Ümit Özlale: ”Bütün Uluslararası Sözleşmelere geri döneceğiz. İstanbul Sözleşmesi yaşatır.”

millet ittifakı geniş

ÜMİT ÖZLALE: “BÜTÜN ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE GERİ DÖNECEĞİZ. BİLİYORUZ Kİ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale, Millet İttifakı’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin “Sosyal Politikalar” bölümüyle ilgili; “Kadınların haklı taleplerini değerlendirip çözecek güçlü bir kadın politikası altyapısına sahip ‘Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı’nı kuruyoruz. Bütün uluslararası sözleşmelere geri döneceğiz. Biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi yaşatır. Bütün karar alma mekanizmalarında cinsiyet eşitliğini gözeteceğiz. Eşit işe eşit ücret ilkesini hâkim kılacağız” dedi. Özlale, Türkiye’deki uyuşturucu sorununa ilişkin, “Biz; Türkiye’yi bir narko-devlet olmaktan kurtaracağız. Uyuşturucu baronlarının, organize suç örgütlerinin ülkemizi mesken tutmalarının önüne geçeceğiz. İktidarımızda çetelerle boy boy fotoğraf çektiren bir İçişleri Bakanı olmayacak” diye konuştu.

Millet İttifakı, “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”ni, bugün, Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium’da düzenlenen toplantı ile açıkladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu salona birlikte girdi.

Toplantıya; CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı da katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan toplantıda, mutabakat metnine ilişkin hazırlanan sinevizyon gösterimi yapıldı. Burada, Millet İttifakı’nın iktidarında yapılacaklar sıralandı.

Her bir partinin genel başkan yardımcısı, Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin bir bölümünü açıkladı. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale, mutabakat metninin “Sosyal Politikalar” bölümüne ilişkin şunları söyledi:

“İKTİDARIN SANKİ GÖZLERİ VAR GÖRMÜYOR, KULAKLARI VAR İŞİTMİYOR”

“Millet İttifakı’nın sosyal politikalarını açıklama gururu da bana düştü. Bu konuşmayı hazırlarken aklımda o Cem Karaca’nın eşsiz parçası vardı; ‘Yoksulluk kader olamaz, kader değildir. Firavunlar bile böyle gaddar değildir.’ Bugün firavunlara bile taş çıkartan bir tek adam rejiminde giderek derinleşen bir yoksulluğu hayatın her alanında görüyoruz. Bugün ülkemizde milyonlarca aç ve yoksul vatandaşımız var. Çocuklarımıza iyi eğitim aldıramıyoruz, karınlarını doyuramıyoruz. Başımızı sokacak bir ev bulamıyoruz. İktidarın ise sanki gözleri var görmüyor, kulakları var işitmiyor. Bırakın bu derinleşen yoksulluğu görmeyi bizimle dalga geçiyor. Gönül isterdi ki bütün partilerin emek verdiği bu ortak politikalar metnini hazırlarken sosyal politikalara daha az yer verelim. Gönül isterdi ki bu ortak politikalar metninin can damarını yoksullukla mücadele ve fırsat eşitliği oluşturmasın. Ama maalesef bu ülkede yoksulluğu azaltmayı değil onu yönetmeyi tercih eden bir iktidar var. Peki biz ne yapacağız? Yoksulluğu, fırsat eşitsizliğini, açlığı bu ülkenin hafızasından sileceğiz. Kalkınmacı ve kapsayıcı bir anlayış ile ülkemizi hak ettiği yere taşıyacağız.

“ÇOCUKLARIMIZA ÇOCUKLUKLARINI YAŞAMAYI VAAT EDİYORUZ”

Yoksulluğu nasıl kader olmaktan çıkaracağıma dair bazı politikaları paylaşacağım. Önce çocuklar, onlar bizim her şeyimizi. 7 milyon yoksul çocuğumuz var, bu İrlanda, Danimarka, Norveç’in nüfusundan daha fazla. Bu çocuklar hayal kurmaları, oyun oynamaları gereken yaşta karınlarını doyurabilme kaygısı yaşıyorlar. İşte biz bu çocuklarımıza umut vaat ediyoruz. Çocuklarımıza çocukluklarını yaşamayı vaat ediyoruz.

