Süleyman Soylu o gün ağlamış !

süleyman soylu
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı bir televizyon programında ”Ben İstanbul seçimini kaybettiğimizde ağladım” ifadelerini kullandı.

Batı’nın Türk siyasetine her zaman karşı olduğunu söyleyen Soylu, “Menderes, Türk siyasetinin zeminini hazırladı. Batı’nın korktuğu da budur. Eğer Türkiye böyle devam ederse büyük güç olacak diye korkuyorlar. Türk siyaseti idam etmedi. Dış güçler böyle istedi.” ifadelerini kullandı.

Bakan Soylu, BBN Türk’te Talat Atilla ve Tamer Korkmaz’ın sunduğu Perde Arkası’nın bu haftaki konuğu oldu. Süleyman Soylu, 2019 İBB seçimlerine ilişkin gelen bir soruya ”Ben İstanbul seçimini kaybettiğimizde ağladım” ifadeleri ile yanıt verdi.

Talat Atilla, “Sizin bazen sert söylemlerininiz başarılarınızı gölgelediğine dair söylemler var. Sayın Kılıçdaroğlu’na ‘sen bittin’, Meral Akşener’e ‘Sen stajyersin’ cümleleri sert olmadı mı?” sorusunu yöneltti.

Bakan Soylu ise programda şu ifadeleri kullandı:

“Siyasete nerden baktığınıza bağlı, siyasetin içine koyuyorsunuz buna bağlı. Dünyanın en zor coğrafyasının birisinde yaşıyoruz. Çocukluğumuzdan itibaren, bütün Türkiye’yi anlatanlar stratejik bir önemi anlatırlar. Üç tarafı denizlerle çevrili ve dünyanın kıtalarının arasında olduğunu değerlendiririz. Türkiye’nin önemi sadece stratejisi değildir. Çok kritik coğrafyalarda bulunan ülkelerde var. Türkiye’nin önemi Müslüman bir coğrafyada olmasıdır, kültürüdür, tarihidir. Bu ülkenin üzerinde bunlar karakter oluşturmuştur. Burda önemli olan bu kodların ele geçirilmesidir.”
“Türkiye böyle devam ederse büyük güç olacak diye korkuyorlar”



“Ülkemizde güçlü bir mücadele var. Dünyada siyaset biçimi iki türlüdür. Zenginlik fakirlik ve batılılık doğululuktur. Din üzerinden şekil alır. Zeminin oturtulduğu alan bu alanlardır. Bize emanet olarak bırakılan kültür, başımızın tacıdır. Onun dışında başka öğretiler de var. Dinimizin bize bıraktığı öğretiler var. Bu coğrafya hepsinin sentezidir. Bir siyasi mücadele yapıyorsunuz, eğer bunu koltuk için yapıyorsanız, sert olmazsınız. Doğrularla yürürken esneme payı çok yüksek olur. Bizim milletimizin zaman kaybedecek kaybı yok. Bizim dünyaya söyleyecek sözümüz var. Anlatacaklarımız var. Şimdi biz Balat’tayız. Burada Kilise canı da çalıyor, dünyanın en güzel ezanı da okunuyor. Burası çok farklı bir coğrafya. Bunun için herkesin gözü burada. Onun için siyaset yaparken zihninizde bunlar oluyor. Sınıfsal pozisyonlar da böyle. Biz mazlumun mağdurun sesi diyoruz. Bu kolay kullanacak bir söz değil. Bunu bugün yapmamışız, 600 yıldır bunu yapıyoruz. Karşıdan size haksız saldırı gelebilir. Elimizde güç varsa bu güç milletimizi yok etmeye yönelik değildir. Burada bu mücadele ülkeyi ileriye götürme mücadelesi, Türk siyasetinin dışında da verilen bir siyasettir. Menderes, Türk siyasetinin zeminini hazırladı. Batı’nın korktuğu da budur. Eğer Türkiye böyle devam ederse büyük güç olacak diye korkuyorlar.

Türk siyaseti idam etmedi. Dış güçler böyle istedi.”

