Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, TBMM Genel Kurulu’nun gündemindeki “dezenformasyonla mücadele düzenlemesi” olarak da bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne ilişkin “Ana akım medyada sağlanan baskı ve sansür, artık sosyal medyada da yaşanacak. Kalan tek özgürlük alanı da yok edilecek. AK Parti, bir Kuzey Kore sansür yapısını Türkiye’de de oluşturmak istiyor. Böylelikle korku ve korkuya bağlı suskunluk sarmalı oluşturacaklar seçimden önce. Zaten ana akım medyada sağlanan baskı ve sansür, artık sosyal medyada da yaşanacak. Kalan tek özgürlük alanı da yok edilecek.” dedi.
Ümit Özdağ, bugün TBMM Genel Kurulu’nun gündemine gelecek olan, sosyal medya ve basına yönelik yeni yaptırımlar içerdiği için ‘sansür yasası’ olarak adlandırılan teklifle ilgili açıklama yaptı. Özdağ, AKP ve MHP’nin hazırladığı teklife ilişkin şunları söyledi:
“Bugün 4 Ekim. ‘Dezenformasyonla mücadele yasa teklifi’ TBMM’ye gelecek. Bu yasa eğer Meclis’ten geçer ve kanunlaşırsa yanıltıcı haber paylaşan kullanıcılar 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecek. Peki yalan ne, doğru ne? Buna kim karar verecek? AK Parti iktidarında neyin yalan neyin doğru olduğu hiçbir zaman belli olmadı. Bir gün cemaat oldu, bir gün FETÖ oldu. Oysa her zaman FETÖ’ydü. Neyin ne olduğu AKP’nin menfaatine göre belirlendi. Mesela vatandaş, bugün ekonomik krizi iliklerine kadar hissediyor. Oysa AKP’ye göre ekonomik kriz yok. ‘Ekonomik kriz var’ derseniz, AKP’ye göre yalan söylemiş olacaksınız. Daha somut; TÜİK’in verdiği enflasyon rakamını gerçek kabul etmek zorunda kalacağız. Aksini yazarsak yalan söylemiş olacağız. Suriyeli, Afgan, Pakistanlı sığınmacı ve kaçaklar hakkında bariz yalan söyleyen bir hükümet var. Bunu düzeltemeyeceğiz. Çünkü biz doğruları söylediğimizde, İletişim Başkanlığı gerçeği belirleme hakkına sahip olacak. Bizim yalan söylediğimizi söyleyecek, oysa yalanı kendileri söylüyorlar. Yani yarın bu yasa Meclis’ten geçerse yapacağınız en basit, gözle görülür tespitlerden dolayı yalan ve yanıltıcı bilgi vermekle yargılanacaksınız. Sanki, 1984 romanı var ya bu romanın gerçeğe dönüşmüş halini yaşıyoruz bu senaryoda.
“Zaten ana akım medyada sağlanan baskı ve sansür, artık sosyal medyada da yaşanacak”
AK Parti, bir Kuzey Kore sansür yapısını Türkiye’de de oluşturmak istiyor. Böylelikle korku ve korkuya bağlı suskunluk sarmalı oluşturacaklar seçimden önce. Zaten ana akım medyada sağlanan baskı ve sansür, artık sosyal medyada da yaşanacak. Kalan tek özgürlük alanı da yok edilecek. Her şeyden evvel, seçimden önce sağlanan bu şartlarda, seçim döneminde sesimizi çıkartmamamız isteniyor. Halk susturulmak isteniyor. Gençlik susturulmak isteniyor. Sadece AKP’nin gerçekleri hakim olsun isteniyor. Bir de bu yasayı gündeme taşırken Almanya’da bir yasa var, onu örnek gösteriyor iktidar yanlıları. Kaldı ki bu da Almanya’nın en tartışılan yasası. Bunu gizliyorlar. Üstelik Almanya’da bu yasa, ‘Erdoğanizm’in vücut bulmuş halidir’ diye eleştirilmişti. Ayrıca Almanya’da her şeye rağmen bağımsız bir yargı var. Türkiye’deki gibi bir parti yargısı yok.
“O kartı boyunlara tasma olarak geçirmek isteyecekler”
Gazetecilere de rüşvet verilmeye çalışılıyor. Buradan sevgili gazetecilere de seslenmek istiyorum. Sizleri de araya serpiştirdikleri iki, üç maddeyle kazanmaya çalışmışlar. Kanmayın. AK Parti, tarihi boyunca hep bunu yaptı. Basın kartı meselesi… Çözeceklermiş. Lütfen bu basın kartı meselesi üzerinden yanıltılmayın. O kartı boyunlara tasma olarak geçirmek isteyecekler.”