Köşe Yazarı

Derdiniz sıratı geçmek mi? Barajı geçmek mi?

Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dünya, Allah’ın yaratmış olduğu bin bir nimetle doludur. Her varlığa, her canlıya yetecek kadar rızık da vardır hayat da vardır. Kâinatın içerisinde yaratılanların en şereflisi olarak insan yaratılmış ve eşrefi mahluk makamına ulaştırılmıştır. Dileyen eşrefi mahluk olur? Dileyen ise yaratılanların en aşağısı olur? Hayatta en güzel şey huzurdur. Her şeye sahip olabilirsin örneğin mal mülk sahibi olabilirsin? Makam mevki sahibi olabilirsin? Fakat yaşadığın hayatında huzur yoksa bunların hiçbirinin önemi ve anlamı yoktur.

Yunus Emre ne güzel söylemiş;

“Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.”
Oyalanıyoruz! Oyalıyoruz! Oyalatıyoruz!
Evet oyalanıyoruz mal ile makam ile…
Sonu olmayan hırs ve iktidar savaşlarını sanki ölmeyecekmiş gibi devam ettirip oyalanıyoruz! İnsanların gönüllerine girme, onların dertlerine derman olma şansımız varken oyalıyoruz?
Derdimiz hizmet etmek mi? Hizmet ettirmek mi?

Büyüklerimiz derler ki: “Sırat; kıldan ince, kılıçtan keskin. O kadar ince ki zerreden kürreye her şey karşımıza çıkar. O kadar keskin ki; adaletinden hiç şüphe olmaz.”

Derdiniz sıratı geçmekse politika yapmayacaksınız? Zengine ayrı fakire ayrı işçiye ayrı memura ayrı davranmayacaksınız! Bütün vatandaşları din, dil, ırk ve mezhep ayırt etmeden kucaklayacaksınız! Sıratı geçmek gönülleri fethetmekten geçiyor. Eğer gönüllere giremezseniz yetimlere dokunmazsanız, gariplere, miskinlere umut olmazsanız ne sıratı geçersiniz ne de barajı?

Derdiniz Gönüllere girmekse önce ekşi yüzlerinizi tebessüm ile süsleyin ki insanlar size gelince çekinmesin! İsminiz önündeki mevkileri, makamları insanların önüne aşılmaz bir duvar olarak koymayın ki zengin, fakir herkes sizlere ulaşsın. Garip gureba yanınıza gelip derdini anlatmaya çalıştığında “vaktim yok” deyip savuşturup, makamınıza geldiğinde ise “toplantıdalar efendim” diye ulaşılmaz bir dağ olursanız ne sıratı ne de barajı geçebilirsiniz? Bir yetimin, garibin, yaşlının ve çocuğun gönlüne dokunursanız unutmayalım ki yüzyıllar geçse bile o yapmış olduğunuz anlatılır. İyi ve kötü ne yaparsan yap unutulmaz! Şu gerçeği hiçbir zaman unutmayalım, zaman herkese hak ettiği değeri verecektir. Derdi sırat olanlar hiçbir zaman eğilmeden dosdoğru bir çizgide hayat yaşayanlardır.



Dava adamı olmak lazım deve adamı değil!
Haktan, doğrudan ve dürüstlükten yana olmak lazım!
Güçten ve paradan yana olamamak lazım!

Dava adamları yıllar geçse de minnetle, rahmetle ve saygıyla anılıyor. Fakat deve adamları; güçten, paradan ve makamdan yana olanların isimleri bile hatırlanmıyor!..

Ne ekersen onu biçersin geri dönüp bir bak ne ekiyorsun? Çünkü makam mevkin elinden gidince ektiğini biçeceksin. Yazımı gönül insanı, sözleri bize yol gösteren Yunus Emre Hz ‘lerinin şiiri ile bitirmek istiyorum:

“Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil”