TBMM Başkanı Şentop’tan “Başörtüsü” ve Erdoğan’ın adaylığı konusunda iki kritik yorum!

mustafa-sentop

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, başörtüsüne yönelik anayasa değişikliği teklifi ve Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı ile ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Anayasa değişikliği konusunda, “Esas olan meselenin çözümüdür. Meclis çatısı altında çözülmesi herkesi memnun edecektir. Tekrar bunun referanduma sunulmasına gerek yok” diyen Şentop, Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı ile ilgili de, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın tekrar aday olması konusunda herhangi bir hukuki engel yok, bu çok açık” açıklamasını yaptı.

Şentop, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, anayasa değişikliğine ilişkin çağrısına yönelik bir soru üzerine Şentop, TBMM üyelerinin, görev yaptığı süre içerisinde yasal çalışma yapmaya yetkili olduğunu anımsattı. Şentop, TBMM’nin, 400’ün üzerinde oyla Anayasa değişikliği yapabileceğini ancak müzakere ve tartışmalar dikkate alındığında bunun zaman alabileceği nedeniyle bu yasama yılı içerisinde yetişmesinin kolay olmayacağını kaydetti.

“Referanduma gitmeden bir başörtüsü değişikliğini anayasa bazında mümkün görüyor musunuz?” sorusuna Şentop, “Ben mümkün görüyorum. 400’ün üzerinde bir oyla TBMM’de böyle bir değişiklik geçebilir” karşılığını verdi.

Başörtüsüyle ilgili tartışmaları anımsatan Şentop, aslında Meclis’te başörtüsüyle ilgili bir gündem olmadığını ancak Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüyle ilgili hukuki düzenleme önerisiyle konunun gündeme geldiğini söyledi.

“Başörtüsü konusunu ‘kalıcı olarak çözelim’ deniyorsa bu Anayasa değişikliğiyle olabilecek bir şey”

Sorunun kalıcı olarak çözülmesi yönünde bir ittifak olduğuna dikkati çeken Şentop, sorunun kanunla çözülmesi için daha önce kanun çıkartıldığını ancak Anayasa Mahkemesinin düzenlemeyi iptal ettiğini hatırlattı. TBMM Başkanı Şentop, şöyle devam etti:

“Sorunun çözümü kanunla denenmiş ama çözülememiş. Dolayısıyla bir daha kanunla yapılmasını söylemek yanlış olur. Ayrıca kanunla bir hak tanıdığın zaman, başka bir kanunla bu hakkın kaldırılması mümkün. Dolayısıyla ‘kalıcı olarak çözelim’ deniyorsa bu Anayasa değişikliğiyle olabilecek bir şey. Bu konu kalıcı halde çözüme kavuşturulabilir. Bunun TBMM’den geçeceğini düşünüyorum. Esas olan meselenin çözümüdür. Meclis çatısı altında çözülmesi herkesi memnun edecektir. Tekrar bunun referanduma sunulmasına gerek yok.”

Şentop anayasa değişikliği teklifi ile ilgili kendi imzasını savundu: “Anayasa’ya göre böyle bir engel yok”

Başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliği teklifine imza atmasına ilişkin tartışmalara değinen Şentop, daha önce Yassıada yargılamalarının hukuki dayanağının kaldırılmasını içeren kanun teklifine de imza attığını ancak bir tartışma yaşanmadığını anlattı.

Şentop, eski TBMM Başkanlarından Mustafa Kalemli, Hikmet Çetin, Hüsamettin Cindoruk, Bülent Arınç, Cemil Çiçek gibi siyasetçilerin de görevleri sırasında anayasa değişikliği veya kanun tekliflerine imza attığını ancak bir tartışma yaşanmadığını vurguladı.

Anayasa’da, Meclis Başkanlarına kanun değişikliği teklifine imza atamayacağına ilişkin bir sınırlama olmadığına işaret eden Şentop, “Meclisimizde şu anda 580’in üzerinde milletvekili arkadaşımız var. Bu arkadaşlarımızın her birinin içinden geçen, zihninden, kendisinin tasarladığı, hayal ettiği bir çerçeveye uymak zorunda değilim. Anayasa’ya uymak zorundayım. Anayasa’ya göre böyle bir engel yok.” diye konuştu.

