Selahattin Demirtaş’tan mahkemede “Süleyman Soylu ve Devlet Bahçeli” vurgusu

demirtaş

Edirne Cezaevi’nde tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş,  Kobani davasının 11. duruşmasında mahkeme heyetine, “Süleyman Soylu ve Devlet Bahçeli’nin bu davayla alakası yok diyebilir misiniz?” diye sordu.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya HDP’li milletvekilleri Hüda Kaya, Necdet İpekyüz, Kemal Peköz, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, HDP Ankara il ve ilçe örgütü yöneticileri ile çok sayıda avukat katıldı. Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde olanlar duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.

Avukatlara söz verilmedi

Davanın açık tanığı Kerem Gökalp’in dinleneceği duruşmada yoğun güvenlik önlemleri, çok sayıda TEM Şube polisleri gelmesi dikkat çekerken AKP’li milletvekilleri de duruşmaya katıldı. Dosyaya eklenen evrakları okuyan mahkeme başkanı, mahkemenin önceki başkanı HSK tarafından görevden alınan ve suç örgütü lideri olmak suçlamasıyla ev hapsine çarptırılan Bahtiyar Çolak hakkında sağlık sorunlarına dair istenen raporun dosyaya eklendiğini belirtti.

Avukatlar ile mahkeme başkanı arasında tartışma çıktı

Avukatlar ile mahkeme başkanı arasında tartışma çıktı. Mahkeme başkanı avukatlara, bağırarak, “Oturun yerine duruşmayı germeyin” sözlerini sarf etti.  Avukatlar duruma tepki göstererek, “Bağırmayın, söz vermeniz gerekir, mikrofonları açın” diyerek, ayakta söz talebinde bulundu. Tutuklu siyasetçiler de “Niye bağırıyorsunuz” diyerek, mahkeme başkanına tepki gösterdi.

Mahkeme başkanı kendi bağırmasına tepki gösteren avukatlar Cahit Kırkazak, Kenan Maçoğlu ve Cihan Aydın hakkında “izinsiz söz aldığına” dair tutanak tuttu.  Avukatlar, “Sayın başkan bir dinler misiniz? Bugün Dünya Savunma Günü. Biz böyle mi savunacağız? Söz talebimiz var” sözleriyle karşılık verdi. Mahkeme başkanı tüm uyarı ve tepkilere rağmen bağırmayı sürdürdü. Avukat Kenan Maçoğlu, “Neyin tedirginliğini yaşıyorsunuz” diyerek mahkemeye tepki gösterdi.

Avukatların itirazlarına karşın mahkeme başkanı Kerem Gökalp’in ifadelerini almak istedi. Ancak avukatların tepkisi üzerine mahkeme başkanı avukat Kenan Maçoğlu’na söz verdi.

“Ne zaman dosyanın ciddi bir aşamasına gelsek gereksiz yere gerginlik yaratıyorsunuz”

Maçoğlu, Ne zaman dosyanın ciddi bir aşamasına gelsek gereksiz yere gerginlik yaratıyorsunuz. En önemli delili olarak düşündüğünüz tanık burada. Usule dair basit bir şekilde itirazlarımızı iletecektik. Aylardır duruşma yapıyoruz bugün ama özel bir aceleniz var. Gerekirse gece yarısına kadar buradayız. Edirne ve Kocaeli’ndeki tutuklu siyasetçilere çağrı yapılması talebinde bulunacaktık. Bir görevliye seslenin ve tutuklular SEGBİS’e bağlansın” diye konuştu.

Mahkeme başkanı “Kendi isterse gelebilir diyerek talebi kabul etmedi.

“Bir ülkede polis çoksa özgürlük yok”

Tutuklu siyasetçi Sebahat Tuncel, bütün avukatların gününü kutlayarak, söze başladı. “Bir ülkede polis çoksa özgürlük yok, bir ülkede asker çoksa barış yok, bir ülkede avukat çoksa özgürlük yok” sözüne atıf yapan Tuncel, “Biz adalet arayışı mı yapıyoruz, yoksa siz bizi cezalandırmaya mı çalışıyorsunuz?” diye sordu.

