Köşe Yazarı

Bağlamanın İzinde

Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Pülümür’de ikinci gündeyiz..

İstanbul’la karışmış ilk günden sonra tam bir 24 saatimiz meridyenin aynı çizgisinde geçti.

Kahvaltı’nın ardından dün uzaktan kareye sığdırdığım ormanın içlerinde yolculukla güne merhaba dedik.

Sonbahar yapraklara fena değmiş bir tek yeşil neredeyse bırakmamış her yaprak altın bir sikke misali dallarda parıldıyor.

Bana Ege’nin öte yakasından Eleni Karaindroui’nin müziğini çağrıştıran hışırtı ormanında huzuru bir an olsun buldum. Sevgili Osman Can “Ah Eleni” diyerek ses verdi İstanbul’dan.



Salördek’de doğaya attık adımlarımızı. Tabii ki Salördek diye bir şey yok. Anadolu’nun kadim adlarından kalan neyse bugün onu duyuyoruz.

Araştırmacı Yazar Şükrü Aslan bize Salördek’in Salurik’den yani Ermeni dilinde Erik Bahçesi’nden geldiğini anlatıyor.

Bu topraklarda bir zamanlar her 10 insandan biri Ermeni idi. Bugün bırakın 10’da biri milyonda yüzbinde bir Ermeni kalmadı. Yine de Salurik’in Salördek olarak da olsa bugünlere bu güzellikte kalmasına şükrediyoruz.

Gezimizin fikir babası Ali Kılıç’ın amcası ile karşılaşıyoruz. Esprili bir kişi. Benim sakalımdan yola çıkıp yaşımı tayin etti ve Menderes dönemini anımsadığıma kanaat getirdi. Menderes içinse “asılmamalıydı” diye görüş beyan etti. Amca 1924 doğumlu. 100 demeye 3 senesi var. Allah ömrünü uzun etsin.

Menderes’ten ve ideolojisinden hazzetmeyen bir geleneğin ortasında bu konudaki net tavra şaşırmadım. Acılarla yoğrulmuş bir halktan daha iyi başkasının acısına ortak kim olur zaten?

Konuşmaya Maltepe Belediye Meclisi’nin Hatay’lı üyesi Besim Ünsaldı da dahil oldu. Amcamızın esprisine katkı verdi. Benim için “Atatürk’ü bile hatırlar” dedi. Besim kardeşimin esprisine gülerken, kendisiyle bu gezi vesilesi ile tanıştığıma da gayet mutlu oldum.
Maltepe’deki belediyeden yayılan pozitif enerjinin kaynaklarından biri olduğuna kuşku duymuyorum.

Chaplin’i Sabahattin Ali’yi Rosa Luxembourg’u Fayrouz’u özümsemiş bir aydından gelen enerji bu. Çan/Ezan/Hazzan’ın şehrinden gelen enerji.

Maltepe Belediyesinden Şeyma Üstün’ü de anmadan geçemem. Mükemmel organizasyonun arkasında onun dokunuşları var. Maltepe’den gelip eksiksiz ev sahibi rolünü yerine getirmesi için teşekkürü sonuna dek hak ediyor.

Günümüzü güzelleştiren tesadüflerden biri de Erzurumlu Erdal Erzincan oldu. Bağlama atölyesinde gencecik ellerin mızrapları konuşturmasına denk geldik. Bir kareye beraber girdik ozanla. Bağlama’nın kısacık da olsa ruhumuzu koşturması bize öyle iyi geldik ki.

Yine ah ettik ülkenin makus talihine. Akıl tutulması ile geçen bu günlerimize. Bağlama çalınan bir ülkede kötülük nasıl bu kadar egemen oldu şaştık.

Kulağımızda Erdal Ozanın ezgisi, öğle saatinde Zağge’ye vardık.

Bölgenin kaderini yansıtan hikayesi var Zağge Lokantanın. Sırtını dayadığı dağın suyu ile sadece yolculara değil bütün bölgeye oh dedirtiyor. Ama konumu nedeniyle uzun yıllar kapalı kalmış. Tunceli ile Nazimiye arasında korunaksız bir mesafede olduğu için kem gözler hep üzerinde olmuş. Ağlayan Kayalar’a yakın olması varlık sebebi kanımca. Pülümür vadisine hakim konumuyla ülke huzura erdiğinde Evrenin 4 bucağından insanı ağırlamaya aday.

Bu defa bizleri ağırlıyor…

Kadroda kimler yok ki? Birgün G.Yayın Yönetmeni – İbrahim Varlı, Sözcü’den Erdoğan Aktaş, Gazete Pencere Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Oğhan, T24’ten Murat Köksal, Bavul Dergisi’nden Ümit Bektaş, kadim dost Politikyol editörü Murat Aksoy. Sadece belirli bir kesim dahil değil. Milliyet’ten Çiğdem Yılmaz, Kanal D’den Ali Güven.

Ali Kılıç’ın Pülümür’e olan sevdası ile kurgulanan gezinin tek bir amacı var, işi kolay kılmak. Bu basit sözde mana derin. “İşi Kolay Kılalım” dediğinizde dert sandığınız her şey giderek önemsizleşecek. Buna kuşku duymak yersiz.

Akşam olduğunda Vadi Restaurant’ta günü bitiriyoruz. Türkülerle doluyoruz. “Deniz koydum adını” diyoruz. Ben Murat Aksoy dost ile yan yana söylüyorum. Ve “Turnam Gidersen Mardin’e” diyerek gözler bana dönüyor. Gözümde 2 damla yaş Mardin’de son anıma yani Anama dair. Yapacak bir şey yok. Bir ayrılık bir ölüm…

Pülümür’de 2.günümüze Ayrık Vadi’de veda ediyoruz. Yarın son günümüz. Yol hikayemiz yarın da sürecek. Yolda olmanın güzelliği zihnimize bir kez daha işlenecek.