“ÇOCUKLARIN ŞİDDET, CİNSEL İSTİSMAR VE SÖMÜRÜSÜNE KARŞI HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALACAĞIZ”

İlk projemiz, benim göz bebeğim; devlet okullarında okuyan bütün çocuklarımıza bedava kahvaltı ve öğle yemeği vereceğiz. İktidarımızda hiçbir çocuk aç kalmayacak. Hiçbir anne ve baba çocuğunun cebine harçlık koyma kaygısı taşımayacak. Yoksul ailelerde bebeklere başta süt ve bebek maması olmak üzere gıda ve hijyen desteği vereceğiz. Ulusal Ebeveynlik Programı’nı hayata geçireceğiz. Nasıl çocuk yetiştirileceğini bütün vatandaşlarımıza anlatacağız. Çocukların şiddet, cinsel istismar ve sömürüsüne karşı her türlü tedbiri alacağız. Sokakta yaşamak zorunda bırakılan, çalıştırılan, dilendirilen bütün yavrularımızı koruma altına alacağız.

“GELİRİ BELİRLİ BİR DÜZEYİN ALTINDAKİ AİLELERE İNSAN ONURUNA YAKIŞIR BİR YAŞAM DESTEĞİ SAĞLAYACAK GELİR DESTEĞİ VERECEĞİZ”

Sosyal güvenlik…Türkiye’de sosyal güvenliğini iki programı var; bir devlet sosyal değil, iki iktidarın bizzat kendisi bir güvenlik problemi. Emeklilerimizin en temel hakları bir kişinin gönlünden kopan neyse ona göre belirleniyor. Bu sistem bizi hak sahibi vatandaş olmaktan çıkartıp sadık kullara çevirme üzerine kurulu. Biz bu düzeni değiştireceğiz. Vatandaşla hak temelli, adil, eşit bir dayanışma ilişkisi kuracağız. Geliri belirli bir düzeyin altındaki ailelere insan onuruna yakışır bir yaşam desteği sağlayacak gelir desteği vereceğiz, bu desteği de hanedeki kadının hesabına yatıracağız. Vatandaşın ihtiyacı olduğunu ispatlamak zorunda kalmayacağı, devletin ihtiyacı olan vatandaşı bulacağı hak temelli bir sistem kuracağız.

“EMEKLİ AYLIKLARININ ARTIŞINDA SADECE ENFLASYONU DEĞİL BÜYÜMEDEN KAYNAKLI REFAH ARTIŞINI DA HESABA KATACAĞIZ”

Bugün emekli dediğimizde aklımıza açlık sınırının altında emekli maaşı olan vatandaşlarımız geliyor. Biz emeklilerimiz ne yapacağız? Daha uzun süre çalışanın daha fazla emekli aylığı almasını sağlayarak hakkaniyet ilkesini gözeteceğiz. Emekli aylıklarının artışında sadece enflasyonu değil büyümeden kaynaklı refah artışını da hesaba katacağız. Duydun mu baba, artık 14 Mayıs’tan emekli aylığın sana yetecek. İsteğe bağlı sigorta ile emeklilik hakkı bulunan ev kadınlarının borçlanma hususunda iyileştirmeler sağlayacağız. Çırak ve stajyer olarak geçirilen sürelere ilişkin sosyal güvenlik primleri için borçlanma hakkını tanıyacağız.

“KAYITLI ÇALIŞANLARIN YARISI ASGARİ ÜCRET ALIYOR VE BU ÜCRET İKİ AY SONRA YİNE AÇLIK SINIRININ ALTINA DÜŞECEK”

Hepimiz artık biliyoruz, bugün Türkiye bir kayıt dışı cenneti. Düzensiz göçle hendek ülke haline getirdikleri ülkemizde çalışma hayatı olabildiğince kuralsız. İktidarın Türkiye’yi bir Çin yapma projesi ucuz, güvencesiz emek akışına bağlı. Bugün nüfusumuzun sadece üçte biri çalışıyor, her dört çalışandan biri güvencesizi. Kayıtlı çalışanların yarısı asgari ücret alıyor ve bu ücret iki ay sonra yine açlık sınırının altına düşecek.  Biz bu düzeni değiştireceğiz, insanın onuruna yakışır, bu toprakların onuruna yaraşır bir çalışma hayatı sağlayacağız. Ne mi yapacağız?

“ARTIK ÜLKEMİZDE KAÇAK YABANCI İŞÇİ ÇALIŞAMAYACAK”

Artık ülkemizde kaçak yabancı işçi çalışamayacak. Türkiye’yi yol geçen hanına dönüştüren vize rejimini yeniden düzenleyeceğiz. Çocuk işçi çalıştırılmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Çocuk emeği sömürüsüne dur diyeceğiz. Asgari ücret tespitine ilişkin ILO sözleşmesini onaylayacağız. İşsizlik Sigortası Fonu’nun amaç dışı kullanılmasının önüne geçeceğiz. Ev işçileri için, onlara yakışır iş sözleşmesi ile ILO sözleşmesini onaylayacağız.

