Sözcü yazarı Uğur Dündar, Kara para aklama ve dolandırıcılık suçlamalarından yargılanmak üzere Avusturya’dan ABD’ye getirilen Sezgin Baran Korkmaz hakkında hazırlanan iddianamedeki detaylara dikkati çekti.
Duruşmanın 21 Eylül’de görüleceğini hatırlatan Dündar, “California’da açılan davanın dilekçesi adeta polisiye bir çalışma gibi. Yaklaşık 200 sayfayı bulan metinde Ayaslı’nın yüzlerce milyon dolarlık mallarına rüşvetle ayarlanan bilirkişi raporlarıyla nasıl çöküldüğünden tutun da avukatlara bile rahatça rüşvet teklif ettiği iddiaları açıkça yazılmış” dedi.
Dündar dilekçede yer alan şu bilgileri aktardı:
ABD’de 1970 yılında çıkarılan; organize suçlar, dolandırıcılık, şantaj ve yolsuzluk suçlarını cezalandıran RICO yasası uyarınca açılan davanın şikâyet dilekçesinde birbirinden çarpıcı iddialar yer alıyor. Bunlardan biri, BORAJET çalışanlarının kıdem tazminatlarıyla ilgili. İddiaya göre SBK, tazminatları elinde tutarak, çalışanları Ayaslı hakkında yalan beyanda bulunmaya zorluyor.
Dilekçede Ayaslı aleyhinde medyada çıkan haberlerin nasıl hazırlandığı ise şöyle dile getiriliyor: “SBK, Ayaslı’ya karşı şikâyette bulunup terör soruşturması açtırdıktan sonra, medyadaki dezenformasyon kampanyasını yeniden alevlendirmek istiyor. Bu amaçla İstanbul Boğazı’ndaki bir villada, çok sayıda gazeteciyi ağırlıyor. SBK, bu buluşmada gazetecilere Ayaslı aleyhine haber yapmaları halinde ‘Tüm masrafları karşılanmış Avrupa tatili’ sözü veriyor.” Daha sonra da Hürriyet, (o tarihlerde Veyis Ateş’in çalıştığı) Habertürk, Akşam ve Patronlar Dünyası’nda, Ayaslı hakkında düzmece haberler yayımlanıyor.
Sırada dava dilekçesinden çok çarpıcı bir başka iddia var. SBK, Şubat 2018’de Türkiye’ den ABD’nin Utah Eyaleti başkenti olan Salt Lake City’e gidiyor. Utah Üniversitesi’nde çalışan Prof. Hakan Yavuz’la görüşmesinde “Ayaslı’ya karşı yürüttüğü FETÖ iddialarını kendisinin uydurduğunu, aslında Ayaslı’nın terör örgütüyle hiçbir ilgisinin bulunmadığını söylüyor. Daha sonra da Türkiye’de adalet diye bir şey olmadığını ve her şeyin paraya baktığını” itiraf ediyor.
Türkiye’de yüksek mevkilerde bulunan birçok kişiye rüşvet verdiğini, hepsinin kayıtlarının elinde bulunduğunu belirtiyor. Örnek olarak da ortağı Lev Aslan Dermen ile birlikte imzaladıkları 250.000 dolarlık bir çekin fotokopisini gösteriyor. Çek, mütevelli heyetinde günümüzün güçlü politik ailelerinin üyelerinin bulunduğu bir üniversiteye yazılmış. (Üniversitenin ismi dilekçede yer alıyor, ancak ben aleyhime bir dava daha açılmaması için burada belirtmiyorum.)
Yine dilekçede Prof. Hakan Yavuz’un rüşveti kabul etmediği gibi, görüşmenin hemen ardından Ayaslı’ ya durumu haber verdiğinin altı çizilmiş.
Yazının tamamını okumak için tıklayın