Köşe Yazarı

Ekonomi Nedir?

Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ekonomi köşesindeki ilk yazımı ekonomi anlayışım ile açmanın mantıklı olacağını düşündüm. Zira tüm ekonomiyi ve ekonominin geleceğini akabinde bu yaklaşıma oturtursak geleceğin bize getireceklerini görmemiz çok kolay olacaktır.

Ekonomi nedir?

Öncelikle ekonomi bir çok ekonomistin oturttuğu matematiksel ekonomik modellerle alakalı değildir. Hatta hiç alakalı değildir.

Ekonomi, insanoğlunun nesilden nesile geçirdiği değişimlerin, yansıması olarak, aramızdaki ilişkinin ifade edilmesidir. Yani ekonomi aslında insan ile insan arasındaki ilişkidir. Bu kadar basit. Bu yüzden burada sadece basit bir şey işlemektedir, insanın arzularını tatmin etmesi için alması ve bunun karşılığında bir bedel ödemesidir. Ekonomi sadece bundan ibarettir.

İnsan dolayısıyla var olmak için gerekli arzularını tatmin etmek için çalışıyor (gıda, cinsellik ve aile) ve bunun ötesinde de sosyal arzuları olan para, itibar ve bilgi hazlarını tatmin etmek ister. Ekonomide sadece bu hazların tatmin edilmesi etrafında koşuşturduğumuz hayatın adı.

Ekonomistlerin ekonomiyi basit bir arz talep anlayışının üzerine taşıyamamaları ve ekonominin esasen sosyal bir bilim olduğunu idrak edememeleri ve de ekonomiyi bin bir dala ayırıp bütünsel anlayıştan ekonomi dalı anlayışına indirmeleri, ekonomideki problemleri asla çözemeyecekleri anlamına geliyor. Dolayısıyla bu tür ekonomistler olduğu sürece ekonomi sürekli kötüden kötüye gidecek.



Ekonomide iyileşme ve çözüm, ancak insan doğasının nesillerle uğradığı değişimlere göre toplumsal mutluluğu ve tüketim ve doğa dengesi arasındaki ilişkiyi oturtmaya bağlıdır. Elbette şimdiki ekonomistlerle buna çok uzağız ama hayat bizi buna doğru itecek.

Gelelim içinde bulunduğumuz duruma.

Kapitalizmin öngördüğü sürekli artan ve ivmesi olan bir ekonomi olması mümkün değildir. Dünya insanoğlunun açgözlülüğünü doyuramaz ama normal bir hayat yani ihtiyaçlarımız kadar tüketimi fazlasıyla herkese sunabilir.

Bu yüzden önümüzdeki nesilde göreceğimiz değişim kapitalizmin yıkılması olacak. Bu düzen toplumu ve dünyanın sürekliliğini sağlayamaz.

Ekonomistlerin anlamadıkları bir diğer husus ise doğanın denge kanunu. Yani eşeğin kulağına su kaçırırsan o zaman doğal afetler, savaşlar ve virüsler vs ile doğa tekrar kendisini dengeye getirir. İnsanın kendisini doğanın üzerinde sanması elbette bu pandemi ve diğer doğal afetler ve diğer virüslerle yıkılacak. Eğer ekonomistler doğa ile dengeli bir tüketim içerisine girilmesini gerekli kılan bir model oluşturmazlarsa, yine git gide kötüye gitmeye devam edeceğiz.

Dolayısıyla toplumsal var oluş ve değişim trendleri ile doğanın kanunları arasında bir ahenk olmadığı sürece giderek kötüye giden bir ekonomi yaşayacağız, tüm dünyada.

Şimdi bu ekonomi anlayışını bu kısa yazıda oturttuktan sonra. Bir sonraki yazımda da ekonomi ve gidişatı ile ilgili yazmaya ve yukarıdaki prensiplere bağlayarak çözüm de üretmeye çalışacağım. Biraz farklı bir ekonomi köşesi olacak ama herkes gibi yazacaksak Gerçek Gazete olamayız ki.