Sancar: ‘Keyfilik, rejimin temel özelliği haline geldi’

mithat-sancar-depo-1_16_9_1616426572

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, iktidarın övündüğü binaların ve havalimanlarının depremle çöktüğünü belirterek “Hesap sormaya devam etmek zorundayız” dedi. Sancar, Türkiye’nin deprem gerçeğini bütün boyutlarıyla konuşmak zorunda olduğunun altını çizdi. 

Partisinin grup toplantısında konuşan Mithat Sancar, Kahramanmaraş merkezli iki depremin ardından ortaya çıkan tabloyu ve iktidar kanadından gelen açıklamaları değerlendirdi.

İktidar cephesinin eksikliklerin ve hataların konuşulmasını engellemek istediğini belirten Sancar, siyasetin ‘yeni bir durum’ ile karşı karşıya olduğunu söyledi: “Yaşanan bu büyük yıkımı insani krizi büyüyen öfkeyi ve iktidarın devlet kurumlarının acizliği, yetersizliği ve de oluşan büyük dayanışmayı engellemeye yönelik girişimleri hepsi gözlerimizin önünde cereyan etti.”

‘Sorgulamak zorundayız’

Deprem öncesi hazırlanan raporları işaret ederek depremin ‘göz göre göre’ geldiğini vurgulayan Sancar şunları kaydetti:

*Depremden sonra iktidarın ısrarla ve istikrarla yaptığı bir şe var bunu engellemek için konuşmak, sorgulamak, hesap sormak zorundayız. Nedir bu? Toplumun dayanışma ve yardımlaşma enerjisini büyütmek yerine bastırmak ve gasp etmek. Devletin, iktidarın, toplumun enerjisini bastırması elbette yeni bir şey değil ama burada bu dönemde yeni bir durumla karşı karşıyayız. 

*Bu kadar ağır bir yıkım bu kadar büyük bir felaket neden yaşandı? On binlerce insanın ölümüne neden olan sorumluluklar zinciri nedir? 

‘Asrın depremi diyerek üzeri örtülemez’

*Öyle asrın depremi diyerek geçiştirilecek, üzeri örtülecek, sıradanlaştırılacak bir durum değil bunlar. Ülkeyi yönetenlerin birinci dereceden sorumlu oldukları bir siyasal ve toplumsal felakettir. Depremden öncesine bakalım Maraş bölgesinin deprem kuşağı olduğu biliniyordu. Uzmanlar, devlet kurumları halkımız siyasetçiler bu gerçeği defalarca dile getirdiler. Teknolojinin ve bilimin geldiği bu aşamada fay hatları üzerinde gerçekleşebilecek bir büyük depremin aşağı yukarı zamanını bile yerini bile söyleyen bilim insanlarımız oldu. Peki bu uyarılar neden dikkate alınmadı? Gerekli etütler neden yapılmadı? Denetimsiz ve tehlike arz eden binalara dair neden envanter tutulmadı, bu binalar için neden çalışma yürütülmedi. İmar aflarıyla bu bölgedeki yıkıma ve kıyıma adeta davetiye çıkarıldı. Yıkılan binaların çürük ve dayanıksız yapılar olduğu ortada. Bu iktidar insan canını güvence altına almayı amaçlayan yapı denetimi uygulamasını fiilen ortadan kaldırdı. Böylesine önemli ve kamusal bir uygulamayı özel sektöre devretti. 

‘Keyfilik, rejimin temel özelliği haline geldi’

*Uzman meslek kuruluşlarının denetim yetkisini ellerinden aldı. Binaların malzemesinden çalan müteahhitlere denetim şirketi kurma imkânı verdi. Bu iktidarın en büyük icraatı her alandaki denetimi ortadan kaldırmak her alana keyfiliği yaymak olmuştur. Keyfilik bu rejimin temel özelliği haline geldi. Bunun sonucunu büyük kayıplar vererek hep birlikte yaşıyoruz.

*Deprem öncesinin tedbirlerini almayan raporların gereğini yerine getirmeyen iktidar ve liyakatsizlikle yönettiği devlet kurumları çürük binalar gibi çöktü. Ama halkımızın üzerine çöktü! Yollarla övünüyorlar, yolları çöktü. Büyük binalarla övünüyorlar, binaları çöktü. Büyük havalimanları açtıklarıyla övünüyorlar, havaalanları çöktü. Kendileri çöktü, halkın üzerine çöktü. Bunun hesabını sormak zorundayız.