Köşe Yazarı

Hükümetin bıçağı mı? Babanın sihirli kamerası mı? Yoksa Devlet’in çakısı mı?

Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçmişte yazmış olduğum makalelerimi okuyanların bugün neden bunların yaşanıyor olduğunu anlaması zor olmayacaktır.

Örneğin; “Arka Bahçeliden ön Bahçeliye dönüş başladı” gerekçeleriyle 20 Kasım 2018

“Durmak yok temizliğe devam” 15 Temmuz 2018

“Anneler günün kutlu olsun Kraliçem” (Kraliçe’nin huzuruna çıkıp anneler gününü kim kutlarsa o Cumhurbaşkanı olur) 24 Haziran 2018 seçimlerinden yani 12 Mayıs 2018 tarihinde kaleme aldığım makalem.

“Af” (Bahçelinin neden af istiyor olabileceği) 28 Mayıs 2018

“Hayaller ve Gerçekler” (Gün gelecek Sayın Bahçeli AKP’yi kontrol altında tutacak) başlıklı makalem. 4 Mayıs 2019



“Süleyman Soylu”nun pandemi döneminde aldığı sokağa çıkma yasağı kararı ve istifa etmesi. Gerekçeleriyle 14 Nisan 2020

“Süleyman Soylu görevden alınabilir” gerekçeleriyle. 8 Şubat 2021

Ve son yazdığım “Bermuda Şeytan Çok-geni” Mayıs 2021

Ve bugün;

Hükümetin bıçağına karşılık devletin çakısı…

Öncelikle adı geçenin yöneldiği hedefleri değerlendirecek olursak;

Mehmet Ağar ve Süleyman Soylu…

Yönelmediği hedefleri değerlendirecek olursak da;

Devlet Bahçeli ve Çakısı beşli çete (müteahhitler) olduğunu görebilirdik.

Yani buradaki asıl hedef; Hükümet politikaları ve iktidar kanadını oluşturan mevcut Millet İttifakı değil Cumhur İttifakı gibiydi.

Küçük bir ayrıntı; Acaba devletin çakısı sahne alınca, hükümetin bıçağını kınına mı sokulmuştu?

Ya da “Devletin Çakısı” işini görürken bıçak ayağa dolanmasın diye Balkanlar’a gönderilmiş olabilir miydi?

Sonrasında uygun bekleme ve transfer alanı olarak Fas’.
Bu arada Fas rüzgar alan bir yer olsada aynı zaman da dünyanın en korunaklı limanına sahiptir.

Sanki gezi olaylarında birileri daha Fas’ı tercih etmişti.

Ve sonrasında yaklaşan rüzgar mevsimi dolayisiyla daha sıcak ve daha güvenli bir mekan olan Dubai.

Akla takılan soru ise; Bütün bu güvenli seyrü seferin MİT’e görünmeden nasıl yapıldığı idi.

MİT, patronun onayı ve bilgisi dışında kameraları veya sinyal istasyonlarını sessizleştirebilir miydi?

O zaman geriye sorulması gereken tek bir soru kalıyordu!

O da, bütün bu işler birilerinin bilgisi veya en azından kontrolü altında seyrediyor olabileceği idi.

Peki bu birileri kimdi?

Keza damat nedeniyle Süleyman Soylu’ya duyulan sevgiyi ve özel ilgiyi söylemeye gerek yok diye düşünüyorum. Bildiğin çok seviliyordu.

Netice olarak birileri bizzat kurarak veya sonradan kontrol altına alarak Soylu ve Soylu’nun şahsında Mafyamatik bütün unsurlardan kurtulmuş olarak yeniden yola devam etmek istiyor gibiydi.

Veya;
ABD ve İngiltere unsurları Türkiye’nin gelecek yıllarına ilişkin çok özel bir talepte bunuyor olabilirdi.

Ancak,
Muktedir kişi bu taleplerin ifasına müesses nizamın bazı kadim unsurlarınca itirazlar olacağını bildiği veya muhataplarına bildirdiği düşünüldüğünde, muhatapların “onlardan kurtul da gel” yada biz bu talepleri yerine getirebilecek diğer istekliler ile işimize bakalım demiş iseler.

O zaman; Kertenkele yük olan kuyruğundan haliyle kurtulmak isteyecektir.

Bütün bu işler; birilerinin bazı partnerlerinden kurtulmaya yönelik bir operasyon veya fırsat olarak icra ettigi şeylerde olabilirdi.

Küçük bir ayrıntı; Peker; Ağar’ın Mübariz’in limanına çöktüğünden bahsederken o aynı Mübariz’in kim olduğunu, kaç adet gemiye sahip olduğunu ve bu güne kadar kira ödeme adıyla toplam kaç bin dolar para ödediğinden hiç bahsetmiyordu.