Recep İvedik 7 Antalya (Help) İmdat…!

Bir tarafta eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı diyen ama gerçekte 19 yıldır Cumhuriyetin kazanımı olan fabrikaları satıp AKP’nin kasasına nur yağdıranlar.

Diğer tarafta “THK’nın elinde yangın söndürme uçağı yok diyerek Şahan Gökbakar’ın videoları sonrası biranda havada görülen uçaklar.

Aaa bu arada 1925 yılında Atatürk tarafından kurulan THK’ya 16 Ekim 2019 yılında atanan AKP’li kayyumun ilk icraatı 8 ilde gayrimenkulü ve 2020 yılından THK’ya ait toplam 25 uçağı satmak olmuştu. Ve alt tarafı 100 kiloluk fark yüzünden kontakları kapatılan 11 yangın söndürme uçağı pilotu ve 15 teknisyenin neden işten çıkarıldığını ya da THK’nın elinde hali hazırda 1200 den fazla gayrimenkul olduğunu ve THK’ya atanan kayyumun nereye nur yağdıracağını söylemeye gerek yok diye düşünüyorum.

Gelelim Sayın Fahrettin Altun’un Türkiye’de yaşanan orman yangınlarının ardından sosyal medyada “Help Turkey” etiketiyle başlatılan global kampanya için “neymiş efendim “Sözde yardım kampanyası ideolojik saiklerle, devletimizi aciz göstermek, devlet-millet birlikteliğimizi zayıflatmak amacıyla başlatılmıştır. Türkiyemiz güçlüdür. Devletimiz dimdik ayaktadır” söylemine.

Yanılmıyorsam Sayın Altun sarayın büyülü atmosferinden olsa gerek yangının 3. günü uyanmış ve devletin yangın uçaklarını havalandırmak yerine yemiş atılan maymun misali yangından mağdur olan insanlara keyif çaylarının havada uçuştuğunu görememişti.

Bu arada “Help” imdat demekti. Ve bizi imdat diyecek duruma getiren AKP Hükümetinin çözümsüzlüğü idi. Kaldı ki yardım istemek acizlik olsaydı AKP’li Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu, 18 Nisan 2021 tarihinde yaptığı açıklamada pandemiden dolayı 116 ülkenin Türkiye’den yardım talebinde bulunduğunu ve bunların 44’üne yardım gönderildiğini söylemezdi.

Oysa ki asıl acizlik “Yeni Cami’de dilenip, Sultanahmet’te sadaka dağıtmaktır” yani kendi ülkesinin insanına Suriyelileri baktırıp sonra da kendi insanına yardım edemeyip 83 milyona iban vermektir.

Ve Sedat Peker’in dediği “maaşı namusu kadar olan gazetecileri” orman yangınlarında yalanın binini aynı anda söyleme ustalığına sahip TRT ve AA’nın cayır cayır yanan ormanları sönmüş gibi göstermesi omurgasızlığın ve satılmış gazetecilerin kim olduğunu anlatmaya yetmişti.

Hani köy yanarken birileri süslenir diye bir tabir vardı ya! İşte bu deyimi AKP’li bir belediye başkanının keşke benim evimde yansaydı diyerek tokinin yapacağı evleri ve AKP’yi övmesiyle görmüştük.

Hem neden 120 ay vadeli?

Bizler deprem ve doğal afetler için bu devlete para ödemiyor muyuz? O zaman yangın, sel ve deprem gibi afetlerde evini, barkını, hayvanını, tarlasını kaybeden insanlarımıza neden “120 ay vadeli “ev verip borçlandırıyorduk.

Elbette “Türk milleti cömertti” Sayın AKP’li Bakanlar. Lakin bizim dişimizden tırnağımızdan arttırarak verdiğimiz paraları siz saraylarda yaşayın, lüks arabalarla gezin ve özel jetler alın diye ödemiyorduk.

Ve gerçekten sıkılmıştık artık.

Çünkü; Cemaatle kol kola olan siz, darbeye karşı duran bizdik.

SMA’lı çocukların ailelerini dilenci durumuna düşüren siz, çocukların milyon tutan ilaçlarının parasını toplamak için seferber olan bizdik.

Kızılay’a deprem, sel ve doğa olaylarında maddi, manevi, yiyecek, kıyafet desteğini sağlayan biz ama verdiğimiz paraların hesabını sorunca terörist olan bizdik.

Porsiyonları küçültün tasarrufu yapın diyen siz ama saraylarda milyonluk kahvaltının parasını veren bizdik.

Yargının içini liyakatsiz hakim ve savcıları dolduran siz, o hukuk bilmeyen bazı liyakatsizlere sosyal platformlarda tepki gösterip Adaleti öğreten bizdik.

Ve bizler din temelli siyaset yapan partiden ne bekleriz biliyor musunuz? Doğruluk, dürüstlük ve vicdan.

Peki var mı?
Yok!

Olsaydı bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti mahşer yeri değil cennet olurdu.

Antalya’da şahit olduğum bir diğer şey camilerde “teşrik tekbiri” okutulması idi. Aynen 15 temmuz sonrası okunan selalar gibi. Yani her zaman olduğu gibi halk yine dinen sömürülmekteydi.

Peki; gerçekten bu ormanları terörist guruplar mı çıkarmıştı? Hadi diyelim ki çıkardılar. Ne geçecekti ellerine. Yanan ormanı imara açıp havuzlu villa mı yapacaklardı oraya? Yoksa Kanada olmadı Katar’a altın tepsiyle sunup para mı kazanacaklar?

Yangından hemen sonra Antalya’da bulunduğum için kimin canla başla yanan ormanları söndürdüğünü çok iyi biliyorum. Ve bir çok paylaşımımda bunun siyasi bir oyun olduğuna ve yakında erken seçim kararı alınabileceğine dair vurgu yapmıştım.

Umarım hem ormanları yakanlar konusundaki düşüncemde, hem de bunun bir siyasi oyun olduğu konusunda yanılan ben olurum.