Şentop’a göre TBMM Başkanı olarak imza atmasına itirazların nedeni, “gizli bir başörtüsü düşmanlığı”, hatta bu itiraz, “İslami değerlere ve sembollere olan bir düşmanlığın tezahürü”

Şentop, başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliği teklifine imza atmasının, Anayasa, İçtüzük ve Meclis’teki teamüllere uygun olduğunu bildirerek “Peki farklı olan nedir, niye şimdi itiraz ediliyor diye baktığımda aklıma gelen tek şey teklifin konusu başörtüsü, dolayısıyla ben bunun gizli bir başörtüsü düşmanlığı, İslami değerlere ve sembollere olan bir düşmanlığın tezahürü olduğunu düşünüyorum. Başka farklı bir durum yok. Ben bunu böyle yorumluyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Seçimin erkene alınmasıyla ilgili başka bir soruyu yanıtlarken Şentop, erken seçim kararının hem Cumhurbaşkanı hem de TBMM tarafından verilebileceğini, bu konunun yasalarda açıkça belirtildiğini söyledi.

“Erken seçime karar verecek olan TBMM veya Sayın Cumhurbaşkanı’mızdır”

Şentop, “Seçimlerin erkene alınması mümkün mü?” sorusuna, “Siyaseten baktığınızda erken seçimden bahsedebilmek mümkün değil. Yani seçimlerin bir veya 2 ay öne alınması siyaseten ‘erken seçim’ olarak nitelendirilemez ama hukuken, teknik olarak şüphesiz erken seçim denebilir buna. Bir gün önce de bir hafta önce de yapsanız erkendir. Buna karar verecek olan TBMM veya Sayın Cumhurbaşkanı’mızdır. Haziran ayı düşünülebilir, hac mevsimi başlıyor. Hacca giden insanlarımız oluyor. Bunların sayısı önemli bir miktara ulaşıyor. Belki bu açıdan değerlendirilebilir.” karşılığını verdi.

“Cumhurbaşkanımızın tekrar aday olması konusunda herhangi bir hukuki engel yok, bu çok açık”

Şentop, “Kılıçdaroğlu, Sayın Erdoğan’ı kastederek, ‘Seçimi kaybedeceğini anlarsa, o takdirde ‘Ben seçime girecektim ama YSK izin vermedi diyecek.’ dedi. YSK’nin böyle bir yetkisi var mı?” şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:

“Bir hukukçu olarak, bir şeyi değerlendirebilmek için o şeyin hukuken kıymetli olması lazım. ‘Zırva tevil kabul etmez’ diye bir söz var. Aklınıza gelen her şeyi söyleyebilirsiniz ama bunun hukuki kıymet ifade etmesi için bir hukuki dayanakları olması, en azından kısmen de olsa bir hukuki yorum tekniğine dayanıyor olması lazım. Bu konu daha önce de birkaç kere gündeme getirildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın tekrar aday olması konusunda herhangi bir hukuki engel yok, bu çok açık. Konuyla ilgili akademik, uzunca bir makale yazdım. Biraz daha eklemelerle kitaba dönüşecek bir makale. Yani bunun bir kitabını yazdığımı söyleyebilirim. Anayasa Komisyonu Başkanı’yken yapılan tartışmaları da biliyorum. Komisyon raporu da var.”

Şentop, Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili Anayasa’nın 101. maddesinin bütünüyle değiştiğini, yeni 101. maddenin, eski maddeyi yürürlükten kaldırdığını, yeni düzenlemeye göre Cumhurbaşkanı’nın iki defa seçilebileceğini bildirdi.

Yeni düzenlemeyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar aday alabileceğinin altını çizen Şentop, “Hukuken bunun tartışılacak bir tarafı yok. Bunu hukukçu olmayanlar daha çok tartışıyor veya maddenin yenilendiğini bütünüyle bilmeyen, bunu araştırmadan konuşan, yani bilgisizlikle konuşanlar bu konuyu tartışıyor. O konuda herhangi bir tereddüt yok.” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun “İstanbul seçimlerinin yenilenmesi” yönündeki çağrısına yanıt: “Yerel seçimlerin, herhangi bir ilde, bir büyükşehirde yenilenmesine dair bir imkan yok”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “İstanbul seçimlerinin yenilenmesi” yönündeki çağrısına ilişkin soruya cevap veren Şentop, “Benim bildiğim; yerel seçimlerin, herhangi bir ilde, bir büyükşehirde yenilenmesine dair bir imkan yok. Meclis üyeliklerinde eksilme olduğu zaman boşalan yere listelerden tamlamalar oluyor. Başkan görevinden ayrıldığı zaman onun yerine belediye meclisinde seçim yapılarak başkan seçiliyor. Anayasa’ya göre de seçimler 5 yılda bir yapılır. TBMM seçimlerinin yenilenmesinden ilham alabilirler ama bu başka bir şey. Bu konuda açık hükümler var.” dedi.

