Erdoğan: ”İstanbul’u sahipsiz bırakmıyoruz”

Erdoğan
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Pendik-Sabiha Gökçen Metro Hattı Açılış Töreni’nde açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ”İstanbul’u sahipsiz bırakmıyoruz” dedi. Erdoğan, “Bizim derdimiz makam, mevki değildir. Açılışını yaptığımız metro hattını bu anlayışın yeni bir tezahürü, yeni bir ürünü olarak görüyorum. Bay Kemal, herhalde burayı da sahiplenmezsin” dedi.

thumbnail
İlgili Haber
İmamoğlu’ndan Erdoğan’a “sahiplenme” yanıtı: “Maliyeti İBB tarafından karşılanmaktadır. Yatırımların tek sahibi vatandaşlarımızdır”

Uzunluğu 7,4 kilometre olan 4 istasyonlu metro hattının Sabiha Gökçen Havalimanı’nı Pendik’e, Anadolu Adliyesi’ne ve Kadıköy’e bağladığını belirten Erdoğan, Sabiha Gökçen Havalimanı’na Pendik’ten 10 dakikada, Kartal’dan 12 dakikada, Kadıköy’den 50 dakikada ulaşmanın mümkün hale geldiğini söyledi. Erdoğan, gelecek birkaç ay içinde şu an devam eden yatırımlar da tamamlandığında bu hattı İstanbul Havalimanı’na kadar ulaştıracaklarını dile getirdi.

Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

 “CHP çöp, çukur, çamur demektir”

İstanbul sevdasını tarif etmeye kelimelerin kafi gelmeyeceğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

“Biz sevgimizi bu şehre ve insanlara yaptığımız hizmetlerle gösteriyoruz, lafla değil. Milletimizin teveccühüyle Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini üstlendiğimiz 1994 yılında teslim aldığımız İstanbul’u hatırlayın. Şehrin incisi Haliç’i kokan, caddeleri ve sokakları çukurdan geçilmeyen, suları akmayan, pislikten yüzüne bakılmayan, insanları patlayan çöp dağlarının altında ölen, nerede Ümraniye’de, 39 kardeşimiz o çöp dağlarının altında ne yazık ki öldü. Kim vardı İstanbul Belediyesinin başında, CHP vardı. CHP demek çöp demektir, CHP demek çukur demektir, CHP demek çamur demektir. Ve biz dert yükü, mutsuz bir İstanbul devraldık. Fatih’in emanetine asla yakışmayan bu kötü tablo karşısında ‘Bismillah’ deyip hemen hareket geçtik. Önümüze çıkarılan sayısız engele rağmen bu aziz şehir için çalıştık, koşturduk, ter döktük. Şartlar ne olursa olsun hiçbir zaman bahane arama, bahanelere sarılma kolaycılığına tevessül etmedik. Hatırlayın, Haliç’i temizledik değil mi? Fakat biz Haliç’i temizlediğimiz zaman Haliç’ten 9,5 kilometre mesafede Alibeyköy’ün arkalarındaki bir taş ocağını adeta o çamur için depo yaptık. Bütün o çamuru oraya yığdık ve orayı da daha sonra adeta millet bahçesine çevirdik. Ne kadar? 600 dönümlük orayı millet bahçesi yaptık.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sel oluyor, kar yağıyor, yangın çıkıyor veya başka bir kriz yaşanıyor bakanlarımızla, kurumlarımızla, anında olaya bizzat yerinde vaziyet ediyoruz. İstanbul’un belediye başkanı nerede? Bodrum’da. Ama Erdoğan’ın bakanları nerede? Vakaların olduğu yerde.” dedi.



