“Türkiye’yi kimin yöneteceğine sen değil milletimiz karar verecek”

akşener
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.

Akşener’in konuşmasından satır başları:

– Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta tütün üreticilerini zora sokan bir düzenleme ile ilgili görüşlerimizi paylaşmış ve iktidarı uyarmıştık. Bu düzenlemeyi erteleyin, hazırlık yapacak zaman verin demiştim.

– Yasanın yürürlüğü 6 ay ertelendi ama bu atılan adıma rağmen yasağı protesto eden üreticilerimizden 16’sı gözaltına alındı. Bu vatandaşlarımızdan 10’u ise tutuklandı. İktidar yanlışı görüyor, yasağı erteliyor bu durumda o üretici kardeşlerimiz bir yanlışı protesto etmiş oluyor. Barışçıl bir şekilde kullanmış oluyor. Buna rağmen bu insanlar cezaevine gönderiliyor.

– Devlet yönetmenin bir ciddiyeti olur. Böyle şirazesinden çıkmış bir yönetim anlayışı olabilir. Sayın Erdoğan’a çağrımdır, bu yanlışı derhal düzeltin.

– Yarın, 15 Temmuz hain FETÖ kalkışmasının 5’inci yıl dönümü. Milletimiz meşrutiyetten bu yana tercihini demokrasiden ve milli iradeden yana kullanmıştır.



-Darbecilere en ağır siyasi bedelleri ödetmiştir. Bu millet, 15 Temmuz’da gösterdiği destansı duruşla, demokrasi yoluna nasıl baş koyduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu vesile ile 15 Temmuz şehitlerimizi bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum.

– Bizler önce iktidarın 15 Temmuz felaketinden ders alacağını umduk maalesef bu umudumuz boşa çıktı. ‘Kandırıldık’ deyip ellerini yıkayıp çekip gittiler. Ders almadıkları gibi ‘FETÖ’nün siyasi ayağını araştıralım’ önerilerini reddettiler.

“ŞUÇ VAR AMA ÜSTÜNE ALAN YOK”

– Aradan 5 sene geçmiş, yetki var sorumluluk yok. Suç var ama üstüne alan yok. Beraber yol yürünmüş, kurumlar paylaşılmış, günahın tövbesi dışında siyasi bedeli yok. Buradan iktidara sesleniyorum, milletimiz bunu görmüyor mu zannediyorsunuz?

– Kendisi çıktı yine dedi ki memleketi bunlara teslim edemeyiz. Bu devleti teslim aldığını sanıyor Sayın Erdoğan. Öyle sanıyor ya seçim kaybedince de teslim edeceğini zannediyor.

ERDOĞAN’IN ‘TESLİM EDEMEYİZ’ ÇIKIŞINA CEVAP

– Kendisi çıkıp, “Memleketi bunlara teslim edemeyiz” dedi. Çok şaşırtıcı. Bu devleti teslim aldığını sanıyor biliyor musunuz?

– Seçim kaybedince de teslim edeceğini düşünüyor. Şu gaflete, zihniyete bakar mısınız? İktidar olmak milletin verdiği bir yetkidir. O nedenle iktidar teslim edilmez, devredilir. Millet işareti verdiğinde bu iş biter. Hiçbir güç o yüce kararın üzerinde değildir.

– Sen ve küçük ortağın bir de minik ortağın beğenseniz de beğenmeseniz de demokrasilerde esas olan milletin iradesi ve kararıdır.

– Millet iradesi ile probleminiz varsa, aklınızdan başka şeyler geçiyorsa benden sana tavsiye çok uzaklara gitme, yakın tarihimize bak. Millet irademizin nasıl bir sel olduğunu açıkça görürsün.

– Sayın Erdoğan, günü geldiğinde Türkiye’yi kimin yöneteceğine sen değil milletimiz karar verecek. O karar verildiğinde sen de yapılması gerekeni yapacak, elinde çiçeklerle iktidarı devredip senden sonra gelene başarılar dileyeceksin. Irmağının akışına ölürüm derken o ırmağın akmaya devam etmesini de sağlamak zorundayız.

YÖRÜKLERİN SORUNLARI…

– Afyon’da dinleme imkanı bulduğun sarı keçelilerin durumu buna çok açık bir örnek maalesef 20 göçebe ailenin yolculuğunu bile düzenlemekten aciz bir çapsız yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız.

– İşin en acı kısmı da yörüklüğün egemen yurdu Anadolu iken İtalya, Yunanistan ve Avusturya kendi ülkelerindeki konar göçerlik kültürünü UNESCO’nun somut olmayan kültürel miras listesine eklettiler. Biz ne yaptık? Maalesef 2008’den beri olan biteni ancak seyrediyoruz.

– Türkiye 2008 yılında müracaat etmesine rağmen yörüklerimiz bu listeye hâlâ girebilmiş değiliz. El oğlu kendi kültürünü yaşatmaya çalışırken biz binlerce yıl önce atalarımızın gördüğü gerçeği bile göremiyoruz. Böyle köklü bir kültürel mirasımızı ısrarla yok ediyoruz. Anadolu’nun otlakları, yaylaları mera hayvancılığı için çok uygundur.

