Üniversitelere yüzde 31 yani 306 bin yabancı uyruklu öğrenci alınacak

istanbul üniversitesi

Türkiye’de, Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı (YÖS) ile üniversitelere yüzde 31 oranında yabancı uyruklu öğrenci alınacak olmasına tepkiler artıyor.

Sözcü’den Kemal Atlan’ın haberine göre; Türkiye’de birçok üniversitede YÖS ile üniversitelere yüzde 31 oranında yabancı öğrenci alınacak olmasına tepki yağıyor. 2021-2022 yılında YKS ile 988 bin 210 öğrenci alınırken yüzde 31 oranla 306 bin 354 yabancı uyruklu öğrenci alınacak olması başta öğrenciler olmak üzere eğitim camiası ve bir çok vatandaşı tedirgin ediyor.

KÜTAHYA YÜZDE 51,88 ORANLA LİSTE BAŞINDA

74 vakıf üniversitesi, 129 devlet üniversitesi ve 4 vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere 207 üniversitesi bulunan Türkiye kapılarını yabancı uyruklu öğrencilere açtı. Türkiye genelinde yüzde 31 oranla yabancı öğrenci öğrenim görecekken yüzde 51,88 oranla en fazla yabancı uyruklu öğrenci ağırlayacak illerin başında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi geliyor. Bartın Üniversitesi yüzde 48,01, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi yüzde 47,28, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi yüzde 47,27 ve Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi yüzde 46,20 oranla yabancı uyruklu öğrenci öğrenim görecek. Yabancı uyruklu öğrencilere verilen kontenjanın yüksek olması tepkiyle karşılandı.

BU DURUM ENDİŞE VERİCİ SONUÇLAR DOĞURACAKTIR

Eğitim Sen Kütahya Şube Başkanı Can Develi, “Son YKS sınavının ardından açıklanan üniversite kontenjanlarından yabancı öğrencilere ayrılan kontenjanların arttırıldığı ve bazı üniversitelerde bu yıl 1. sınıfa gidecek öğrencilerin yüzde 50’sinin yabancı öğrenci olacağı ülke genelinde de bu oranın yüzde 30’ları bulduğu duyumunu aldık. Bu bağlamda ilimiz Dumlupınar Üniversitesi yabancı kontenjanını yüzde 51,88 ile en çok arttıran üniversite olmuştur. Yani bu yıl 1. sınıfa başlayacak her iki öğrenciden biri yabancı öğrenci olacaktır. Elbette bu durum oldukça endişe verici sonuçlar doğuracaktır. Bu kontenjanların devam etmesi durumunda zaten var olan ülke genelinde gençlerimizin işsizlik sorunu ilerleyen yıllarda katlanarak artacaktır. İşsizliğe çareyi kamusal kaynaklardan ve kamu istihdamını arttırarak öncelikle gençlerimizin gelecek endişelerini yok etmeliyiz” dedi.

FIRSAT EŞİTSİZLİĞİNİN DERİNLEŞMESİ DEMEK

Zaten var olmayan fırsat eşitliğinin daha da derinleşeceği kaygısını taşıdığını ifade eden Develi, “YKS sınavının niteliği ortadayken herkesçe malum olduğu üzere YÖS sınavının kazanılması oldukça kolay ve sınav kriterleri belli değildir. YÖS sınavını kazanan tüm yabancı öğrenciler ülkemizin nispeten nitelikli üniversitelerine gidebilirken bizim öğrencilerimizin bu okullara girmesi oldukça zordur. Bu fırsat eşitsizliğinin derinleşmesi demektir. Aynı zamanda zaten dünyada ilk 500’e henüz üniversitelerimizden girebilen yok iken nispeten nitelikli üniveritelerimizin eğitim kalitesinin aşağıya çekilmesi söz konusu olacaktır. Üniversitelerimizin niteliğinin artırılması için demokratik, laik, eşit ve özgür bilim üretme ortamının yaratılması gerekir. Bunun için nitelikli ve liyakat sahibi gençlerimizin, öğretmenlerimizin önü açılmalıdır” şeklinde konuştu.

ÜNİVERSİTELERİN ÜCRETLİ DURUMA GELEBİLECEĞİ ENDİŞESİ YARATIYOR

Kamusal ve parasız eğitimden yana olduklarını ifade eden Deveci şöyle konuştu:

“Bize gelen duyumlara göre YÖS sınavını kazanan öğrenciler kamu üniversitelerinde üniversite ve bölümlere göre değişen ücretler ödeyerek okuyacaklardır. Bu durum bir tarafından bakıldığında tüm üniversitelerin zaman içerisinde ücretli duruma gelebileceği endişesi yaratmaktadır. Bizler kamusal ve parasız eğitimden yana tavrımızı göstermeliyiz. Kazanılan bir sınavın ardından ayrıca ücretlendirilmiş üniversitelerde eğitim-öğretim olması kabul edilemez.

