Giriş : Bundan 6-7 yıl önce yine bir “yeni anayasa” tartışması gündemdeyken, Sevan Nişanyan, Ali Nesin, Edip Yüksel gibi isimlerle Facebook ve mail üzerinden yaptığımız yorumlaşma ve tartışmaları bir metinde toplamış, kitaplaştırmaya niyet etmiştim. “Ütopya” kelimesinin Türkçe karşılığı olarak uydurduğum “Yokistan” başlığını taşıyan kitap -neyse ki- hiç yayımlanmadı.
Aradan geçen süre zarfında, bu adamlar yarın devrilir de birileri gelir “ne yapalım şimdi?” sorar diye ana metni ve savunma tezlerini zaman zaman güncelledim. Birkaç hafta boyunca bölüm bölüm bu sayfada yayınlayacağım. İtiraz ve düşüncelerinizi kaangoktas@me.com adresine iletebilirsiniz.
Geçen haftadan devam:
Düşünce ve İfade Özgürlüğü
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan her kişi, yurttaş olsun olmasın, her türlü düşünce ve görüşünü açıkça ifade etmekte özgürdür. Hiç kimseye, düşünce ve kanaatinden ötürü cezai yaptırım uygulanamaz.
Kişiler düşüncelerini açıklamakta, bunları yaymaya ve destekçi toplamaya çalışmakta özgürdür. Bu düşünceler, toplumun her türlü norm, gelenek, kabul ve alışkanlıklarına aykırı ve şok edici de olabilir. Düşünce ve ifade özgürlüğü zaten “sıradan” fikirlerde değil, rahatsız edici ve uç fikirlerde vücut bulur.
Hakaret etmek de, düşünce ve ifade özgürlüğünün bir biçimidir. Kimse, her kim olursa olsun, tarihi ya da yaşamakta olan, hayali ya da gerçek, herhangi bir kişiye, kavrama, varlığa vs. hakaret ettiği gerekçesiyle cezalandırılamaz.
Ancak gerçek kişiler, kendilerine ya da kanunen temsilcisi oldukları üst soylarına hakaret edilerek “maddi zarara uğratıldıkları” gerekçesiyle tazminat talep edebilir.
Hakaret değil ama iftira suçtur. İftiradan kasıt ise, bir kişiye ya da gruba, somut olgu isnat etmektir.
Daha açık örnek vermek gerekirse; bir kişiye “pezevenk” diyerek küfür etmek suç konusu değildir ancak o kişinin yasadışı olarak fuhuş yaptırdığı iddiası, eğer somut olarak ispatlanamaz ise, iftira suçunun konusudur.
Tarihe mal olmuş kişi ve olayları tartışmak, bu konularda her ne kadar alışılmışın dışında, uç ve şoke edici olsalar dahi alternatif tarihi/sosyolojik tezler öne sürmek, bunları savunmak, yaymak ve destekçi toplamaya çalışmak hiç bir şekilde suç konusu edilemez.
Kişileri veya toplulukları, fikir ve düşünce beyanı yoluyla suç işlemeye teşvik etmek, eğer bu suç gerçekten işlendiyse, “azmettirme” kabul edilir. Ancak bu durumda bile bir beyanın “azmettirme” sayılabilmesi için, o suça ve duruma özgün olması gerekir.
Örnek vermek gerekirse; “İslam dininden dönen öldürülür.” şeklinde görüş açıklayan, hatta bunu savunan (böyle olması gerektiğini telkin eden) bir köşe yazısını okuduktan sonra, mürted yan komşusunu kesen bir kişi için, köşe yazarı “azmettirici” sayılamaz. Zira bu düşünce, genel bir olguyu kapsamaktadır. Ancak ben televizyonda, “Bakırköy’deki X kahvehanesine giden herkesin öldürülmesi gerektiğini” ilan edersem ve beni dinleyenlerden biri de bunu uygular, ifadesinde de durup dururken, hiçbir başka sebep (kişisel kin, intikam vs.) olmadan sadece benim telkinim üzerine bu suçu işlediğini söylerse, suçun azmettiricisi olurum. Bu yüzden, her vaka kendi içinde incelenmeli ve soruşturulmalıdır.