Ekolojik problemleri çözmenin tek yolu doğanın ilk kanunu olan “denge kanununu” anlamaktır.
İkinci anlamamız gereken şey ise yaratılıştaki cansız seviyenin, bitkisel seviyenin ve hayvan seviyesinin denge içinde içgüdüsel olarak mevcut olduğudur.
İnsan ise içgüdüsel olarak, egoist doğasıyla, tümüyle dengesizdir.
Bu iki gerçekleri anladığımızda yapmamız gereken tek şey, bu iki zıt koşulu mutabakata nasıl getireceğimizi ve dengeyi nasıl bulacağımızı öğrenmek olacaktır. Bu da inanın zor değil!
Öncelikle insan doğasını inceleyecek olursak insanın sürekli mutlu olmak ve haz almak, bir nevi doyum almak derdinde olduğunu görürüz. Toplumun farklı katmanlarında haz ve doyum farklı olsa da özümüz haz almak üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla haz alamazsak hayatı karanlık ve yaşamaya değmeyen bir yer olarak algılarız. Dünyayı, amaçsız ve anlamsız olarak görmeye başlarız. Bu yüzden arzularımızı tatmin etmeye çalışarak yaşar, ne pahasına olursa olsun mutluluktan mutluluğa koşar ve arzularımızı egoistçe tatmin ederiz.
Bu yüzden haz almak için dünyanın bize sunduğu her şeyi kendimizi tatmin etmek için kullanırız. Buna doğa da dahildir. Dolayısıyla doğadan her zaman ihtiyacımızdan daha fazlasını almaya yönelerek doğayı sürekli yok ederiz. Ediyoruz da… Daha fazla altın, daha fazla maden, daha fazla kereste, daha fazla ve çok daha fazla satış ve kazanç için… Hep daha fazlası için…
Bu şekilde ilerleyen insanoğlu da maalesef yüzde yüz bağımlı olduğunu anlamadığı dünyayı artan bir hız ve tempo ile yok etmeye devam etmiştir.
Doğanın ikinci kuralı ise: “Her eyleme denk, karşıt bir güç vardır.” kanunudur. Bu yüzden hayat gündüz gece, güzel çirkin, tatlı acı vb. şeklinde inşa edilmiştir. İnsanın yaptığı her dengesiz eyleme karşı da doğa tarafından bir denge eylemi meydana gelmektedir. Buna aynı zamanda doğal afetler de diyebilirsiniz. Doğal afetlerin giderek artması sizi şaşırtmasın! İnsanın egoizmi her nesilde arttığı için ve insan hem insanı, hem de doğayı sömürdüğü için doğa sürekli dengeyi muhafaza etmek amacıyla karşıt eylemler yapmak zorunda kalmıştır. Doğanın kanunlarını değiştiremezsiniz!
Şimdi ister buna doğa deyin, ister Yaradan ya da ne diyecekseniz deyin! Sonuç itibarıyla insan hiçbir zaman kontrol sahibi değildir! Olamayacaktır da… Her zaman son söz doğanın olacaktır.
İnsanoğlunun ekolojik felaketlerden kurtulabilmesi için öncelikle kendi kendisine zararı olan egoistçe haz alma sevdasını anlaması gerekir. Bu sevdanın bizi içten içe yediğini, hatta tüm bedensel ve ruh sağlığı hastalıklarımızın nedeni olduğunu anlamamız çok önemlidir. Çünkü doğamız bir şeyin kötü olduğunu anlarsa kendisini ondan uzak tutar. İşte hayatın da bize anlatmak istediği budur. Yani bize zarar veren şeyin egoistçe haz alma arzusu olduğunu anlamamız gerekiyor. Gerçek mutluluğun aslında bu şekilde var olmak olamayacağını anlamalıyız. Elbette anlayana…