Teknoloji şirketlerine seçim çağrısı: Hükümetin baskısına direnin

sosyal medya instagram facebook whatsapp snapchat youtube

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), 14 Mayıs seçimlerinde Türkiye’deki internet ortamına yönelik potansiyel tehditleri incelendiği raporda, seçmenlerin Erdoğan hükümetinin seçim sonuçlarını değiştirmek için dijital ortam üzerinde kontrol uygulayacağı endişesiyle sandığa gideceklerini vurguladı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) bugün yayınladığı raporda, hükümetin internet üzerindeki kontrolünün 14 Mayıs seçimini tehdit ettiğini belirterek, sosyal medya şirketlerine acil durum planı oluşturma ve hükümet baskısına direnme çağrısında bulundu.

Örgüt, soru-cevap formatında hazırladığı raporunda, “seçmenlerin sandığa Erdoğan hükümetinin seçim  sonuçlarını değiştirmek amacıyla dijital ortam üzerinde önemli bir kontrol uygulayacağı endişesiyle gideceklerini” kaydetti.

Basın özgürlüğü örgütü ARTICLE 19 ile birlikte seçimlerde Türkiye’nin internet ortamına yönelik potansiyel tehditleri inceleyen HRW, sosyal medya platformları ve mesajlaşma servislerinin seçimde insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmek için atmaları gereken ek adımları da sıraladı.

‘HÜKÜMET SANSÜRÜ HIZLANDIRDI’

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Kıdemli Teknoloji Araştırmacısı Deborah Brown, “Türkiye hükümeti, seçim öncesinde sosyal medya ve bağımsız çevrimiçi haber siteleri üzerindeki kontrolünü sıkılaştırma ve sansür uygulama çabalarını hızlandırdı. Seçim, hükümetin şirketleri tahakküm altına alma çabalarına rağmen, Türkiye’deki seçmenlerin bağımsız haberlere erişim, ve seçimlerle ve sonuçları hakkındaki görüşlerini ifade etmek için sosyal medyaya güvenip güvenemeyeceklerini test edecek” dedi.

Hükümete de seçim sırasında muhalif görüşlerin yayılmasını engellemek için sosyal medya platformlarını tehdit etmekten veya kısıtlamaktan kaçınma çağrısı yapan HRW, sosyal medya platformlarının hükümet baskısına direnmesi ve kısıtlamalara karşı acil durum planlarını uygulamaya koyarak kâr etmek yerine insan haklarına öncelik vermesi gerektiğini belirtti.

Hükümetin basın ve sosyal medya üzerinde kurduğu baskıya da değinen HRW, “Türkiye’nin gelecekteki herhangi bir hükümeti, bu konuya ilişkin ülke mevzuatını yeniden değerlendirmeli ve mevzuatın insan hakları yükümlülükleriyle uyumlu olmasını sağlamalıdır” ifadelerini kullandı.

‘HİÇBİR ŞİRKET ŞEFFAF DEĞİL’

Raporda, “İnternet ortamındaki manipülatif davranışlar Türkiye’nin siyasi tartışmalarında yaygın şekilde görülmektedir. Geçmiş seçimler öncesinde, sosyal medyada sahte hesaplardan oluşan geniş ağlar hükümet yanlısı görüşleri dolaşıma soktu. İnternete yönelik tehditler seçime katılan siyasi partilerin de gündemine girmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin kendisini itibarsızlaştırmak amacıyla bir algoritmaya bağlı olarak sahte ses ve video klipleri yayma planı hakkında bilgisi olduğunu iddia etti” denildi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, popüler sosyal medya şirketlerinin politikalarını incelediğini ve sadece Meta ve TikTok’un Türkiye’deki seçimlerle ilgili yaklaşımlarını açıkladıklarını tespit ettiğini de bildirdi. Şirketlerin hiçbirinin Türkiye’deki seçimler için ayırdıkları kaynaklar konusunda tam anlamıyla şeffaf olmadıkları kaydedilen raporda, Anadolu Ajansı’nın da hükümet lehine çarpıtılmış seçim sonuçlarının birincil kaynağı olmasının beklendiği ifade edildi.