Pandeminin getirdiği kaygı ve panik, ahlaki yaklaşımları da olumsuz etkiledi. AB üyesi ülkelerde yapılan bir araştırmaya katılan her 3 kişiden biri aşı ya da tedavi için kişisel bağlantılarını kullandığını, yüzde 6’lık kesim ise aynı nedenlerle rüşvet verdiğini itiraf etti.
Ekonomik sosyolojik ve psikolojik açıdan tüm dünyayı derinden etkileyen, yaklaşık 4 milyon hayatı sevdiklerinden koparan Covid-19 salgınının insanlığa verdiği hasar bununla sınırlı kalmadı. Pandeminin getirdiği kaygı ve panik, insanların ahlaki yaklaşımlarını da olumsuz etkiledi. Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin yaptığı araştırma, pandemi ile mücadelede yaşanan zorlukların sağlık hizmetlerinde yolsuzluğa zemin oluşturduğunu ortaya koydu. Söz konusu araştırmaya göre, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde neredeyse her üç kişiden biri tedavi ya da aşıya erişmek için kişisel bağlantılarını kullandı, katılımcıların yüzde 6’sı da bu hizmetlere ulaşmak için rüşvet verdiğini kabul etti.
SINIFTA KALDILAR
YOLSUZLUK barometresi şeklinde adlandırılan ankete 27 AB ülkesinden 40 binin üzerinde kişi katıldı. Çıkan sonuçlara göre 10 kişiden 3’ü (106 milyon kişi) kamusal hizmetlere ulaşmak için rüşvet verdi ya da kişisel ilişkilerini kullandı. AB vatandaşlarının yüzde 6’sı tedavi ya da aşı için rüşvete başvurdu, yüzde 29’u da bağlantılarından faydalandı. Rüşvet en çok Romanya’da (yüzde 22) ve Bulgaristan’da (yüzde 19) görüldü. Torpil yöntemine başvuranların oranı en yüksek ülkeler ise Çekya (yüzde 54) ve Portekiz (yüzde 46) oldu. Ayrıca ülkelerde siyasetçiler, salgın krizini demokrasiyi zayıflatmak için bir fırsat olarak gördü, bazıları da kendi çıkarları için kullandı. Katılımcıların önemli bölümü, Covid-19 ile mücadelede hükümetlerin şeffaf davranmadığı görüşünde.
Hükümetler kontrol ediliyor!
Çarpıcı sonuçlarıyla rapor, siyaset-iş dünyası bağlantılarına da dikkat çekti. Katılımcıların yarısından fazlası, kendilerini yöneten hükümetlerin bazı çıkar sahiplerinin kontrolünde olduğuna inanıyor. AB ülkelerinin yarısında katılımcılar, banka ve özel sektörde yolsuzluğun kamuya göre daha yaygın olduğu görüşünde. Yaklaşık üçte ikilik kesim ise sıradan insanların yolsuzlukla mücadelede bir fark ortaya koyabileceğini düşünüyor.
