CHP Sözcüsü Faik Öztrak, gerçekleştirdiği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Öztrak, Borsa İstanbul’daki Borsa İstanbul’da yaşanan gelişmelerdeki manipülasyon iddialarına dikkat çekti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, gerçekleştirdiği basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
Borsa İstanbul’da manipülasyon iddialarını hatırlatan Faik Öztrak, “Tasarruflarını yüksek enflasyondan korumak için, çaresizce adres arayan küçük yatırımcılar, Nebati Bakan’ın gelgeliyle, bir kez daha silkelendi. Peki, millete bunun hesabını kim verecek? Son bir ayda, Borsa İstanbul’da yaşananlar, kamu bankalarının hisseleri ve mali endeks özelinde, ciddi bir soruşturmaya muhtaçtır. Bu manipülasyonun vadeli işlemler ayağında, saraya yakın bir aracılık şirketinin rol oynadığı yazılıp çiziliyor. Peki, bu arada Sermaye Piyasası Kurulu ne yapıyor? Hiç. O da seyrediyor. Ne yazık ki, artık tuzun koktuğu günlerden geçiyoruz” ifadelerini kullandı.
Faik Öztrak’ın açıklamalarının satır başları şöyle oldu:
“MALUL GAZİLERİMİZE BİRER MAAŞ İKRAMİYE VERİLMESİNİ SAĞLAYACAĞIZ”
Şehit yakınlarımıza, gazilerimize ne yapsak azdır. Ama Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, 18 Mart Şehitler Günü’nde şehit yakınlarına, 19 Eylül Gaziler Günü’nde malul gazilerimize, birer maaş ikramiye verilmesini sağlayacağız.
Ayrıca eğitimden, barınmaya, sağlıktan, istihdama kadar hem şehit emanetlerimizin, hem de gazilerimizin sorunlarını biz çözeceğiz.
“TÜRKİYE ENFLASYONDA DÜNYA ŞAMPİYONU”
Hep söylüyoruz. “Enflasyon en büyük, en sinsi halk düşmanıdır. En adaletsiz vergidir.” Enflasyon milletin satın alma gücünü, fark ettirmeden kemirir. Ama en geride kalan, daima emekçilerin, emeklilerin, dar ve sabit gelirlilerin ücreti, aylığı, geliri olur. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” safsatasıyla, enflasyonu şaha kaldıranlar, milletin dişinden, tırnağından artırarak yaptığı tasarrufları elinden zorla aldı, gasbetti. Bunu ben demiyorum. Sarayın ağır vesayeti altına sokulan, TÜİK’in rakamları diyor.
Son bir yılda; üretici enflasyonu yüzde 144. Türkiye dünya şampiyonu. Aynı dönemde; mevduatın getirisi yüzde 16, devlet iç borçlanma kâğıtlarının getirisi yüzde 26, Borsa İstanbul’un getirisi yüzde 103, Euro’nun getirisi yüzde 83, Amerikan dolarının getirisi yüzde 112, altının getirisi yüzde 111.
Tüm yatırım araçlarının getirisi, enflasyonun altında kalmış. Tasarruf sahibi parasını hangi adrese yatırırsa yatırsın, enflasyon tasarrufunu kemirmiş. Yemiş, bitirmiş… Milletin alın terini, emeğini, yılların çabasını eritmiş. Şahsım yönetimi, milletin elindekini, avucundakini hiç ederken, saray sosyetesini, saray yandaşlarını ve faiz lobilerini abat etmiş. Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir büyüklükteki serveti, vatandaşın cebinden almış, saray sosyetesine, sarayın yandaşlarına ve faiz lobilerine vermiş. Hep söylüyoruz: “Faiz sebep, enflasyon netice” safsatası en çok; saray yandaşlarının batmış, zombileşmiş şirketlerine ve faiz lobilerine yaradı.
Bankaların kârı son bir yılda beşe katlandı. Geçen yıl Temmuz’da, 40 milyar lira olan kâr, bu yıl 208 milyar liraya çıktı. “Bu ülkede faiz lobileri, en çok Erdoğan’ı sever” diye boşuna demiyoruz: Erdoğan ağzına ne zaman “ faiz ” lafını alsa, faiz lobileri abat olmuştur. Çünkü Erdoğan’ın fikri başka, zikri başkadır. Bunu en iyi faiz lobileri bilir.