İlimiz özelinde her iki öğrenciden birinin yabancı olması hem kampüs içerisinde hem şehirde olumsuzluklar ortaya çıkarabilir. İlimiz halkı ile öğrencilerin uyum sorunu yaşayacağı aşikardır. Bu da endişe vericidir. Yabancı öğrencilerin eğitim diline uyum sorunu eğitimin niteliğini düşürecektir. Son gelişme üniversite sınav barajının düşürülmesiydi. Buradaki işsizliği gizlemenin bir amaç olduğu ortada iken diğer bir amacı da yabancı öğrencileri üniversitelere alarak üniversiteleri ticarileştirmek midir? Kütahya Eğitim-Sen olarak mücadelemiz kamusal, nitelikli, demokratik, laik ve fırsat eşitliği olan bir eğitim sistemi yaratmak içindir.”

İZMİRLİ ÖĞRENCİLER DE TEPKİ GÖSTERDİ

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) öğrencileri de yeni eğitim dönemi için açılan 21 bin 260 kişilik kontenjanın 10 bin 165’inin rektörlük tarafından yabancı uyruklu öğrencilere ayrılmasına tepki gösterdi. Üniversite kampüsü girişinde toplanan öğrenciler, ‘Üniversiteler ticarethane değildir’ sloganı atarak, ‘Eğitim haktır, satılamaz’, ‘Üniversiteler ticarethane değildir’, ‘Ya DEÜ ya rant” yazılı dövizler taşıdı. 21 bin 260 kişilik kontenjanın 10 bin 165’inin yabancı öğrencilere 2 bin 800 TL ile 54 bin TL arasında değişen ücretlerle açılmasına tepki gösteren gençlere CHP İzmir Milletvekilleri Tacettin Bayır da destek verdi.

YABANCI KONTENJANI 41 KAT ARTTI

Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencilerinin gerçekleştirdiği basın açıklamasına katılan Milletvekili Bayır, 2019 yılından bu yana yabancı kontenjanının 41 kat artırıldığını söyledi. Bayır;

“Örneğin; Dokuz Eylül Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi için açtığı 500 kişilik kontenjanın 250’si yabancı öğrencilere ayrıldı. Yabancı öğrenciler üniversite sınavına girmeden Hukuk Fakültesinde okumak için yıllık 7 bin 300 Türk Lirası karşılığında okuyabilecek. Yani, parası olan yabancı öğrenci üniversite sınavına girmeden devlet üniversitesinde hukuk okuyor. 9 Eylül Üniversitesi rektörü, üniversite borcunu hukuk eğitimini satarak karşılayamaz. Bunu yapacağınıza; taraf olduğumuz Lizbon sözleşmesi ve Bologna sürecine rağmen denklik bekleyen yaklaşık 64 bin gencimiz var. Yurt dışında eğitim görüp yatay geçiş ile Türkiye Cumhuriyeti’nde, kendi ülkesinde eğitimine devam etmek isteyen öğrencileri üniversiteye kabul edin. Bunu yapın ki kuşkularımız oluşmasın. Bir taraftan denklik bekleyen öğrencilerimiz varken, yabancı uyruklu öğrenciler alınıyor” dedi.

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ KİMSENİN ARKA BAHÇESİ DEĞİLDİR

Öğrenciler adına açıklama yapan Deniz Özçelik, üniversitenin ticarethane haline getirilerek, rant sahası haline getirilmesini asla kabul etmediklerini belirterek şöyle konuştu:

“Kontenjan ayrılan yabancı öğrencilerin girdikleri sınavın, milyonlarca öğrenci arkadaşımızın girdiği YKS’ye kıyasla oldukça basit ve niteliksiz bir sınav olduğu açıkça gözlenmektedir. Sınavlar arasındaki bu uçurum, bariz şekilde eğitimde fırsat eşitliği ilkesine aykırıdır. Bu durum aynı zamanda sonraki yıllar için okulun eğitim kalitesinin düşmesi bakımından büyük tehlike arz etmektedir. Ayrıca mevcut fiziki yetersizlikler ayyuka çıkmışken okulun toplam kontenjanı on üç binden yirmi bir bine çıkmıştır. Halihazırdaki fazla öğrenci nüfusuna yetersiz gelen bu fiziki imkanlar abartılı yabancı kontenjan artışıyla birlikte; bitmeyen yemekhane sıraları daha da uzayacak, dolu olan amfiler daha da taşacak, ring kuyrukları ise artık hiç bitmeyecektir. Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri olarak; üniversitelerin ticarethanelere dönüştürülmesini ve rektörlük tarafından alınan bu kararla okulumuzun rant sahasına çevrilmesini kabul etmiyoruz.

Alınan bu kararla birlikte Dokuz Eylül Üniversitesi bilime, eğitime ve adalete daha da yabancılaşacaktır. Usulsüzlüğün usul haline geldiği üniversitemizde alınan bu kararla birlikte usulsüzlüklere yeni birinin daha eklendiği gözler önüne serilmektedir. Dokuz Eylül Üniversitesi kimsenin arka bahçesi değildir. Okulumuzun niteliksiz hale getirilmesine, emeklerimizin parayla satılmasına göz yummayacağız! Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri olarak yabancı öğrenci kontenjanına ilişkin alınan bu karardan büyük kaygı duymaktayız. Kontenjanların makul seviyelere çekilmesini, yabancı öğrenci sınavının adalet ve eşitliğe uygun olarak YKS ile benzer nitelikte olmasını ve rektörlüğün bu karardan ivedilikle dönmesini talep ediyoruz. Kamu üniversitesi kontenjanlarının belli bir ücret ile ranta açılmasını kabul etmiyoruz.”