Köşe Yazarı

Duduk Ustası Gasparyan da gitti

Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hepimiz gidiciyiz. Doğanın kanunu böyle; madem geldik, gideceğiz de. Yalnızca gidişimizin tarihi belirsiz. Her bir giden için acı duyan, hüzünlenenler olur. Fakat öyle kayıplar vardır ki, geride bıraktığı boşluk daha büyük, eksikliği daha bir hissedilenler vardır. Civan Gasparyan bunlardan biridir.

Erkan Oğur ile Civan Gasparyan’ın “Fuad” adlı albümü Kalan Müzik tarafından 2001 yılında yayınlandı. Bu albümle tanıdım Gasparyan’ı ve dudukun o içli sesini.

Birçok değerli albümleri yayınlayan Kalan Müziğin sahibi ve bana göre müziğin arkeoloğu diyebileceğimiz Hasan Saltık’ı da kısa bir süre önce kaybettik.

Fuad adlı albümde yer alan Yemen türküsü, yes pucur yaris pucur (ben küçük yar küçük), siresi yarisdaran (sevdiğimi elimden aldılar) parçalarını çok daha fazla severek dinledim. Albüm Gasparyan’ın duduku ile Oğur’un kopuzunun yürek titreten etkileyiciliğinde çıkılan hüznün estetik bir yolculuğudur. Tıpkı Gasparyan’ın diğer eserleri gibi.

Müzik alanında uluslararası bir değere sahip olan Gasparyan, 93 yaşında öldü. Duduk ustasıydı.

Gasparyan bir röportajında duduk için şu bilgileri veriyor. “500-600 yıllık duduklara rastlayabilirsiniz Ermenistan’daki müzelerde. Azerilerin balabanı, sizin meyiniz hep aynı sınıftan kardeş çalgılar. Duduk başlangıçta kayısı ağacından yapılmıyordu belki ama, artık kayısıdan alınıyor en güzel sesler. Bas, tenor, alt ve soprano duduğumuz var bugün. Bunların gelişimi için çok çalıştım. Bugün her türlü konserde çalınabilecek bir enstrüman duduk.” (www.kimkimdir.gen.tr)



Duduk Ermeni halk müziğinin temel bir enstrümanıdır. Duduk gizemli, mistik ve özellikle trajik hikayelere uygun bir müzik aletidir. Duduk dert kervanının müziğidir. Bu kervanın yükünü tasavvur edenler dudukun sesini içselleştirebilir ve o yolculuğa çıkabilirler. Aksi halde duduk dinlemek zordur.

Duduk Ermeni trajedesinin yankılanmasıdır. Notalarında acılar, ağıtlar, hüzünler akar.

Duduku dünyaya tanıtan ustası Civan Gasparyan da bu trajedinin bir parçasıdır. 1928yılında Ermenistan’da doğan Gasparyan Muşlu bir ailenin çocuğudur.

Bu toprakların çocuğu Gasparyan neden Muş’ta değil de Ermenistan’da doğar? On binlerce örnekten biridir bu. Yalnız tarihe değil, bu coğrafyanın dert kervanlarına eşlik eden müziklere ve hikayelere de bakmak gerekir.
Ailesi Bitlisli Ermeni olan ABD’li romancı William Saroyan, Gasparyanı’ı dinledikten sonra “Bu bir müzik değil, duadır” der.

Geleneksel Ermeni müziğinin temsilcilerinden olan Gasparyan 6 yaşında duduk çalmaya başlar. Gasparyan aynı zamanda solisttir de. 1946’dan 1982’ye kadar Tatul Altunyan Halk Müziği ve Oyunları Topluluğunda solist olarak yer alır. Ermenistan’ın ünlü bir müzik topluluğu olan bu topluluğun koreografları, etkileyici ve estetiktir.

Gasparyan, Sting, Peter Gabriel, Hossein Alizadeh, Erkan Oğur, Michael Brook, Brian May, Lionel Richie, Derek Sherinian, Ludovico Einaudi, Luigi Cinque, Boris Grebenshchikov, Brian Eno, David Sylvian, Hans Zimmer gibi birçok sanatçıyla birlikte müzik yaptı.

20’den fazla albüm yapan Gasparyan aynı zamanda Ronin, Gladyatör gibi pek çok filmin müziklerinde de yer aldı.

Gasparyan’ın İranlı tar, setar ustası ve besteci Hossein Alizadeh ile “Sari Galin” (Dağlı gelin) parçasını dinlerken her iki ustanın aşkınlığını derinden hissediyorsunuz. İran demişken 2020 yılı ekim ayında yitirdiğimiz üstat Muhammed Rıza Şeceryan’ı bir kez daha analım.

Müzik insanları birbirine yaklaştıran en etkin sanat dalıdır. Çünkü orada doğrudan duygu vardır; aşk, ayrılık, hüzün, dert, özlem, sevinç, neşe… bunun içindir ki, değerli müzisyenlerin kaybı daha bir hüzün vericidir.

Gasparyan’ı yitirdik. Sevenlerinin başı sağ olsun.

Anısı önünde saygıyla.