Yemen’deki iç savaşta bölgesel destekçiler büyük rol oynuyor

yemen-analiz
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü’nün ekonomik ilişkiler komutan yardımcısı Rüstem Kasımi, nisan ayında Russia Today’e yaptığı bir açıklamada İran’ın Husilere askeri destek sağladığını ve Yemen’de İranlı askeri danışmanlar bulunduğunu söyledi

Yemen’de hükümete bağlı güçler ile Husiler arasında altı yılı aşkın süredir yaşanan iç savaş tüm yıkıcılığıyla devam ederken, mevcut denklemin değişmesi iki tarafın da bölgesel destekçilerine bağlı.

Suudi desteğinin kapsamına dair net bir kayıt bulunmamakla birlikte yardımların Kraliyet Divanı, istihbarat, büyükelçilik ve Kral Selman Yardım Merkezi üzerinden gerçekleştirildiği değerlendiriliyor.

İran, Husileri çeşitli düzeylerde kapsamlı bir şekilde desteklemeye devam ederken, Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap koalisyonundan gelen destek ise oldukça dağınık durumda. Suudi Arabistan, Husilerin Eylül 2014’te başkent Sana ve birçok bölgeyi ele geçirmesinin ardından Mart 2015’te Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi hükümetinin yeniden ülkede tek güç haline gelmesini sağlamak için Yemen’deki iç savaşa doğrudan müdahale etti.

İran ise Husileri kararlı bir şekilde desteklerken geçen süre içinde Suudi Arabistan’ı da başarısız bir aktör olarak göstermeyi başardı.

İran’ın, Yemen’e yönelik silah ambargosu nedeniyle Husileri desteklemek için kapsamlı kaçakçılık ve gizli finans ağlarına bel bağladığı ifade ediliyor.
Husiler, son 2 yılda savunmadan saldırıya geçti. Daha önceki yıllarda kaybettikleri stratejik noktalarda yeniden kontrolü ele geçiren Husiler, Yemen’in petrol ve doğal gaz kaynağı olan başkent Sana’nın doğusundaki Marib’i de kuşatarak şehir merkezini almaya yaklaştı.



İran’ın desteği

İran’daki diplomasi kanalları birçok defa “Tahran’ın Yemen savaşına doğrudan müdahale içinde olmadığını” öne süren açıklamalar yapsa da, İranlı askerler bu konuda daha açık ifadeler kullanmayı tercih etti. İran Devrim Muhafızları komutanlarından Tümgeneral Gulam Raşid, “Husilerin, Tahran için savaşacak İran sınırları dışındaki altı ordu içinde yer aldığını” söyledi.

Raşid, Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin -3 Ocak 2020’de ABD tarafından Bağdat Havalimanı’nda öldürülmeden önce- İran Ortak Askeri Komutanlığına “Yemen’deki Husiler dahil olmak üzere İran toprakları dışında altı ordu kurduğu” bilgisini verdiğini aktardı.

Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap koalisyonu Yemen’in limanlarını kontrol ediyor.

İran’ın, Yemen’e yönelik silah ambargosu nedeniyle Husileri desteklemek için kapsamlı kaçakçılık ve gizli finans ağlarına bel bağladığı ifade ediliyor.

İran’ın Husilere büyükelçi atayarak Hasan İrlu’nun Sana’ya gönderilişi, “Tahran’ın, Devrim Muhafızları Ordusu ve Lübnan Hizbullahı’ndan Yemen’de savaşmak için uzman kaçırdığı” yönündeki suçlamaları güçlendirdi.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ilk aylardan itibaren “kendisine bağlı grupların yanında yer alan ve kurduğu askeri oluşumları güçlü bir şekilde destekleyen tavrıyla” Yemen’deki bu savaş denkleminde “en zeki” taraf olarak gösterilebilir.
Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü’nün ekonomik ilişkiler komutan yardımcısı Rüstem Kasımi, nisan ayında Russia Today’e yaptığı bir açıklamada, İran’ın Husilere askeri destek sağladığını ve Yemen’de İranlı askeri danışmanlar bulunduğunu söyledi.

Kasımi, Husilerin tüm silahlara İran’ın yardımı sayesinde sahip olduğunu ve Devrim Muhafızları Ordusunun Husilere silah üretimi konusunda da destek verdiğini ifade etti.

Husilerin, İran desteğinin yanı sıra halktan aldıkları rüşvet, insani yardımların ve Merkez Bankası’ndaki 4 milyar doları aşkın paranın yağmalanmasıyla büyük miktarda finansal kaynak elde ettiği ifade ediliyor.

Yemen merkezli “El-Masdar Online” internet sitesinde yer alan bir araştırmaya göre, ülkede kaçakçılık deniz ve kara olmak üzere iki aşamada gerçekleşiyor.

Deniz kaçakçılığı ilk aşamada İran limanlarından başlayıp Umman Denizi ile İran arasında belirli bir noktada sona eriyor. İkinci aşama, Umman ve Yemen açıklarında sona eriyor ya da İran’dan Tayland’da, Tayland’dan da Yemen limanlarına ulaşıyor.

Yemen kıyılarından beş mil uzakta sona eren üçüncü aşamada ise paravan şirketler aracılığıyla Tayland’dan Somali ve Cibuti kıyılarına getirilen silahlar küçük teknelere boşaltılarak Yemen’e taşınıyor.

Kara aşamasında ise Umman üzerinden Yemen’in Mehra kentine aktarım sağlanıyor.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Uzmanlar Paneli’nin raporuna göre, İran’daki kişi veya kuruluşların, Husilere geleneksel yelkenli gemiler kullanarak büyük miktarda silah ve bileşen tedarik ettiğini ve Arap Denizi’nde Husilere birkaç tedarik rotası belgelediğini gösteren artan sayıda kanıt var.

Yemen’deki hükümet güçleri, Arap koalisyonu ve ABD donanması da son altı yılda insansız hava araçları ve füzeler dahil pek çok kaçak silah sevkiyatını engelledi.

Suudi Arabistan’ın desteği

Suudi Arabistan yönetimi, savaşın üç yılı boyunca Yemen Cumhurbaşkanlığı, hükümet ve hükümet yetkililerini Riyad’da ağırlamanın yanı sıra savaşa cömertçe destek verdi. Yemen hükümeti safındaki halk direnişi için özel silahlar dağıttı, kamplar kurdu. Hava, kara ve deniz muharebe operasyonlarına katılan Suudi Arabistan askeriyesi savaşın finansmanında da Yemen hükümetine bolca destek oldu.

Suudi desteğinin kapsamına dair net bir kayıt bulunmamakla birlikte yardımların Kraliyet Divanı, istihbarat, büyükelçilik ve Kral Selman Yardım Merkezi üzerinden gerçekleştirildiği değerlendiriliyor.

Suudi Arabistan, Yemen Cumhurbaşkanı Hadi’nin yanı sıra yardımcısına, hükümete, politikacılara, diplomatlara, orduya, parti liderlerine, aşiret liderlerine, aktivistlere ve dahi blog yazarlarına varıncaya kadar büyük finansal yardımlarda bulundu.

Aşiret liderleri, Riyad’ın en çok finanse ettiği kesim arasında yer alıyor. Suudi Arabistan, aşiret liderlerini savaş ağalarına dönüştürmek için söz konusu liderlere doğrudan hediyeler vermeyi de ihmal etmiyor.

Yüksek maliyet ve petrol gelirlerindeki düşüş nedeniyle Suudi Arabistan, 2017’den bu yana söz konusu finansal desteği azalttı ve yönetim harcamalarını savaşla ilgili maliyetleri karşılama noktasında sınırlandırdı.

Şu anda Suudi Arabistan,Yemen Cumhurbaşkanı Hadi’nin Riyad’da ikamet eden personelinin, Yemen’de Husilere karşı savaşan hükümete bağlı güçlerin masraflarını karşılıyor.

Son zamanlarda hükümet güçlerinin maaşlarının kesintiye uğradığı ve Suudi Arabistan’dan yapılan silah sevkiyatlarının azaldığı görülüyor.

Riyad yönetimi, müttefiklerine sağlanan desteğin miktarını açıklama konusunda “ketum” davranıyor ve sadece “yapılan insani yardımlardan” bahsediyor.

Kraliyet Divanı Danışmanı ve Kral Selman Yardım Merkezi’nin Genel Müdürü Abdullah el-Rebia’ya göre, Suudi Arabistan’ın Yemen’e sağladığı yardımların toplamı 17, 3 milyar doları aştı.

BAE’nin desteği

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ilk aylardan itibaren “kendisine bağlı grupların yanında yer alan ve kurduğu askeri oluşumları güçlü bir şekilde destekleyen tavrıyla” Yemen’deki bu savaş denkleminde “en zeki” taraf olarak gösterilebilir.

BAE, mali desteğini Suudi Arabistan’ın aksine tek kanaldan sürdürdü.

Abu Dabi yönetimi, başta Sokotra Adası ve limanlar olmak üzere Yemen’deki önemli stratejik noktaları ve ülkenin en büyük projesi olan Belhaf gaz tesisini kontrol ederek, savaşı kendisi için yatırıma çevirdi.

Geçici başkent Aden’i ve güney bölgeleri de BAE destekçisi güçler kontrol ediyor.

BAE, Güney Geçiş Konseyi (GGK) ve batı kıyısındaki ortak güçler aracılığıyla sahada etkili bir güç haline geldi.

Suudi Arabistan gibi BAE de Hadramevt ve Şebve’deki aşiret liderlerine “sadakatleri” karşılığı önemli mali yardımlar ve hediyeler gönderiyor.

Son zamanlarda, GGK, vergiler ve gümrüklerden hükümetle ortaklaşa şekilde gelir elde etse de GGK ve finansman kaynakları BAE tarafından kontrol ediliyor.

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir