Ufuk Söylemez: “14,8 milyon Türk vatandaşı fiilen aç”

ufuk söylemez
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, Türkiye’de gıda enflasyonu nedeniyle sağlıksız ve yetersiz beslenmenin yetişkinlerde diyabet, çocuklarda bodurluk riskini artırdığına dikkat çekerek, Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı açlık haritasına göre Türkiye’de 14,8 milyon kişinin fiilen aç olduğuna işaret etti. Söylemez, “Bizim sosyal devlet anlayışının içi boşaltıldı, maalesef yandaşlara kaynak aktarımına dönüştüğü için çocuklarımıza ve ihtiyaç sahiplerine yeterli ve dengeli beslenmeleri için imkanlar sağlanamıyor” dedi.

Eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı’nın hazırladığı açlık haritasının Türkiye verileriyle ilgili açıklama yaptı. Söylemez, şu değerlendirmelerde bulundu:

“14,8 milyon vatandaş fiilen aç”

Enflasyon büyük sorun ama gıda enflasyonu daha büyük bir sorun haline geldi. Dünyada açlık ve kıtlık riskinden bahsedilirken Türkiye’deki yansımaları korkunç bir şey, TÜİK’in açıkladığı üretici fiyatları gıdada yüzde 117, bu TÜİK’in açıkladığı rakamlar. Türkiye’nin hiç girmediği, üçüncü dünya ülkelerinin girdiği raporda maalesef biz de yer aldık. 6 Haziran 2022 itibarıyla Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı bir açlık haritası hazırladı. Buna göre Türkiye’deki nüfusun 14,8 milyonu yetersiz gıda tüketimine sahip, yani 14,8 milyon Türk vatandaşı aslında fiilen aç. BM Türkiye’deki çocukların yüzde 1,7’sinin akut yetersiz beslenmeden mustarip olduğunu, yüzde 6’sının ise kronik yetersiz beslenmeden mustarip olduğunu açıkladı.

“İnsanlar sağlıksız ve ucuz gıdalara yöneliyor”

Ne demektir bu, yani akut ve yetersiz beslenme insanların sağlıksız, ucuz gıdalara yönelmesine de neden oluyor. Bunun yetişkinlerde de çocuklarda da bir kere obezite riski taşıyor. Özellikle yetişkinlerde Tip 2 Diyabet riski çok artıyor çünkü yeterli proteine, tavuk, balık, et, peynir, yumurta gibi ürünlere erişemeyen, dengeli ve sağlıklı beslenemeyen bireyler daha çok nispeten o da pahalı ama unlu mamullere, hamur işlerine yöneliyorlar. Unlu mamuller ve hamur işleri karbonhidrat tüketimini arttıracağı için şekere dönüşüyor vücutta, orta ve uzun vaade de şeker hastalığı denilen Tip 2 Diyabet riskinin patlamasına yola açacağını, bunu sadece ben söylemiyorum uzmanlar söylüyor.

“Yetişkinlerde diyabet, çocuklarda bodurluk riski var”

İkinci esas benim üzüldüğüm risk sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenemeyen evlatlarımız, küçüklerimiz, çocuklarımızın riski… Bu toplumda et, süt, sebze, meyve, yumurta, peynire erişemeyen dengesiz ve sağlıksız, yetersiz beslenen çocuklarda bodurluk riski stunting deniyor buna, bunu da yine tıp uzmanları açıklıyor. Biz ekonomi konuşuyoruz ama esasında ekonomi direkt insan yaşam kalitesine dokunan bir şey olduğu için şu anda Türkiye’de yetişkinlerde Tip 2 Diyabet oluşabilecek bir risk. İkincisi çocukların zihinsel ve bedensel gelişimini engelleyecek bodurluk riskinin artacağı endişesiyle öne sürülen bir şey.

Bunların tamamının ekonomi ile ilgisi var, Türk ekonomisinin bugün resmi olarak yüzde 73’lerde ama fiili olarak yüzde 100’ü aştığı görünen gıda enflasyonu, gıda enflasyonda 171 ülke arasından Türkiye; Lübnan, Venezüella ve Zimbabve’den sonra gıda enflasyonu en yüksek olan ülke Mayıs 2022 itibariyle. Bu bizim için çok büyük ayıp. Bugün İstanbul’da ekmeğin 5 liraya satılacağına dair söylentiler bile ne kadar üzücü olduğunu gösteriyor. Bugün savaş halindeki Rusya’da gıda enflasyon mayıs itibariyle yüzde 20,05, Ukrayna’da yüzde 22,4; savaş halinde olan, yaptırıma uğrayan ülkeler dahi Türkiye’den daha iyi.



Türkiye’nin özelde gıda enflasyonu, genelde enflasyon karşısındaki yetersiz, yanlış politikaları, ideolojik ve dogmatik saplantılarla nas adı altında bugünün şartlarına uymayan yanlış politikaların sonucunda geldiği nokta obezite riski, Tip 2 Diyabet riski, bodurluk riski diye görülüyor, bu konuda uyarmayı vicdani, ahlaki bir görev sayıyorum.

“Sosyal devlet anlayışının içi boşaltıldı”

Söylemez, Türkiye’de çocukların yeterli ve sağlıklı beslenmelerin önündeki engellerin kaldırılması için sosyal devletin müdahil olmasına ilişkin soru üzerine şu yanıtı verdi:

Biliyorsunuz devletin kurumları yandaş vakıflara Manhattan’da dünyanın en lüks yerine Newyork’ta pahalı yurt yapmak için para aktarıyorlar. Türkiye’de kaynaklar israf edildiği, yandaşlara aktarıldığı için maalesef çocuklara ve onların sağlıklı, yeterli, dengeli beslenmesine yönelik olarak yapılacak şeyler ihmal ediliyor. Sosyal devletin özelliği bakıma muhtaç, kimsesiz ve korumaya muhtaç bütün insanların başta çocuklar olmak üzere sosyal destek sağlamaktır, bizim sosyal devlet anlayışının içi boşaltıldı maalesef yandaşlara kaynak aktarımına dönüştüğü için çocuklarımıza ve ihtiyaç sahiplerine yeterli ve dengeli beslenmeleri için imkanlar sağlanamıyor.

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir