Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, enflasyonun 3’te 1’inin global kaynaklı olduğunu vurgulayarak “Ana kısmı ise içeride ürettiğimiz enflasyon” dedi. Üretici fiyatlarındaki artışın durmadan enflasyonun durmayacağını belirten Turan, enflasyonu oluşturan tüm dinamiklerin devam ettiğini ve enflasyonun bir süre daha devam edeceğini ifade etti.
Turan, düşük faiz politikasının ekonomide başta enflasyon olmak üzere pek çok parametreyi olumsuz etkilediğini de ekledi.
Turan ayrıca Merkez Bankası’nın uyguladığı faiz indirimlerinin etkin olabilmesi için enflasyonun öngörülebilir olması gerektiğini belirtti. Turan “Uzun vadeli yani yatırım kredi faizlerinde enflasyon yükselmeye başladığından bu yana hiçbir şekilde düşüş olmadı” dedi.
Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’a konuşan Turan şunları söyledi:
“Resmi enflasyon yüzde 70’e dayandı, enflasyon nereye varacak?
Halihazırda eylülden bu yana uygulamakta olduğumuz iktisadi politikalar çerçevesinde, rakamsal olarak enflasyonun hangi seviyeden aşağı döneceğini yani hangi seviyede tavan yapacağını söylemek oldukça zor.
Hem global enflasyon şiddetli hem de Türkiye ekonomisinde sadece arz yanlı değil talep yanlı bir enflasyon mevcut. Bizim enflasyonumuzun yaklaşık üçte biri global kaynaklı. Ana kısmı ise içeride ürettiğimiz enflasyon. ÜFE yüzde 122 ile artışını sürdürüyor. ÜFE tarafında aşağı yönlü bir hareket görmeden TÜFE enflasyonunun da durması çok olası değil. Her şeyden önce enflasyon yaratan tüm dinamikler devam ediyor ve bunu durduracak herhangi bir önlem de almadığımız için enflasyonun bir süre daha yükseleceğini hesaplıyoruz.
“Faiz politikası ekonomide pek çok parametreyi olumsuz etkiliyor”
Kur tekrar artıyor, hayat pahalılığını da göz önüne aldığımızda şirketler ve çalışanları nasıl günler bizi bekliyor, neler önerirsiniz?
Kur politikasındaki belirsizlik, faiz politikası ne yazık ki enflasyon başta olmak üzere ekonomideki pek çok parametreyi de olumsuz etkiliyor. Enflasyon baskısı, şirketlerin her kalemde maliyetlerini yükseltirken, ücretli kesim dahil olmak üzere toplumun tüm kesimlerinde yaşam standartlarını olumsuz etkiliyor. Sene başında özellikle asgari ücrete yapılan yüksek zam oranına rağmen alım gücü hızla düşmekte. Geçen yıl özel sektörde pek çok şirket çalışanlarını enflasyondan korumak için inisiyatif aldı. Şiddetli enflasyon ortamında bu yıl da özel sektörde bu konu tekrar değerlendirilmekte. Bununla birlikte doğru iktisadi politika adımları atılmadığında, maalesef sadece ücretlerde ayarlama yapmanın çalışanların refah artışına yeterli katkıyı sağlamadığını da görüyoruz.
“Cari açığı kapatmak için önce tasarrufları artırmanız gerekli”
Türkiye’nin uyguladığı ekonomi modelini nasıl değerlendiriyorsunuz, cari açığı düşürelim enflasyon iner denklemi şimdiden çöktü gibi?
Sorunuzun iki bacaklı bir cevabı var. İçeriden başlarsak kurulan bu ekonomi politikası çerçevesinde, cari açığı durdurmak için öncelikle TL’ye değer kaybettirdik. İhracatı bu yöntemle artırma fikri vardı. Fakat hızla değer kaybeden TL, doğal olarak çok şiddetli bir enflasyon yarattı, çünkü enflasyon sepeti içinde ithal ürün ağırlığımız çok yüksek. Cari açığı kapatmak için başladığımız nokta en başta tam doğru değildi. Bir ülkede cari açığı kapatmak istiyorsanız öncelikle tasarrufları artırmanız gerekiyor. Bunun için de ilk önce enflasyonu düşürmeniz gerekiyor. Enflasyonun artması demek tasarrufların erimesi demek. Geldiğimiz noktada tasarruflar bir yıl öncesine göre daha da eridi. Refah kaybı yaşayan herkes de bugün haklı olarak bugün harcamazsam yarın paranın hiç değeri olmayacak alım gücüm daha da düşecek diye daha da tüketmeye başladı. Daha çok tüketmek demek daha az tasarruf demek, daha büyük bir cari açık demek ve hepsinden öte kontrol edilemeyen bir enflasyon demek.
“Kredi faizlerinde hiçbir şekilde düşüş olmadı”
Finansman maliyetleri çok yükseldi. Merkez Bankası faizi ile piyasa faizi arasındaki makas da açıldı, düşük faizli krediye ulaşabiliyor musunuz?
Vadesine göre değişen pek çok kredi türü var. İlk dönemler, yani eylül sonrası dönemde özellikle rotatif kredilerde, yani vadesi kısa ya da altı aya kadar diyelim, faiz düştü ve bu krediler de işletme sermayesine harcandı. Fakat uzun vadeli yani yatırım kredi faizlerinde enflasyon yükselmeye başladığından bu yana hiçbir şekilde düşüş olmadı. Zaten bu kredilerin arzı da yok çünkü bankacılık sektörü de vade uyumsuzluğundan dolayı bu kredileri şu an tam fiyatlayamıyor. Bir ülke Merkez Bankası faizi düşürdüğünde etkinliğinin olabilmesi için, yani tüm vadelerdeki kredi faizlerine yansıyabilmesi için, en önce enflasyonun öngörülebilir olması ve düşmesi gerekiyor. Bizde ise şu an enflasyon öngörülebilir değil ve şiddetli yükseliyor. Reel kesim elbette yatırım yapabilmek için düşük faizli yatırım kredisine ihtiyaç duyar. Enflasyonun yüzde 70 olduğu bir noktada yüzde 14’lük bir Merkez Bankası faizi ne kadar sürdürülebilir?