“ÇİFTÇİYE VERİLEN DESTEK FAİZE VERİLENİN ONDA BİRİ”
Hükümet bu yılın ilk sekiz ayında, bütçeden 174 milyar lira faiz ödemesi yapmış. Yine Nebati Bakanın, “Milletin cebinden tek kuruş çıkmayacak” dediği, Kur Korumalı Mevduat için, milletin hazinesinden ödenen faiz ise 76 milyar lira olmuş.
Sadece sekiz ayda, bütçeden faiz için yapılan toplam ödeme, 250 milyar lira. Ama aynı dönemde çiftçiye verilen destek; 25 milyar lira. Faize verilenin onda biri. Halk Bankası eliyle esnafa verilen destek, 6 milyar lira. Faize verilenin kırk iki de biri.
Ne diyordu şair; “Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa…” Tabi kurt demişken, Yaşar Kemal’in meşhur kurt hikâyesi akla geliyor. Anadolu’da kurtlar, sürüler için büyük beladır. Tüm sürüyü telef eder. Kurt dalmış sürü, bir daha iflah olmaz. Sürüsü telef olan köylü de, kurdun peşini bırakmaz. Yolunu yordamını bilir. Kurdu mutlaka yakalar. Köylü yakaladığı kurda hiç işkence yapmaz. Boynuna bir çıngırak geçirir. Sırtını okşar ve kurdu salar. Kurt serbest kaldığı için, başta çok sevinir. Ama boynunda çıngırakla oradan oraya koşarken, bir daha hiçbir avı yakalayamaz. Yavaş yavaş açlıktan telef olup gider.
Anadolu ve Trakya köylüsünün, çiftçilerimizin feraseti yüksektir. Aşına, işine kan doğrayana, nasıl davranacağını elbette çok iyi bilir. Aşını, işini elinden alanın boynuna, sandıkta çıngırağı geçirir. Sırtını okşar ve geldiği yere gönderir. Tıpkı 31 Mart ve 23 Haziran yerel seçimlerinde olduğu gibi.
Yüksek enflasyon, spekülatörlerin, manipülatörlerin, paradan para kazananların bayramıdır. Hele hele kuzunun, kurda teslim edildiği saray rejiminde, olan hep küçük yatırımcıya olur.
BORSA İSTANBUL’DA MANİPÜLASYON İDDİALARI
Milletimizin tasarruflarını, bugün enflasyonla gasbedenler, Borsa İstanbul’u da, Milletin soyulup, soğana çevrildiği, bir gazino haline getirdiler. Borsadaki manipülasyonlara, sadece seyirci kalmadılar, manipülatörlerin değirmenine de su taşıdılar. Ekonominin başındaki bakan, bakanlığını bıraktı, yatırım danışmanlığına soyundu. Borsanın yükselişiyle böbürlendi. Kendine pay çıkardı. Nebati Bakan 11 Eylül’de, küçük yatırımcıya sosyal medyada, “Gel gel” yaptı. Hemen ardından, Borsa İstanbul tepetaklak aşağıya gitti. Özellikle bazı kamu bankalarının, hisselerinin fiyatlarındaki dalgalanmalar anormal ötesi.
Bu bankalar kiminle ilgili, kiminle ilişkili? Elbette Nebati Bakan ile. Nebati Bakan önce küçük yatırımcıya, “Borsaya gel gel” yaptı. Piyasadaki köpek balıklarına, ellerindeki kâğıtları yüksek kârlarla, küçük yatırımcılara satma, ve kendilerini kurtarma imkânını sağladı. Kâr köpek balıklarına giderken, zarar küçük yatırımcıya yıkıldı. Kamu bankalarının hisselerinde, yüzde 34’e varan kayıplar yaşandı. Küçük yatırımcının tasarrufu köpek balıklarına yem oldu.