– Bulanık’tan Yüksekova’ya Antalya’dan Muğla’ya küçük baş hayvan sürülerinin dolaştığı yaylacılığın kadim üretim biçimi olduğu muazzam bir coğrafyadır.

– Ama görüyoruz ki Sayın Erdoğan ve ortakları hâlâ meselenin farkında değil. Buradan yörük kardeşlerime sesleniyorum. İlk sandıkta yetkiyi alıp size hak ettiğiniz değeri göstereceğiz.

– İşe önce 13 yıl önce NESCO’ya yapılan başvuruyu sonuçlandırarak başlayacağız. Sonra yaylak kışlak ve otlakların konuşlanma alanlarını kırsal turizm bölgesi lan edeceğiz.

“AYIPTIR, GÜNAHTIR”

– Her yıl Kurban ibadetimiz dolayısıyla yaklaşık 900 bin büyükbaş, 3 milyona yakın da küçükbaş hayvan kesiliyor. Ülkemizde bir yıl içinde kesilen toplam küçükbaş hayvanın yarısı, büyükbaş hayvanın da dörtte biri kurban için kesiliyor.

– Böylece yaklaşık 325 bin ton karkas et tüketime sunulmuş oluyor. Toplam yıllık et tüketimimizin yaklaşık dörtte biri kurban ibadetimizle sağlanıyor demek. Yaklaşık 25 milyon vatandaşımız kurban eti dışında et tüketemiyor demek. Çünkü artık maalesef kasaptan 5 liralık kıyma, yarım kilo çorbalık tavuk kırpıntısı alınan bir ülke haline geldi.

-Alın size AK Parti iktidarının dahiyane politikaları ve üstün liyakatli bakanları ile milletimize ve besicilerimize reva gördüğü tablo. Ayıptır, günahtır. İşte o nedenle, tam da bu hazin tablodan yola çıkarak kurban bayramına özel bazı önerilerimiz var.

– İlk olarak Et ve Süt Kurumu’na seslenmek istiyorum. Hem büyükbaş hem küçükbaşlar için kurban bayramı dönemine özel karkas kesim referans fiyatı ilan edin. Bu fiyattan üreticinin elinde kalan hayvanları satın alacağınızı taahhüt edin.

– Tüm Büyükşehir ve İl Belediyeleri, şehrinizde misafir ettiğiniz besici ve hayvanlara gereken konforu sağlayın. Et ve Süt Kurumu devreye girmezse, elde kalan hayvanları satın alın. İhtiyaç sahiplerine ve gıda yardımı yaptığını vatandaşlarımıza buradan üretilecek etleri dağıtın.

İKTİDARA ÇAĞRI

– Hayvancılıktaki durum böyleyken, tarımda durum farklı mı? Maalesef değil. Yabancı ülkelerin çiftçilerini zengin etmeyi kendisi için adeta görev sayan, Tarım Bakanı ile patronu zenginliklerimizin peşkeş çekilmesine, ısrarla ve inatla seyirci kalıyor.

– Aziz milletim; Hayvancılıktaki durum böyleyken, tarımda durum farklı mı? Maalesef değil. Yabancı ülkelerin çiftçilerini zengin etmeyi kendisi için adeta görev sayan, Tarım Bakanı ile patronu zenginliklerimizin peşkeş çekilmesine, ısrarla ve inatla seyirci kalıyor.

– Fındıktaki hikâye, yıllardır aynıdır. Önce, ‘Bu sene çok fazla üretim var, rekolte yüksek’ denir. Sonra, ‘Dünyada fındık tarımı gelişiyor, biz ürünümüzü satamayacağız’ denir.

– Sonra, aslında olmayan, sanal, Hamburg Fındık Borsası’ndan bahsedilir. ‘Fındık Borsası Karadeniz’de olacak, o borsa buraya gelecek’ denir. Arkasından, ‘FİSKOBİRLİK nerede, ne oldu?’ denir. ‘Depolama imkânı yok, depo yok, alıcıların depoları dolu, almayacaklar.” denir.

-“Lisanslı depoculuk geliştirilecek’ denir. İşte bütün bu karmaşa içinde, bir fiyat açıklanır ve üreticinin ürünü elinden alınıverir. Sonra ne olur? Götürülür ve yabancılara teslim edilir.

-İşte bu yüzden, yıllardır, fındık ihracat gelirimiz, 1 buçuk ile 2 buçuk milyar dolar arasında, gidip gelir. Yani, 17 milyar liralık üründen, yaklaşık 15-16 milyarlık ihracat yaparız.

– Oluşturduğumuz bütün ihracat katma değeri, işte bu kadar olur. Yani sıfır olur. İşte size, Ak Parti iktidarının, tarımdaki akıl dolu ihracat vizyonu…

ERDOĞAN’A SESLENDİ

– Buradan Sayın Erdoğan’a seslenmek istiyorum; Taban fiyatı açıklamakta gecikilirse, üreticinin kaybı büyük olur. Ziraat Odalarımızın yaptığı hesaplamalara göre, 2021 yılı için, fındığın kilo başına maliyeti, 22 lira 85 kuruş. Senin ekibin yan gelip yattığı için, mecburen benim uzman arkadaşlarım oturdu çalıştı.