İstanbul’da yaşayan her vatandaşın meselesinin kendi meseleleri olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Yeri geldiğinde eli İstanbul’da, gözü başka yerlerde olanların eksiğini de yine biz tamamlıyoruz. Sel oluyor, kar yağıyor, yangın çıkıyor veya başka bir kriz yaşanıyor bakanlarımızla, kurumlarımızla, anında olaya bizzat yerinde vaziyet ediyoruz. İstanbul’un belediye başkanı nerede? Bodrum’da. Ama Erdoğan’ın bakanları nerede? Vakaların olduğu yerde. Yeri geliyor Elazığ’da, yeri geliyor bakıyorsunuz Kastamonu’da, yeri geliyor bakıyorsunuz aynı şekilde Bartın’da. Niye? Bir yerde olay mı var, sel mi var, afet mi var? Tabii ki Erdoğan bütün arkadaşlarıyla buna ne yapacak, müdahale edecek.” diye konuştu.

 “Bana İstanbullu vatandaşım soruyor ‘Bu belediye başkanı ne iş yapar?’ “

Devlet yönetmenin, bakkal dükkanı yönetmeye benzemediğine dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hastane yapıyoruz, yolu eksik kalıyor. Ama benim önceki belediye başkanlarım, bir hastane yaptığım zaman gerek rahmetli Topbaş gerek Mevlüt Uysal hemen bizimle beraber yol yapımına girerlerdi. Şimdi mevcut belediye başkanı ‘Ben de bir köşesinden tutayım’, yok böyle bir derdi. Şu anda göreve geldiğinden beri her taraf çukur. Bir asfalt dök, şu yolları düzenli görelim. Yok. Arkadaş ben İstanbulluyum, burada doğdum, burada büyüdüm ve 4,5 sene de belediye başkanlığı yaptım. Nerede, neyin, nasıl olduğunu gayet iyi bilirim. Onun için de bana İstanbullu vatandaşım soruyor ‘Bu belediye başkanı ne iş yapar?'”

“Tek gayemiz bu ülkeye, bu şehre hizmet etmektir”

“Haziran geliyor. Haziranda bunların topuna gereken dersi, benim İstanbullum verecektir.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fakat görevi olmadığı halde ilgili bakanlığımız hemen bu sorunları çözüyor, milletimizi mağdur etmiyor. Her alanda İstanbul’u ve İstanbul halkını kolluyor, kendi haline terk etmiyor. Çaresiz, sahipsiz bırakmıyor. Çünkü bizim derdimiz siyaset, bizim derdimiz makam, mevki değildir. Bizim tek gayemiz bu ülkeye, bu şehre hizmet etmektir. Bugün açılışını yaptığımız metro hattını da bu anlayışın yeni bir tezahürü, yeni bir ürünü olarak görüyorum. Bay Kemal, herhalde burayı da sahiplenmezsin.” şeklinde konuştu.

“Yolu bu şehre düşmüş olup da hala özlemini çekmeyen kimseyi görmedim”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un sadece Türkiye’nin en büyük ve en güzel şehri, en büyük kültür ve sanat, ticaret merkezi değil, bu şehrin aynı zamanda bölgesinin lokomotifi, dünyanın en gözde merkezlerinden biri olduğunu, siyasetçisiyle, iş insanıyla, sanatçısıyla, sporcusuyla, turistiyle, dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanın gelip geçtiği, bir müddet yaşadığı, hatta yerleşip kaldığı bir şehirden bahsettiğini söyledi.

Böylesine yoğun insan trafiğinin yaşandığı bir yerde kimi küçük sıkıntıların ortaya çıkabildiğini vurgulayan Erdoğan, “Buna rağmen İstanbul’un merkezi konumunun bu şehre ve insanlarına sağladığı avantajlar, kazançlar, getiriler, yol açtığı yükün kat be kat üzerindedir. Ne diyor o güzel kelamıkibarda ‘Cihan-ara cihan içindedir arayı bilmezler / O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler’. Gerçekten de İstanbul’da yaşayıp, İstanbul’un sadece değerlerini değil, bölgesinde ve dünyada taşıdığı anlamı da bilmeyen çok kimse var.” dedi.

Yaşanan her küresel krizin Türkiye’nin ve onun vitrini olan İstanbul’un önemini bir kez daha artırdığına değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Salgın krizi yaşanıyor, dünya gözünü ve kalbini bu coğrafyaya çeviriyor. Ne diyor ‘Türkiye neredeyse, biz oradayız’ diyor. Savaş başlıyor, dünyanın istikameti yine buraya dönüyor. Küresel emtia ve özellikle de gıda krizi tehdidi baş gösteriyor yine çare burada aranıyor. Çünkü Türkiye ve İstanbul sadece kıtaları birleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda düğümleri çözüyor, atılacak adımları kolaylaştırıyor, ruhları yumuşatıyor, etrafına barış ve sevgi iklimi yayıyor. Dünyanın neresine gidersek gidelim, yolu bu şehre düşmüş olup da hala özlemini çekmeyen, tekrar kavuşmanın hayalini kurmayan kimseyi görmedim. Seviyorlar Türkiye’yi, seviyorlar İstanbul’u. Bunun için İstanbul’a sahip olduğu tüm renkleri, güzellikleri, değerleriyle hep beraber sahip çıkmaya var mıyız? Kimseyi herhangi bir sebeple ötekileştirmeden, horlamadan, dışlamadan bu şehirde yaşayan her bir insanı kucaklayacağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kapı kapı dolaşırken istikbali ve istiklali korumaya öncelik vereceklerini, inancımıza, kültürümüze, aile kurumuna yönelik saldırılara kesinlikle göz yummayacaklarını ifade etti.

Bu aileye kendilerinden daha iyi sahip çıkacak bir partinin olamayacağını anlatan Erdoğan, “Onun için de ailelerimize sahip çıkacağız. Ailelerimize laf söyletmeyeceğiz. Gençlerimize sahip çıkacağız, gençlerimizi mankurtların eline düşürmeyeceğiz. Güya özgürlüklerin beşiği Batı’da asla teşebbüs edemeyecekleri rezillikleri burada sergilemek isteyenlerin derdi hürriyet değil, sosyal yapımızı tahrip ederek geleceğimize darbe vurmaktır.” diye konuştu.

“Her kesimin temel hak ve özgürlüklerini kullanabilmeleri hususunda ne kadar hassasiyet gösteriyorsak milli ve manevi değerlerimizin korunması konusunda da aynı derecede dikkatli davranacağız.” ifadesini kullanan Erdoğan, bu iki yaklaşımın birbirinin zıttı değil, tamamlayıcısı olduğuna inandıklarını söyledi.

Erdoğan, İstanbul halkı ile birlikte şehri sadece güvenli, huzurlu, müreffeh değil aynı zamanda evlatlarımızın geleceğinin de teminatı olan bir yer haline getirmekte kararlı olduklarını anlatarak, şunları kaydetti:

“Türkiye’nin son 20 yılında ülkemize pek çok eser ve hizmet kazandırdık. Ülkemizin her köşesiyle birlikte İstanbul’da da her bir vatandaşımızın can ve mal güvenliğini sağlamış olmak, bu hizmetlerin başında geliyor. Bunu da terör örgütlerinin başını ezerek ve suç örgütlerini darmadağın ederek başardık. Hatırlayın 20 yıl önce ne diyorlardı; ‘Bir numaralı sorun terör.’ Öyle mi? Nerede terör, kaldı mı? Gabar’da, Cudi’de, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde, bütün buralarda terörü yerle yeksan ettik. Ama PKK’nın parlamentodaki temsilcileri hala bunu savunmanın gayreti içindeler. Son dönemde terör örgütlerinin bu huzur ve güven iklimini bozmak için yeniden harekete geçirildiklerini görüyoruz.”

“PKK’nın uzantısı terörde kadınları kullanıyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin’deki son saldırının bu sinsi senaryonun en alçak örneklerinden biri olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