Tasarruflarını yüksek enflasyondan korumak için, çaresizce adres arayan küçük yatırımcılar, Nebati Bakan’ın gelgeliyle, bir kez daha silkelendi. Peki, millete bunun hesabını kim verecek? Son bir ayda, Borsa İstanbul’da yaşananlar, kamu bankalarının hisseleri ve mali endeks özelinde, ciddi bir soruşturmaya muhtaçtır. Bu manipülasyonun vadeli işlemler ayağında, saraya yakın bir aracılık şirketinin rol oynadığı yazılıp çiziliyor. Peki, bu arada Sermaye Piyasası Kurulu ne yapıyor? Hiç. O da seyrediyor. Ne yazık ki, artık tuzun koktuğu günlerden geçiyoruz.
Ama çok az kaldı. Başta borsada küçük yatırımcıları silkeleyen ve himaye gören manipülatörler, görevini yapmayan kurumların yöneticileri, işbaşına geldiğimizde ciddi bir soruşturmadan geçecek. Yapılanlar kimsenin yanına kâr kalmayacak.
Zaten milletimiz de kararını vermiş. Gittiğimiz her yerde; “Yiğidi muhtaç ettiler kuru soğana, bir daha oy vermem, beni soyana” diyor.
“ERDOĞAN MİLLETİMİZE UMUT PAZARLAMAYA ÇALIŞIYOR”
Türkiye’de konut sahiplik oranı, Erdoğan’ın ucube tek adam rejiminin düğmesine bastığı, 2014’den bu yana düzenli olarak geriliyor. Konut sahiplik oranı, 2014’de yüzde 61,1 iken, 2020’de yüzde 57,9’a düşmüş. “Dünyada mekân, Ahirette iman” diyen bir kültürden geliyoruz. Milletin ev sahibi olma umudunu elinden alan Erdoğan, şimdi tam da seçim öncesi suçunu örtmeye; milletimize umut pazarlamaya çalışıyor.
Ama hep diyoruz; “Bunlar metal yorgunu.” “Bu hükümetin beyin ölümü gerçekleşmiş.” “Tükenmişlik sendromu, Bünyeyi ele geçirmiş.” 2019’da “her yıl 100 bin yeni sosyal konut projesi” dediler. Bugün “5 yılda 500 bin yeni sosyal konut projesi” diyorlar. Yani benim oğlum bina okur. Döner döner yine okur. Yapılacak evlerin sayısı bile aynı. Tek fark evlerin taksit tutarı. 2019 sonundaki projede; taksitler 894 liradan başlıyordu. Bu projede 2280 liradan başlıyor. Taksit neredeyse üçe katlanmış. Peki, 2019’da açıkladıkları proje nerede? Konutlar ne oldu? Herhalde ağaca çıktı. Ağaç nerede? Balta kesti. Balta nerede? Suya düştü. Su nerede? İnek içti. İnek nerede? Dağa kaçtı. Dağ nerede? Yandı, bitti, kül oldu…
Tunceli Milletvekilimiz açıkladı. 2019’daki proje kapsamında, Tunceli’de yapılması gereken 329 konutun, daha ne ihalesi, ne de yer belirlemesi yapılmış. İnşaat maliyetleri uçunca, kimse TOKİ’den iş almak istememiş. Alan da, işi yarım bırakmış. Son dönemde TOKİ’nin, Ankara, İstanbul, Şanlıurfa, Bilecik, Bingöl, Ve daha pek çok ilimizdeki ihaleleri iptal oldu. Müteahhit neyi taahhüt ettiğini bilir. Taahhüdünü yerine getiremeyen müteahhit, hesabını millete verir.
Daha muhalefetteyken, yönetime en fazla proje yaptıran genel başkan olarak, rekorlar kitabına giren Genel Başkanımız, burada da çözümü gösterdi: “Verilecekse, bu projelere Hazine Garantisi verilsin. Yeter ki vatandaşın işi görülsün. Biz bunu desteklemeye hazırız” dedi. Akıl bizde, proje bizde ama sarayın bakanları, reislerinden fırça yemekten korktukları için, yine mızıyorlar. “Bizim projelerimizi çalıyorlar” diyerek, ter ter tepiniyorlar. Bürokratları suçluyorlar. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.