Eski mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın duruşmalara gelmediği süreci hatırlatan Tuncel, “Bahtiyar Çolak’ı ilk başta biz reddettik. Siz de bu işe ortaktınız. Bizim söylediklerimiz haklı çıktı. Bahçeli ve Soylu’nun hatta Cumhurbaşkanı danışmanlarının davaya nasıl müdahale ettiğini biliyoruz. Kişi olarak Bahtiyar Çolak’ı tanımıyoruz ama yargılama açısından önemlidir. Siz gösteri toplumu yaratıyorsunuz biz bunun bir parçası olmayız. Bizim şahsımızda bir halkı yargılıyorsunuz. Makamınıza saygı istiyorsunuz, haklısınız. Bizde saygı istiyoruz. Bağırıyorsunuz, gerginliği sanki biz ve avukatlar çıkarıyor gibi davranıyorsunuz. Usul özgürlüğe giden yolda her şeydir” diye belirtti.

CMK kurallarının başından beri ters yüz edildiğini kaydeden Tuncel, “Biz sizin kuralsızlığınıza uymak zorunda değiliz. Bu yasaları biz eleştiriyoruz ama hala yürürlükte uygulamak zorundasınız. Savunma koşullarını yaratmak bizi sadece buraya getirmek değildir. Gerginlik yaratmak hoşumuza gider mi? Biz bağırmak zorunda kalmak istemiyoruz. Tanığın güvenliği önemli ama bizim de güvenliğimiz önemli. Yanımda kaç sıra kalkanlarıyla duran asker, polis var. Sanki 12 Eylül yargılaması. Siz savunmanın da güvenliğini almak zorundasınız. Bağırmakla sorun çözemezsiniz. Sizin bu tavırlarınız karşısında tepki göstermek de insan onuruyla alakalı bir şey. Bizim başımız dik alnımız ak. İnsanların yaşam hakkını kim aldı, kim o süreci provoke etti açığa çıksın istiyoruz” dedi.

Ardından söz alan Dilek Yağlı, “Neredeyse her duruşma periyodunda duruşmayı sizin yönettiğinizi bize hatırlatıyorsunuz” diyerek, mahkeme başkanının tutumunu eleştirdi. “Sizin mikrofonunuz açıkken bize bağırmanız adil yargılanma hakkının da ihlali” diyen Yağlı, ekledi: “Biz neredeyse her duruşma adil yargılanma hakkından bahsediyoruz. Siz hep bağırıyorsunuz. Biz böyle olmasını istemiyoruz. ‘Söz istiyoruz’ diyen biz ve avukatlara mikrofon açmıyorsunuz. Bu dava ‘Söz istiyoruz’ davası olarak anılacak.”

“MHP Genel Başkan Yardımcısı’nın iddianameye dair bilgileri sızdırması tesadüf değil”

Selahattin Demirtaş ise şunları söyledi: “MHP Genel Başkan Yardımcısının iddianameye dair bilgileri sızdırması tesadüf değil. Yetmedi Soylu, bizi suçlu ilan eden bir video yayınladı. Bahtiyar Çolak gerçekten Soylu ve Bahçeli himayesinde bu örgütü kurmuşsa bu davayla alakası yok diyebilir misiniz? Bu mümkün mü? Bu delili bizden önce sizin toplamanız lazım. Mahkeme başkanı arkadaşınız, meslektaşınız olduğu için mi koruyorsunuz? Bu mahkeme başkanıyla 9 ay çalıştınız, başkalarından talimat almadan sizi yönlendirmediğini nereden biliyorsunuz? Asıl konuşulması gereken bu. Bahtiyar Çolak’ın masumiyet karinesine saygımız var bu dosyaya tanık olarak çağrılması gerekir. “Süleyman Soylu ve Bahçeli ile ilişkin nedir? Talimat aldın mı?” sorularını sormak istiyoruz.