“SOSYAL KONUTLARDA DAR GELİRLİ AİLELER PEŞİN PARA VERMEDEN KİRA ÖDER GİBİ KONUT SAHİBİ OLACAK”

Bu gaddar düzen, aş ve iş krizinin yanına barınma krizini de ekliyor. Sayın Erdoğan’ın beton sevdasına rağmen vatandaş ne ev alabiliyor ne de kirasını ödeyebiliyor. Biz ülkemizin konut sorununu da çözeceğiz. TOKİ asıl görevine geri dönüp, sadece sosyal konut üretecek. Bu sosyal konutlarda dar gelirli aileler, peşin para vermeden kira öder gibi konut sahibi olacak.

“ÖĞRENCİLERİMİZİ NE OLDUĞU BELİRSİZ VAKIFLARIN, DERNEKLERİN YURTLARINDA KALMAYA MECBUR BIRAKMAYACAĞIZ”

Üniversite öğrencilerimizin barınma sorununu çözeceğiz. Öğrenciler modern ve üniversitesine yakın devlet yurtlarında kalabilecek. Öğrencilerimizi ne olduğu belirsiz vakıfların, derneklerin yurtlarında kalmaya mecbur bırakmayacağız. Yabancıların gayrimenkul alarak vatandaş olmalarının önüne geçeceğiz. Endüstriyel inşaat tekniklerini geliştirerek konutları daha ucuza ve daha hızlı üreteceğiz.

“MİLLET İTTİFAKI’NIN CUMHURBAŞKANI DOKTORLARA ‘GİDERLERSE GİTSİNLER’ DEMEYECEK”

Pandemi bize devletlerin sağlık altyapısına daha fazla kaynak aktarması gerektiğini bir kez daha gösterdi ama sağlıkta işler maalesef istediğimiz gibi gitmiyor. Bugün bakıyoruz bütün sağlık göstergelerinde geriye doğru gidiyoruz. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı doktorlara ‘giderlerse gitsinler’ demeyecek. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı ‘Acaba ben bu sağlık çalışanlarını nasıl çabuk döndürebilirim’ diye dertlenecek. Artık insanlarımız randevu almak için randevu sisteminde saatler harcamayacak. ‘Yurda Dönüş Projesini’ başlatarak ülkemizin sağlık personeli ihtiyacını gidereceğiz.

“ARTIK BİR İLAÇ KRİZİ YAŞANMAYACAK, İLAÇ KRİZİNE SON VERECEĞİZ”

Hastanelerdeki yığılmaları, kademeli bir sevk zinciri altyapısıyla önleyeceğiz. Sağlık personeli sayısını ve çeşitliliğini artırarak, Aile Sağlık Merkezleri’nin hizmet kapasitesini güçlendireceğiz. Türkiye’de artık bir ilaç krizi yaşanmayacak, ilaç krizine son vereceğiz.

“ENGELLİ BİREYLERİN YAZILIM, KODLAMA, SİBER GÜVENLİK GİBİ ALANLARDA NİTELİKLİ İSTİHDAMINI ARTIRACAĞIZ”

Bu dünyada en büyük engel sevgisizliktir. Geri kalan bütün engeller aşılır, aşacağız. Engelli vatandaşlarımız şimdi size sesleniyorum; bu iktidarın size verdiği desteği bir lütuf gibi göstermesinin sizi nasıl incittiğinin farkındayız. Biz bu çarpık zihniyeti değiştirmekle başlayacağız. Engelli bireylerin yazılım, kodlama, siber güvenlik gibi alanlarda nitelikli istihdamını artıracağız. Destekli İstihdam Modeli ve ‘iş koçları’ uygulamasıyla engelli vatandaşlarımızın işyerine uyumunu sağlayacağız. Tüm şehirlerimizi engelli dostu şehirler olarak yeniden tasarlayacağız. Engelli aylıkları, bakım yardımları ve malzeme desteklerini yüksek enflasyonu da dikkate alarak güncelleyeceğiz.

“KENDİSİNE KARŞI ÇIKAN, İTİRAZ EDEN KADINLARA ‘SÜRTÜK’ DİYEN ŞAHIS, KADINLARIN ONURUNU AYAKLAR ALTINA ALDI”

Geçtiğimiz yıl Türkiye’de 334 kadın, kadın cinayetine kurban gitti. Aileyi koruyacağız diye ailenin üstünde tepinen iktidar, kadınları şiddet karşısında korumasız bıraktı. Kendisine karşı çıkan, itiraz eden kadınlara ‘sürtük’ diyen şahıs, kadınların onurunu ayaklar altına aldı. Biz kadını aşağılayan ve eve hapseden bu zihniyeti değiştireceğiz.