– Artan maliyetleri, dolar kurunu, refah payını, enflasyonu, ve de en önemlisi, bu yıl dünyadaki rekolte düşüşünü göz önüne aldığımızda, bu yıl için, kilo başına 35 lira uygun olacaktır. 35 liralık fiyat, hem hareketlenecek piyasaların hem emeğin hem de bu alanda dünya devi olmanın hakkıdır.

– Sayın Erdoğan; Rizelilik, kürsülerden üfürmekle olmaz. Rizelilik, Karadenizli fındık üreticisini, yabancı şirketlere ezdirmeyerek olur.

– Eğer, her fırsatta söylediğin gibi, gerçekten Karadeniz’in oğluysan, o zaman bu sefer yabancı lobilerin elemanlarını bu işten uzak tut ve fındık üreticilerimize sahip çık! Eğer sen sahip çıkmazsan, ilk sandıkta biz gelip gerekeni yapacağız. Bunu da böyle bilesin.

“TIPIŞ TIPIŞ GİDECEKSİN”

– Ben milletimin ayağına gidiyorum onların dertlerini dinliyorum. Müteahhitlerin uçarken, borç içinde yüzen insanımız ne yapsın?

– Danışmanların beş maaş, 11 maaş alırken 1100 lirayla ev geçindiren emeklimiz ne yapsın? Ya çıkacaksın milletimize olanı biteni anlatacaksın ya da tutmadığın sözlerin, uçuruma sürüklediğin ekonominin hesabını vereceksin. Ya anlatacaksın ya da tıpış tıpış gideceksin.

– AK Parti iktidarı Meclis İç Tüzüğü’nde değişiklik yaptı. İstiyorlar ki muhalefet konuşmasın. Formalite icabı birkaç dakika konuşsun, adet yerini bulsun o kadar. Bir yandan bu arkadaşların acizliğine gülüyorum ama bir yandan da memleketi düşürdükleri duruma üzülüyorum.

“TMSF’NİN ŞİRKERLERİ SATMA YETKİSİ KALKIYOR”

– Son torba yasanın içine OHAL’in uzatılmasına dair bir madde konuldu. Ayrıca bir şey daha kondu. Onu da çok vahim bulduğumuzu ifade etmek isterim. O da kayyum atanmış şirketler var ya.

– TMSF bunları uygun şartlar bulup sattığında bu şirketler hem işlemeye devam ediyor, o sattıkları geliri parayı da TMSF irat kaydediyor. Eğer o madde olduğu geçtiği taktirde TMSF’nin bu şirketleri satma görevi ortadan kalkıyor.

– Yağma Hasan’ın böreği gibi bu şirketler ortadan kalkıncaya kadar içinde ne var ne yok ağalar, beyler, ağabeyler yiyip içip ne olacaksa sıfıra indirinceye kadar kalacak. Bu iki konuya aşırı derecede dikkat etmenizi istiyorum.

-Pertek’te bir muhtarımız bana endişelerini söyledi. Ben muhtarımıza dedim ki, “Ben bu millete yamuk yapmam. Bu millete yamuk yapanın da alnını karışlarım” dedim. Bu iki madde birer yamuktur.

– Sayılarının çok olmasının getirdiği şımarıklık ile geçirmeye çalışabilirler. Milletimize yamuk yaptırmayacağız. Yazıktır, günahtır. Bu aziz millet demokrasisine el sürdürmez, iradesine müdahale ettirmez. İstanbul seçimlerini hatırla gün olur sandık milletin önüne gelir. O gün geldiğinde bu yapılanların hesabını milletine verirsin.

– Onlar istedikleri kadar engel olmaya çalışsınlar biz durmayacağız. Yılmadan, yorulmadan milletimizin sesini bu kürsüden duyurmaya devam edeceğiz.

– 2016 yılında plastik ve geri dönüşüm fabrikalarında yalnızca 8 kere, 2017 yılında yalnızca 7 yangın çıkmış. 2020 yılında nedeni bilinmeyen tam 65 yangın çıkmış. Bu sayı 2021 yılının ilk 6 ayında 68 yangın meydana gelmiş.

“MAALESEF OLUYOR”

– Yani bu plastik ve geri dönüşüm fabrikalarında her iki üç günde bir yangın çıkıyor. Çöpün de ithalatı mı olur demeyin maalesef oluyor. Batı dünyası ve Avrupa, kendi çöplerini az gelişmiş ülkelere gönderiyor. Artık Çin’e gitmeyen çöpler Malezya, Bangladeş, Filipinler ve Türkiye’ye gelmeye başladı.

– AK Parti iktidarının dış ticaret anlayışına bakar mısınız? AK Parti iktidarı sayesinde güzel ülkemiz dev bir plastik çöp ithalatçısı durumuna gelmiş halde.

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir