Venedik Komisyonu, Türkiye’deki kanunu temel insan haklarını aykırı buldu

venedik-komisyonu

Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerdeki yasaların, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) uygun olup olmadığını denetlemekle görevli Venedik Komisyonu Türkiye’de terörle mücadele kapsamında hazırlanan 7262 sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesi Kanunu’nun insan hakları açısından kapsamlı sonuçlarının olduğu değerlendirmesinde bulundu. Uluslararası Af Örgütü’nün yayımladığı raporda, Türkiye’nin 2020’de kabul ettiği ‘kitle imha silahlarıyla’ ilgili yasanın sivil toplum kuruluşlarını ‘baskı altına aldığı’ uyarısı yapılmıştı.

Sivil toplum kuruluşları (STK) ise, kanunun adı ve gerekçesi kitle imha silahlarının yayılması ve terörün finansmanının engellenmesi olarak sunulsa da ilgili düzenlemenin daha çok 5253 Sayılı Dernekler Kanunu ve 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanunu’nda değişiklikleri öngördüğünü bildirmişti.

Komisyon’un yayımladığı görüşte, komisyonun hukuk uzmanları tarafından incelenen kanunun uluslararası gereklilikleri aştığı ve temel insan hakları özellikle dernek kurma özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün yanı sıra adil yargılanma hakkı açısından kapsamlı sonuçlara neden olduğu belirtildi.

Komisyonun Türkiye’nin terör açısından yüzyüze geldiği zorlu güvenlik durumunun farkında olduğu kaydedilen açıklamada, yine de Avrupa Konseyi’nin üye devletlerinin terörle mücadele için adım atarken uluslararası insan hakları gibi bütün uluslararası hukuki yükümlülüklerine uymaları gerektiğinin altı çizildi.

Venedik Komisyonu ayrıca bahse konu kanunun amaç ve etkinliklerinden bağımsız olarak Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kitlesel imha silahlarının yayılmasının önlenmesine ilişkin kararlarında belirtilen tavsiyelerin ötesine geçtiğini de kaydetti.

Komisyon tarafından vurgulanan kaygılar arasında yardım toplama konusunda ayrım gözetmeksizin getirilen yeni koşullar, sivil toplum kuruluşlarının risk değerlendirmesinde şeffaflığın olmaması ve bir derneğin yönetim kurulu üyesinin görevden alma ve yeni üyeleri atama konusundaki uygulamalara dikkat çekildi.

Komisyon yasanın acele bir tavırla sivil toplum ve paydaşlar tarafından yeterince tartışılmadan kabul edilmesini esefle karşıladıklarını ve bunu demokratik perspektif açısından sorun olarak tanımladıklarını da ifade etti.

Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin tepkisini çeken yasa neydi ?

27 Aralık 2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilerek Resmi Gazetede yayımlanan kanun dört gün sonra yürürlüğe girmişti. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin Hukuk İşleri ve İnsan Hakları Komitesi Şubat 2021’de kanunun uluslararası insan hakları standartlarına uygun olup olmadığı konusunda Venedik Komisyonu’nun görüşüne başvurmuştu.

Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun’da yer alan bazı maddeler sivil toplumu da ilgilendiriyor. Kanunun kabul edilmesiyle, Dernekler Kanunu’nun yedi, dernek faaliyetlerini ilgilendiren Yardım Toplama Kanunu’nun ise dört maddesi değiştirildi.

Uluslararası Af Örgütü’nün yayımladığı raporda, Türkiye’nin 2020 sonunda kabul ettiği ‘kitle imha silahlarıyla’ ilgili yasanın sivil toplum kuruluşlarını ‘baskı altına aldığı’ uyarısı yapıldı..

“Terörle mücadeleyi araçsallaştırmak: Türkiye, terörizmin finansmanı değerlendirmesini sivil toplumu hedef almak için kullanıyor” başlıklı rapora göre, anılan kanun, örgütlenme ve ifade özgürlüğü haklarının yanı sıra uluslararası toplumun kabul ettiği adil yargılanma güvencelerini de ihlal eden yeni uygulamalar getiriyor.

Sivil toplum kuruluşları (STK), kanunun adı ve gerekçesi kitle imha silahlarının yayılması ve terörün finansmanının engellenmesi olarak sunulsa da ilgili düzenlemenin daha çok 5253 Sayılı Dernekler Kanunu ve 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanunu’nda değişiklikleri öngördüğünü bildirmişti.

Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının dünyanın pek çok ülkesine kıyasla daha ağır bir denetim ve kontrol kurallarına tabi olduğunu vurgulayan STK’lar, kanunun gerekçesiyle bağlaşmayan ve temel hak ve hürriyetleri daha fazla kısıtlamayı doğuracak değişiklikler getirildiğini düşünüyor. Kanununun örgütlenme özgürlüğüyle ilgili temel evrensel ilkelerle uyuşmazlık içinde olduğu da vurgulanıyor.

Sivil toplum örgütleri, yasaya sert tepki göstermişti

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği tarafından yapılan açıklama şu görüşlere yer verilmişti: “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” 16 Aralık 2020 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulmuş, 18 ve 19 Aralık 2020 tarihlerinde esas komisyon olarak Adalet Komisyonunda görüşülerek kabul edilmiştir.

Her ne kadar teklif edilen kanunun adı ve gerekçesi kitle imha silahlarının yayılması ve terörün finansmanının engellenmesi olarak sunulsa da teklif ağırlıklı olarak 5253 Sayılı Dernekler Kanunu ve 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanunu’nda değişiklikler öngörmektedir. Kitle imha silahlarının yayılmasının engellemesi, kara para aklama suçlarının ortadan kaldırılması, terörün finansmanı ile mücadele etme, bugün bütün insanlığın önünde duran önemli görevler arasındadır. Bu suçların işlenmesinde, kamu kurumları ve özel sektör kuruluşları suiistimal edilebildiği gibi sivil toplum kuruluşlarının da suiistimal edilebileceği açıktır. Sivil toplum kuruluşlarının bu suiistimalin engellenmesine taraftar olacakları gibi, mücadele içinde aktif katkı sağlamaya da açıktırlar.”