“BÜTÜN ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE GERİ DÖNECEĞİZ. BİLİYORUZ Kİ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR”

Kadınların haklı taleplerini değerlendirip çözecek güçlü bir kadın politikası altyapısına sahip ‘Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı’nı kuruyoruz. Bütün uluslararası sözleşmelere geri döneceğiz. Biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi yaşatır. Bütün karar alma mekanizmalarında cinsiyet eşitliğini gözeteceğiz. Eşit işe eşit ücret ilkesini hâkim kılacağız. Kadınların o cam tavan sendromunu kırıp geçeceğiz. Kadın istihdamını arttırmak için bakım ekonomisini geliştireceğiz.  Kadınların kendilerini daha güvende hissetmeleri için sokak aydınlatması, ulaşım mesafesi, sabit ve hareketli kamera sayısında iyileştirmelere gideceğiz.

“GENÇLER… SİZLERİN SÜFLİ HEVESLERİNİZİN OLMADIĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ, O ŞAHSIN SÜFLİ HEVESLERİ YÜZÜNDEN ÇEKİYORUZ”

Gençler… Sizlerin ‘süfli heveslerinizin’ olmadığını çok iyi biliyoruz, o şahsın süfli hevesleri yüzünden çekiyoruz. ‘Aç telefonunu göster’ terörüne maruz kaldığınızın, ‘sen hatırlamazsın’ diyerek sizlere yalan söylendiğinin farkındayız. Geleceğinizi, umutlarınızı, hayallerinizi çaldılar. Size seçeneksizliği demokrasi diye sundular. Bu yüzden sizlere büyük bir özür borçluyuz. Ancak hiç merak etmeyin, az kaldı. Biz sizinle birlikte çok seveceğiniz, yeniden hayal kuracağınız ve hayallerinizi gerçekleştireceğiniz bir ülke yaratacağız:

“KYK BORÇLARINIZI SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİNDE ÇALIŞARAK ÖDEMENİZE İMKÂN SAĞLAYACAĞIZ”

Türkiye’nin her bölgesinden genç katılımını destekleyerek Türkiye Gençlik Meclisi’ni kuracağız. Gençlik eğlenme özgürlüğüdür diyerek, sizlere kültür ve sanat faaliyetlerinden yararlanmanız için Kültür Kart vereceğiz. Oğlum Kerem, olur da kültür sanat faaliyetlerine katılmak istersen artık kartın cebinde. Gençlik denemek demek, bir kariyer inşa etmek, gerekirse ondan vazgeçip yenisini edinmektir diyerek Meslek Akademileri ve Kent Kariyer Merkezleri kuracağız. Hayata atıldığınızda borçlu olmayacaksınız. KYK borçlarınızı sosyal sorumluluk projelerinde çalışarak ödemenize imkân sağlayacağız.

“UYUŞTURUCU BARONLARININ, ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTLERİNİN ÜLKEMİZİ MESKEN TUTMALARININ ÖNÜNE GEÇECEĞİZ”

Gezdiğimiz bütün şehirlerde gördük ki uyuşturucu kullanımı Türkiye’nin en büyük belalarından bir tanesi. Uyuşturucu neredeyse her ilde, her mahallede, her köşe başında ve her yaş grubuna musallat olmuş durumda. Biz; Türkiye’yi bir narko-devlet olmaktan kurtaracağız. Uyuşturucu baronlarının, organize suç örgütlerinin ülkemizi mesken tutmalarının önüne geçeceğiz. Uyuşturucu satıcılarına ve üreticilerine yönelik cezaları iki katına çıkaracağız. Diğer ülkelerde bölge ofisleri kurarak uyuşturucu ile mücadelede uluslararası iş birliğine gideceğiz.

“İKTİDARIMIZDA ÇETELERLE BOY BOY FOTOĞRAF ÇEKTİREN BİR İÇİŞLERİ BAKANI OLMAYACAK”

Emekli olmuş güvenlik personelinin, mahalle muhtarlarımızın, tedavi edilen bağımlılarımızın uyuşturucuyla mücadeleye gönüllü katılımını sağlayacağız. Uyuşturucu ile mücadelede en önemli noktayı sona sakladım. İktidarımızda çetelerle boy boy fotoğraf çektiren bir İçişleri Bakanı olmayacak.

“BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE YAŞAYACAĞIMIZ BİR TÜRKİYE HASRETİMİZ VAR”

Konuşmama başlarken bir şarkıdan alıntı yapmıştım, konuşmamı bitirirken de bir şiirden esinleneceğim. Bizim bir hasretimiz var:

Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Çerkez’iyle, Zaza’sıyla, Laz’ıyla, Rum’uyla, Ermeni’siyle; Sünni’siyle, Alevi’siyle, Hristiyan’ıyla, Musevi’siyle; bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşayacağımız bir Türkiye hasretimiz var. Bu hasreti bitirmeye var mısınız? 14 Mayıs’tan sonra bu hasret bitiyor.”