Şentop, bir soru üzerine, İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, yılbaşı tebrik kartının, siyasi mesaj içerdiği için Meclis matbaasında basılmadığına yönelik çıkan haberleri de değerlendirdi.

Meclis’te, işleyen kurallara bağlı bir sistem olduğunu, yılbaşı veya bayram tebriği, kartvizit gibi konularda bazı kuralların bulunduğunu anımsatan Şentop, bu kartların Meclis matbaasında basıldığına işaret etti. Şentop, kişisel propaganda ve reklamla ilgili sınırlamalar konulduğunu, şimdiye kadar buna uyulduğunu dile getirdi.

Konuyla ilgili mevzuatın 2014 yılında belirlendiğini anımsatan TBMM Başkanı Şentop, şunları kaydetti:

“Bu arkadaşımız bu dönem içerisinde 66 talepte bulunmuş, bunlardan üçünden kendisi vazgeçmiş. Bütün talepleri herhangi bir sorun, tartışma yaşanmadan karşılanmış. Farklı partilere mensup milletvekillerinden gelen, mevzuata uygun olmayan talepler de aynı şekilde kabul edilmemiş. Bu arkadaşımız kendisine ayrıcalık istiyor. 8 senedir kimseye yapılmayan bir uygulamayı bana yapın diyor. Hiç kimsenin böyle bir talepte bulunmaya hakkı yoktur. Herkes Meclis’te işleyişe, kurallara uymak zorundadır. Kanuna aykırı bazı ifadelerin yer almasını isteyenler de daha önce olmuş. Onlara da gerekli şekilde ret cevapları verilmiş. Kimseye bir ayrıcalık tanımıyoruz. Kimse de kendisine özel bir muamele yapılmasını, bir ayrıcalık tanınmasını, Meclis uygulamasının ve kurallarının kendisi için çiğnenmesini talep edemez. Bu çok yakışıksız.”

Altılı masaya: “Bir taraftan parlamenter sistem vurgusu yapılırken bir taraftan da cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği bir yarı başkanlık sisteminin üzerinden bir sistemi önermek tuhaf”

Şentop, altılı masanın anayasa değişikliği önerilerine ilişkin bir soruya, “Türkiye artık anayasa değişikliğini değil de yeni anayasayı konuşmalıdır. Bütüncül yaklaşımla, yani bir felsefesi, paradigması olan bir metinden bahsediyorum” diye karşılık verdi.

Şimdiye kadar darbe anayasasında çok ciddi iyileştirmeler yapıldığına dikkati çeken Şentop, altılı masanın önerdiği değişiklik paketini okuduğunu, “sadece hükümet sistemini değiştirelim, eskiye dönelim” şeklindeki bir yaklaşımı doğru bulmadığını vurguladı. Şentop, “Bir taraftan parlamenter sistem vurgusu yapılırken bir taraftan da cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği bir yarı başkanlık sisteminin üzerinden bir sistemi önermek tuhaf.” değerlendirmesinde bulundu.

Şentop, terör örgütü PKK’nın Fransa’daki eylemlerine ilişkin bir soru üzerine ise şunları kaydetti:

“Bu gayet normaldir; terör örgütü amaçlarını gerçekleştirmek için eylemlerini devam ettirir. Türkiye’ye karşı terör örgütlerini besledikleri, desteklediklerini biliyoruz. Fransa ve Avrupa ülkeleri resmiyette PKK’yı terör örgütü olarak kabul ediyor. Ama el altından Türkiye’nin aleyhine faaliyetlerine göz yumuyorlar. Bu örgütün, Fransa, İngiltere, Almanya ve Avrupa’da, bu ülkelerde zarar vermesi kaçınılmaz bir durumdur. Fransa’da uluslararası toplantılar vesilesiyle bulunduğumda bunu mevkidaşıma ifade ettim.”