Eğer söylenenler doğru çıkarsa insanlık dual hayata adım atacak.
Ben metaverse’i insanın ölümsüzlük arayışı olarak yorumladım.
Bir gün ölecek olmak insanoğlunun varoluşunun en büyük çelişkisi.
İnsan dışında hiçbir canlı bir gün öleceğinin bilgisine sahip değil.
Oysa insan ölümün soğuk nefesini bilinç kazanmaya başladığı zamanlardan itibaren hisseder.
Ölümsüzlüğe bedenen karşı koymak zor…
Kendini donduranlar birgün ölümsüzlük keşfedilince geri dönmenin hesabını yapıyor.
Vücut eskiyen bir makine gibi, vidaları gevşiyor, bağlantıları zayıflıyor ve artık insanı taşımaz oluyor.
Metaverse bu gidişi durdurmanın yolunu bulmuş…
İnsanın bedenine değil bedenin tek bir organına, hayata hükmeden beyne hitap ediyor.
Beynimizin içine sığan bu ikinci dünyada kurulan hayat bir süre sonra diğer organlara ihtiyacı ortadan kaldırabilir. İşte o zaman sadece beynimizi onun norönlardan oluşan ağını yaşatabilmek, var oluşu hiç olmadığı kadar uzun bir sürece taşıyabilir.
Beynimiz onu taşıyan bir vücut olmadan da benliğimizi devam ettirip sonsuz bir hayatın kapısını açarsa hiç şaşmayız.
Metaverse denilen bu evrenötesi dünyada doğanın kuralları değil, sadece insanın kurduğu dünyevi düzenin kuralları geçerli olacak.
Doğaya ihtiyaç duymadan dünyada var olmak…
Metaverse’in iddiası ve vaadi tam da bu.
İnsanın taşı yontarak başladığı serüvenin ulaştığı nihai netice, var olmak için tek ihtiyacının hayalgücünü, beynini ve imgesini kullanmak olabilir mi?
İlkel avcı-toplayıcı toplumdan, tarım toplumuna geçişle başlayan bu kolektif hayat, artık insanları birbirlerine dokunmadan birlikte var olabilecekleri bir dünyaya mı taşıyacak?
Metaverse’in varabileceği sonuç, insanlık için hayal edilemez görünüyor.
Bir bilgisayar oyununun dışına hiç çıkmaya ihtiyaç duymadığınızı düşünün.
Oyunun içinde gerçek hayatta yaşadığınız tüm deneyimler mevcutsa, neden gerçeğin zorluklarına geri dönmeniz gereksin?
Vücudunuza bağlanacak çeşitli kablolarla belki sadece uygun serumla beslenmenizi sağlar, boşaltım sisteminiz çalıştırılabilir. Bu sanal dünyada romantizmi belki de dünyadakinden çok daha derin duygularla yaşayabilirsiniz. Vücudunuzun tüm ihtiyaçları çok daha az kaynakla karşılanıyorsa metaverse, universin pabucunu dama atabilir.
Metaverse’in bu uç noktadaki tahayyülünü bir kenara bıraktığımızda, yani sadece eğlenceli bir kapitalizm oyuncağı olarak yorumladığınızda, Türkiye’nin bu evreni çoktan keşfettiğini söyleyebiliriz.
Türkiye’de televizyona bağımlı kılınmış bir kitlenin gerçeklikle bağını çoktan kopardığını biliyoruz.
Hiçbir zaman geçmeyecekleri köprüler, kullanmayacakları havaalanları, girmeyecekleri tünellerle övünen kitlenin metaverse gönüllü dahil olduğunu söyleyebiliriz.
Yoksulluğun sürdürülebilirliğini sadaka düzeni ile muhafaza eden bir iktidar insanları aslında çalışmadan var olabilecekleri bir yapının içine de soktu.
İnsanı “üreten hayvan”/HOMO FABER olma niteliğinden soyutladı.
Üretmeden sadece oy vererek iktidarı sonsuza dek sürdürmenin bir aracına dönüştürdü kitlesini…
Sadece temel ihtiyaçlara kifayet eden sosyal yardım sistemi ile kurulan düzen, televizyon üzerine kurulan tahakkümle varlığını sürdürdü. Türk tipi metaverse’i AKP önce keşfetti sonra geliştirdi.
Havuz medyası denilen yapı ile hem mevcut basın ortadan kaldırıldı hem de yeni ve gerçeklikle bağı kopmuş iktidar medyası yaratıldı.
Benzerleri Komünist veya Faşist diktatörlüklerde görülen yapılardı bunlar. Ancak teknoloji Pravda’dan ya da Goebbels’in propaganda söylevlerinden çok daha ileri gitti günümüzde.
Televizyon üzerinden yaratılan kurgu, farklı sözlerin dışlandığı görsel ve işitsel bir bombardıman olarak kıyas kabul etmez bir üstünlük sağladı.
Türkiye’de metaverse’in varlığını kanıtlayan en önemli örnek bugün yaşadığımız ekonomik sıkıntılara karşın iktidarın hala bu durumu savunabilecek gerekçeler uydurmasında saklı.
Benzin fiyatlarını euro üzerinden Türk lirasına çeviren A Haber’in, Almanya’dan benzin 20 lira haberleri ile yapmaya çalıştığı tam da bu aslında.
Almanya’nın Türkiye’yi kıskandığı, Erdoğan’ın dünyaya ayar verdiği, Avrupa’da insanların açlıktan öldüğü vs. Bütün bu söylemlerin hedefinde insanları kafesten kaçırmama telaşı var.
Beyne televizyonla hükmedip, karnı asgari bir sosyal yardım bütçesi ile doyurarak kurulan bu düzenin, Zuckerberg’in trilyonlar harcayarak kurmaya çalıştığı Metaverse’i çok daha ucuza hayata geçirdiğini söylemek abartı olmaz.
Kocaman bir gökdelene İletişim Başkanlığı kurup, halkın vergileri ile fonlanan TRT’yi hükümet borazanı yapmak, Diyanetle kurulan simbioz ilişki ile halkın en önemli ibadeti Cuma namazında iktidar propagandası yapmak…
Bütün bunlar Türk Tipi Metaverse’in sac ayakları…
Bu ucuz versiyon Metaverse’den sadece sıkılmadık fazlasıyla bunaldık.