“Siyasetin kendi dili vardır”

Soylu, konuşmasının devamında, Batı’nın Türk siyasetine her zaman karşı olduğunu söyleyerek, “Sermayenin etkisi burada çok açıktır. Şimdi burada sözümüzün bir sertliği yoktur. Siyasetin kendine ait dili vardır. Siyaset geri adım atmasını da bilir. Siyasetteki sözün ederi şudur ‘Yalan mı doğru mu’ siyasetin oturduğu yer burasıdır. Siyaset devleti yönetenlerle millet arasında köprüdür. Siyaset bu köprüyü oluşturur. Sert sözün bir maliyeti söz konusu değildir. Ama yalan sözün maliyeti söz konusudur. 1960 darbesine giderken Türkiye bu yalanlarla gitti. Öğrencileri 5 bin silahla öldürecekler denildi. Dönemin CHP Genel Sekreteri bunun yalan olduğunu açıklayalım diyor Milli Şef’e. Burada sert sözler çok az konuşulur. Çünkü yalan konuşulur.

Siyasette sert sözün bir maliyeti yoktur. Nezaketli olursunuz sert söz ortadan kalkar. Bu coğrafya sözün değil eylemlerle karşı karşıyadır. Hepimizin eksiği var. Eksiği olmayan Allah vardır. Her gün birçok olayla karşı karşıya kalıyoruz. Biz burayı bu ölçekte götürmek zorundayız. Siyasetin kendi doğası var” dedi.

Talat Atilla, “Siz siyasetin güçlü bir ismisiniz. Siz ‘Sen bittin’ deyince karşı taraf bir tedirginlik hisseder mi?” diye soru yöneltti.

“Ben siyasetçiyim, siyasetçi kimliğimi bırakamam”

Soylu ise, “Ben siyasetçiyim, siyasetçi kimliğimi bırakamam. Siyaset içinde büyüdüm. 1980 darbesine karşı çıkarak büyüdük. Hayır propagandasının hayır olduğu dönemde büyüdüm. Bütün bunların tamamını geride bırakıp, papyonumu takip devlet adamı formatına gireyim, bu doğru olmaz. Ben nereden geldiğimi biliyorum. Bugün bize ne Tayyip Erdoğan’la yaptığımız mücadeleyi unutturabilirler ne geldiğimiz yeri. Eğer biz devletin gücüyle haksız bir şey yapıyorsak haksızlık yapıyoruz. Terörle mücadele yapıyoruz. HDP bundan alınıyor. Tabii ki alınacak. Bakılması gereken taraf burasıdır bence” dedi.

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk tarihinin en önemli olaylarından birisidir”

Tamer Korkmaz, ise “Siz, ‘Bu millet size 2023’te öyle bir ders verecek ki kendi partinize bile gelemeyeceksiniz” dediniz. Bu çok iddialı bir çıkış. Bununla birlikte Sayın Kılıçdaroğlu da ‘Geliyor gelmekte olan’ diyerek Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmayı garanti olarak söylüyor. Bunu da çantada keklik olarak görüyor. Diğer seçimde aday olmayan Kılıçdaroğlu, bunu hararetle söylüyor. Böyle iki uç iddia var. Sizin bu iddianızdaki gerekçe nedir?” sorusunu sordu.

Bakan Soylu bu soruya, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk tarihinin en önemli olaylarından birisidir. Bunu yaşadığımız sürece göreceğiz. Bunu tarihi zemine alırsak, Cumhuriyetin ilan edilmesi büyük bir olaydır. Ondan önce yapılanlar çok kıymetlidir. Türkiye, bu sisteme geçtikten sonra, başka bir level’e geçmiştir, başka bir safhaya yönelmiştir.1991 yılı Türkiye’de soğuk savaş bitti, siyaset başka bir zemine geldi. 91’de partiler var. Burada MHP ve RP ittifak yaptı. Toplam oyları yüzde 10 civarındaydı. Adına kutsal ittifak dediler. O zamanlar büyük iddialar konuşuldu. Seçim yüzde 18’le bitti. Sonra o patika büyüdü yüzde 21’e çıktı. 5 yılda bu patika bir şey gösterdi Türkiye’ye. Türkiye’nin ana ekseni kendi değerleriyle barışık bir zemini var. 8-9 puan daha aldı ve 20’lere çıktı. 95 seçimlerinde bu daha da büyüdü. AK Parti ise 34 ile hükümet kurdu.” yanıtını verdi.

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir