AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul’daki karla mücadeleye ilişkin olarak, “İBB büyük bir yönetim zafiyeti ortaya çıkardı” dedi.
Çelik, “Her krizde yok olan bir tabloyla karşı karşıyayız. 15 Temmuz’da Genel Başkanları yok olur, kriz zamanında belediye başkanları yok olur. Sonra sürekli olarak başkalarını suçlamaya çalışırlar. İstanbul ve İstanbullu bunu hak etmiyor” dedi.
Çelik, “İBB Türkiye’nin en kıymetli kurumlarındandır. Bu kurumsal hafızanın partizanlık çerçevesinde zarar gördüğünü görüyoruz. Bir sürü insan AK Parti diye etiketlenerek namus sözü verilmesine rağmen işten atıldı. Ehil kadrolar gitti, şu andaki kadroların krize müdahale konusunda deneyimsiz olduğunu gördük. İnsan istiyor ki İstanbul’un iyiliği için geçmişlerdeki krizlerden ders çıkarılsın, güçlü müdahale edilsin. Elbette bir afeti bir günde bir saatte durduramazsınız. Ama insanlar şuna bakarlar, ciddi bir kriz yönetimi hazırlığınız var mı, vatandaşla bilgileri herkesi kapsayan bir üslupla, bütünsel bir yaklaşımla paylaşıyor musunuz paylaşmıyor musunuz. Her kriz zamanında İBB Başkanı, biz seçimleri kazandık onun siyasi rövanşını almaya çalışıyorlar diye. İstanbul’daki yönetim zaafının siyasi rövanş ile ne alakası var?” diye konuştu.
Çelik, “Normal zamanda da vatandaşa gitmesi gereken hizmet gitmiyor. Burası kimsenin siyasi özel mülkiyeti değil, siyasi tartışmaların merkezinde olması doğaldır. Bunlar olurken buranın kurumsal kapasitesi, kriz yönetimi nerede? 2017’de daha fazla kar yağmasına rağmen daha fazla tuz atılarak, kriz simülasyonu önceden çalışılarak, kriz başladığı andan itibaren müdahale edilerek bu işlere en az sıkıntı çıkaracak şekilde müdahale etmeye dönük bir kriz yönetme anlayışı söz konusuydu. Şimdi yönetimin kendisi kriz haline gelmiş” ifadesini kullandı.
“BİR KRİZ ZAMANINDA BÖYLE GÖRÜŞME YAPILMAZ”
Çelik, İmamoğlu’nun İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott ile bir restoranda yemek yemesine ilişkin olarak, “Belediye başkanı bu konularda, dünya diplomasisini belirleyen görüşmeler gibi sunuyor. Sayın büyükelçilerin çeşitli kurumlara ziyaretleri oluyor. Önemli bir kriz, toplantı oldu, karşınızdakiler de diplomatlar, herhangi bir toplantıyı iptal etseniz bunu anlayışla karşılarlar. Ama bu o kadar önemli bir mesele haline getiriliyor ki, bir krizin ortasında saatlerini ona ayırmasını o krizin yönetimi kadar önemli bir mesele gibi sunuyor. Bir kriz zamanında böyle bir görüşme yapılmaz. Karşı tarafa bildirdiğinizde de anlayışla karşılanacak bir durum olarak değerlendirilir. Normal bir zamanda restorana gitmekten bahsetmiyoruz. Krizin ortasında dakikalar önemliyken sizin kriz yönetimi konusundaki hassasiyetsizliğinizi gösteren bir tablodan bahsediyoruz” diye konuştu.
Çelik, “Restoranda harcamadığı zamanlarda baştan aşağı zaafla dolu, krizin yönetilmemesine ilişkin beceriksizlikle dolu” dedi.
Çelik, şöyle konuştu:
“Kendi takibini kendisi yapar. Herkesin gittiği, İstanbul’da bilinen kamuya açık bir restoran, orada başkaları da var. İddia ettiği gibi midir, başka türlü müdür… Burada mesele, İBB Başkanı krizle ilgili açıklama yapacak yerine, niye zaaf ortaya çıktı diye ortaya çıkacak yerine, zaaf var, krizi yönetemiyorsunuz, saniyelerinizi bile krize harcamak yerine saatlerinizi nasıl bir restorana harcıyorsunuz diye sorulduğunda meseleye değil, meselenin ortaya çıkmasına odaklanıyor.
Ben merak ediyorum, sorumlu bir yönetici, böyle bir kriz ortamında kendi sorumluluk alanı içinde, yönetmesi gereken bir kriz varken ve insanlar mağdurken nasıl başka bir yerde vakit geçirebiliyor?
Bu krize elinizdeki kapasitelerle 2017’de çok daha büyük bir krize müdahale etmiş bir belediye geleneği varken niye müdahale edemediniz?
(Fazıl Say’ın paylaşımı) Bir sanatçının, böyle bir kriz zamanında, vatandaşlarımız sıkıntı çekerken böyle bir üslup ile konuşmasını doğru bulmam. İnsanlar yolda kalmışlar… Sanatçılar yolda kaldılar 20 saat karda kaldık dediler. Bir sanatçının insani açıdan böyle bir kriz anında on binler mağdur olmuşken siyasi bir ironi yerine daha insani hassasiyetle davranması gerektiğini düşünürüm. Bu sıkıntı varken de bir ironi yapmaya çalışmış olsa bile, bu yetenekli bir ironi olmamış, bu krizin yönetilmesiyle ilgili ortaya çıkan tartışmalarla ilgili dalga geçmek doğru değil. Biz böyle söyleyince ‘hedef aldı’ deniyor. Burada da mağdur kalmış vatandaşlarımız hedef alınıyor. Sayın Bahçeli ile ilgili bu ifade çok çirkin bir ifade. Niye böyle bir ifade kullanır? Vatandaşlarımızın mağduriyetlerine niye niteliksiz bir ironiyle yaklaşır? Siyasi savunma adına niye içeriği ve niteliği doğru olmayan bir yaklaşım üretir? Biz sanatçılarımızı sanatlarıyla yüceltmek, anmak isteriz. Türk kültürünü temsil ettikleri için bununla gurur duyarız ama maalesef bunlar gurur duyacağımız ifadeler olmuyor. Bu kadar vatandaşın sıkıntı çektiği ortamda insani duyarlılıkla bağdaşmayan bir yaklaşım oluyor.”