“Kardeşlerim, işte bakın malum parti, PKK’nın uzantısı terörde kimleri kullanıyor? Kadınları kullanıyor. Düşünün Mersin’de, bu iki kadın kendilerine bomba bağlıyor ve bu şekilde polis evine saldırıyor. Doğrusu acımaktan başka elimizden ne gelir. Ben bu iki tane kadın teröriste bir yerde acıyorum. Neden? İşte diyorum ki; bu partinin kadın mensupları hadi bakalım, konuşun. Kandil’de bu kadınları yetiştirenler, terörist olarak yetiştirenler, benim ülkemin kadınlarına bunun hesabını verebilirler mi? Diyarbakır’daki malum partinin önünde aylardır, yıllardır duran Diyarbakır annelerine bunun hesabını verebilirler mi? İşte kardeşlerim onun için çok çalışacağız ama ben burada annelere, hanım kardeşlerime çok güveniyorum ve ben hanım kardeşlerime şunu söylüyorum, unutmayın kale içeriden fethedilir. Ne demek bu, yani kalenin içinde kimler var, anneler var ve bu işin faturasını anneler siz kesecekseniz. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anneler, babalar, gençlerimize sahip çıkacağız ve gençlerimizle birlikte bu sinsi planı bozacağız.” diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“PKK’nın Suriye’de Amerika’nın desteğiyle kontrol ettiği bir yerden bu eğitim yapıldı. Saldırganları terör örgütüne katılım konusunda himaye ve teşvik eden HDP’dir. Bu teröristleri kamuoyu önünde savunma, teröristleri aklama görevini de CHP üstlenmiştir. Bu oyunu görüyorsunuz değil mi? Kimlere bu alçak oyunda hangi rolün verildiğini görüyorsunuz değil mi? Terör örgütünün bu eyleminin tek bir amacı vardır; O da Türkiye’nin huzurunu, istikrarını, güvenliğini bozmaktır. Böylece milletimize yeniden o eski Türkiye’nin kanlı ve karanlık günlerini hatırlatmanın peşindeler. Şimdi bir soru sormak istiyorum; peki böyle bir durumdan kim kazançlı çıkacak? Bu oyunun 81 vilayetiyle Türkiye’ye kazandıracağı bir şey var mı? Bu oyunun 85 milyon vatandaşıyla milletimize kazandırmayacağı da açık. Bu oyunun bölgemizde zaten diken üstünde duran milyonlarca mazluma kazandırmayacağı da belli. Öyleyse bu oyunun tek bir kazananı olacaktır o da; Türkiye düşmanlarıdır, Türk milletinin düşmanlıdır. Dolayısıyla terör örgütleri üzerinden tezgahlanan, bu oyuna destek veren herkes safını Türkiye düşmanlarından yana belirlemiş demektir.”

Aklı başında hiçbir siyasetçinin, hiçbir gazetecinin, hiçbir sivil toplum temsilcisinin, hiçbir vatandaşımızın kendini böyle bir duruma düşürmeyeceğine inandığını dile getiren Erdoğan, “Maalesef bir türlü terör örgütünün güdümünden kurtulup sivil ve meşru siyaset yapmayı beceremeyen HDP, bu ihanette yine başrolü oynamaya taliptir. Bizim asıl üzüldüğümüz ise lafa geldiğinde cumhuriyetle yaşıt olduğunu, Atatürk’ün partisi olduğunu söyleyen CHP’nin, bölücü terör örgütünün kuklası ve oyuncağı durumuna düşürülmesidir. Buradan bir şey söylüyorum; benim için Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla 85 milyon biz yaradılanı severiz yaradandan ötürü anlayışıyla bu yolda yürüyoruz.”

“8 ay sonra sandıkları Allah’ın izniyle patlatıyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.” dedi.

Karşısındaki topluluğun coşkusundan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, “Sizlerle iftihar ediyorum. Durmayacağız. 8 ayımız var. Cumartesi günü bu kardeşinizi Meclis konuşmasında dinlediniz mi? Nasıl buldunuz? Öyleyse durmuyoruz, yola devam ediyoruz. 8 ay sonra da sandıkları Allah’ın izniyle patlatıyoruz.” şeklinde konuştu.

Kurdele kesim törenini izlemeye gelen vatandaşların coşkusuna işaret eden Erdoğan, “Maşallah, muhteşem bir katılım var. Elinize, ayağınıza, dilinize sağlık. Ne diyor şair; ‘Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan. Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan. Elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasın. Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.’ Maşallah.” ifadelerini kullandı.

 

Bu Yazıya Tepki Ver