen Saraçhane önünde birleşen yüzbinlerce insan, son derece gür bir sesle mahkeme kararına refleks gösterdi.
Daha önce İstanbul seçimlerini iptal ettiren o bir avuç azınlığın neden olduğu adaletsizliğin hesabını millet sandıkta sormuştu. Yine soracak! Saraçhane önünden yükselen yüz binlerce güçlü ve cesur sesi, ülkenin dört bir yanında büyüyerek sel olacak; ülkeyi yoksulluğa ve adaletsizliğe mahkûm eden çürümüş ve bozuk düzeni tarihin çöplüğüne fırlatacak. Ve millet, kendisinden esirgenen adaleti, hukuku ve özgürlüğü sandıkta kendi elleriyle sağlayacak.”