Politik Psikoloji bir başka açıdan ise Siyaset Psikolojisi ülkemizde gerek akademik anlamda gerekse de pratik hayatta ihmal edilen bir alan ve bilgi kaynağı. Üstelik bunun toplum içindeki farklı dünya görüşleri arasında yapılan psikolojik arka plan çalışmalarına olabileceği katkısı göz önüne alınması halinde ise çok daha anlamlı bilgi kaynağı olabilmektedir. Zira birbirinden farklı dünya görüşüne sahip politik grupların benzer psikolojiler ile hareket edildiği görülecektir. Özelikle de lider odaklı siyasi iklimin egemen olduğu toplumlarda liderin psikolojik yapısı kendisini takip eden seçmen kitlesi tarafından da paylaşılmaktadır. Aşağıda farklı açılardan bazı siyasi söylemlerin psikolojik arka planlarına bakmaya çalışarak nasıl da benzer olduklarını ortaya koymaya çalıştık.
1- Ulusalcı /Kemalist camianın muhafazakar camia tarafından en eleştirilen söylemi “Olmasaydın olmazdık” söylemidir. Zira bu kendi varlığını yine bir faniye bağımlı hale getirme ifadesidir. Oysa bugün ak parti yöneticilerinin ve milletvekillerinin buna benzeyen söylemleri ön plana çıkmaya başladı. Mesela yakın bir zamanda bir iktidar partisi yetkilisi “Erdoğan olmazsa biz bir hiçiz” diyerek bunu ifade etmiştir. Bireyselliğin olmadığı toplum yapılarında çocuklar anne babalarına bağımlı iken, toplumda lidere bağımlı varlık ortaya koyamıyor. En hafif tabirle bu ontolojik tereddüt halinin yansımasıdır.
2- Yine Politik Psikoloji açısından ve bence çok önemli bir noktada özellikle hainlik söylemi etrafında dönen yeni parti oluşumlarının köşeye sıkıştırılması için yapılan sorunlu eylem planı. Zira buradaki söylemler de 1.madde ile aynı doğrultuda yapılıyor ve “Cumhurbaşkanı olmasaydı başbakan olabilir miydi, bakan olabilir miydi şeklinde cümleler. Yani birinin bir yere gelmesi” Emek ve gayret ” ile değil birisinin” İhsanı ” ile olabilmektedir. Zira topluma bu düşünce öylesine yerleşmiş ki” Adamını bulursan bu iş olur “olarak gündelik dile de girmiştir. Bunun ile” Emek ve gayret “toplumu olmaktan nasıl çıktığımız meselesi de bugün kalite açısından neden gerilerde olduğumuzun bir yansıması olarak ele alınabileceği düşüncesindeyim. Üstelik kadim bir değer olan” zahmet olmadan rahmet olmaz “ilkesinin nasıl da terk edildiğini ve toplum psikolojisi açısından değer değişimi ve toplumun geneli açısından ontolojik kimlik bunalımı yaşanmasına sebep olmaktadır.
3- Sayın Cumhurbaşkanı yıllar önce” Milli görüş gömleğini çıkardık “diyerek yeni bir döneme girildiğini ifade etmişti. Bu her ne kadar” bir ırmakta iki kez yıkanılmaz” aforizmasını hatırlatsa bile değişimin sınırları nereye kadardır sorusunu da sorduruyor. Dahası değişimin yönünün ve istikametinin nasıl olacağı gibi yine varoluşsal eylem tereddüdü diyebileceğimiz bir karmaşa halini yansıtmaktadır. Bu durumda eylemde ve söylemde aykırılık oluşmakta bir eylem tereddüdü oluşmaktadır.