İşçi ve işveren sendikalarının yazdığı mektupta, brüt 13 bin 43 lira geliri olan bir çalışanın vergi dilimleri nedeniyle yıllık kaybının 6 bin 949 lira olduğu belirtildi. Mektupta, “Vergi dilimleri arasındaki aralığın dar olması nedeniyle yaşanılan bu durum işçinin eline geçen net rakamın ve satın alma gücünün azalmasına, refahının düşmesine neden olmaktadır. Bu sistem adil değildir.” denildi
Dünya gazetesinde yer alan habere göre, işçi ve işveren sendikaları AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup yazarak, çalışanların gelir vergisi dilimlerinin yeniden belirlenmesini istediler. Mektupta, 1999 yılında asgari ücretin 25 katı olan gelir vergisi ilk diliminin 2022 itibarıyla asgari ücretin 5 katına kadar düştüğüne dikkat çekildi.
Gelir vergisi tarifesinin ilk basamağının geçmiş yıllarda olduğu gibi yıllık asgari ücret brüt tutarının (fazla mesai, yol, yemek, yakacak yardımları gibi ek menfaatlerde dikkate alınarak) belirli bir miktar üzerinde tespit edilmesi yanı sıra diğer vergi tarifesi oranlarının da ilk dilim baz alınarak çalışan lehine güncellenmesinin Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK)’in ortak talebi olduğuna vurgu yapıldı.
TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay ve TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol’un imzasıyla gönderilen mektuptan ön plana çıkan kısımlar ise şöyle:
“2002 yılında brüt asgari ücret 222-TL, Gelir Vergisi tarifesinin ilk basamağı 3.800-TL iken Gelir Vergisi tarifesinin ilk basamağı asgari ücretin 17 katıydı. Bu oran 2010 yılında 12 katına, günümüzde ise 5 katına kadar gerilemiştir. Dolayısıyla 2010 yılı ve öncesinde asgari ücret üzerinden gelir elde eden bir çalışan ikinci vergi basamağına hiç çıkmamakta ve ücretinden kesilen gelir vergisi oranı hiç artmamaktaydı. 2011 yılı ile birlikte asgari ücretliler de ikinci vergi basamağından vergiye tabi olmaya başlamışlardır. Yirmi yıllık süreç içerisinde Gelir Vergisi tarifesinin ilk basamak tutarı %742 oranında artarken, asgari ücret %2814 oranında artmıştır. Dolayısıyla asgari ücretteki artış ile Gelir Vergisi tarifesinin ilk basamak tutarındaki artış paralel seyretmemiş ve bu nedenle asgari ücretliler her yıl daha yüksek oranla gelir vergisi ödemek durumunda kalmışlardır”
Örneğin ücreti brüt 13.043-TL olan bir çalışanın eline Ocak ayında net 10.000-TL geçmekteyken, Aralık ayında bu rakam 9.143-TL’ye düşmektedir. 13.043-TL brüt ücreti olan çalışan Nisan ayından itibaren tamamen ikinci, Ağustos ayından itibaren tamamen üçüncü vergi dilimi üzerinden vergilendirilmektedir. Çalışanın ücretinden kesilen vergi oranı Ocak ayında % 15 iken Ağustos ayında % 27’ye yükselmekte ve bu nedenle de eline geçen net rakam azalmaktadır. Bütün bunlar nedeniyle brüt ücreti değişmeyen bir çalışanın eline geçen net rakam Ocak ayında 10.000,56-TL iken Ağustos ayında 9.094,41-TL’ye Eylül ve sonrasında ise 9.143,37-TL’ye düşmektedir. Bu da toplamda yıl içerisinde işçinin 6.949,45-TL kayıp yaşamasına neden olmaktadır. Vergi dilimleri arasındaki aralığın dar olması nedeniyle yaşanılan bu durum işçinin eline geçen net rakamın ve satın alma gücünün azalmasına, refahının düşmesine neden olmaktadır. Bu sistem adil değildir.
Gelir vergisi tarifesinin ilk basamağının geçmiş yıllarda olduğu gibi yıllık asgari ücret brüt tutarının (fazla mesai, yol, yemek, yakacak yardımları gibi ek menfaatlerde dikkate alınarak) belirli bir miktar üzerinde tespit edilmesi, diğer vergi tarifesi oranlarının da ilk dilim baz alınarak çalışan lehine güncellenmesi TÜRK-İŞ ve TİSK olarak ortak talebimizdir.