“Doğu Karadeniz’de can kayıpları önlenebilir”

giresun sel
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Doğu Karadeniz’de yaşanan ve özellikle Rize ile Artvin’de etkili olan sel ve heyelanlar hakkında bilgi verdi. Rize ve Artvin’de yaşanan sel ile heyelanlar, 6 yurttaşın yaşamını yitirmesine ve birçok maddi hasar oluşmasına neden oldu. Konuyla ilgili çok sayıda soru geldiğini belirten Görür, dikkat çeken bilgiler verdi.

“KORUNMAK MÜMKÜN”
Heyelan oluşumunda bölgenin jeolojik, hidrojeolojik ve topografik özelliklerinin önemli olduğunu açıklayan Prof. Dr. Naci Görür, şu bilgileri aktardı:

“Şeyl dedğimiz killi ve siltli zeminler su içerikleri fazlaysa ve yüksek açılı şevler oluşturuyorsa heyelan oluşturabilirler. Aşırı yağış ve depremler heyelanları tetikleyen mekanizmalardır. Karadeniz Bölgemiz heyelan oluşumuna uygun koşullara sahiptir. Heyelanlardan korunmak mümkündür.”

“CAN VE MAL KAYBI ÖNLENEBİLİR”

“Bir bölgede jeolojik ve uzaktan algılama yöntemleriyle heyelan alanları önceden belirlenebilir. Dolayısıyla oralarda gerekli önlem ve zarar azaltıcı çalışmalar yapılabilir. Duruma göre buralarda, drenaj, ankraj, istinat duvarları, zemin ıslahı, ağaçlandırma ve sakınım çalışmaları yapılarak can ve mal kaybı önlenebilir.”

BİNLERCE YILLIK DRENAJ KURALLARINA UYULMALI



Sel felaketleri ile ilgili ise Naci Görür şöyle konuştu: “Sel felaketleri ile ilgili sorular geliyor. Arkadaşlar, her yerde sel olmaz. Her bölgenin kendine özgü doğal drenaj sistemi vardır. Bu sistem egemen olarak bölgenin jeolojik yapısı, topoğrafyası, bitki örtüsü ve yağış rejimi tarafından şekillendirilir. Drenaj sistemi milyonlarca sene içerisinde gelişir ve çalışır. Doğal drenaj sisteminde sel anormal koşullarda oluşur ve akarsu yatakları etrafında bulunan taşma ovaları içerisinde sönümlendirilir. Bu doğal sistem insan eliyle bozulur, dereler kapatılır, azaltılır veya barajlamak suretiyle devre dışı bırakılırsa, sistemdeki bitki örtüsü tahrip edilirse, vadi içlerine bina ve yol yapılırsa, taşkın ovaları yerleşim alanlarına dönüştürülürse, vb. o zaman sistemdeki sel bir afete dönüşür. Onun için sel bölgelerinde yapılacak olan her yapı ciddi bir mühendislik hizmeti almalı ve doğal dengeyi bozmamalıdır. Bizler binlerce yıllık drenaj sisteminin kurallarına uymalı, onu asla bilinçsizce değiştirmeye çalışmamalıyız. Çağdaş ve konforlu yaşam doğayla zıtlaşarak değil uyumla olur.”

Bu Yazıya Tepki Ver


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir