HaberTürk yazarı Fatih Altaylı, iktidarın “dezenformasyonla mücadele” gerekçesiyle hazırladığı, muhalefetin ve basın meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak nitelendirdiği Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin yasa teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesini değerlendirdi.
Altaylı, yasanan geçen hafta geçmesi halinde “yasanın ilk kurbanının” İstanbul Valisi Ali Yerlikaya olacağını söylerken şöyle devam etti:
“Değerli Valimiz geçen hafta İstanbul’da bir evde meydana gelen bir patlamadan sonra hemen bir açıklama yaptı. Patlamanın doğalgaz kaynaklı olduğunu söyledi. Bunu kötü niyetten yapmadı elbette. Kendisine öyle söylenmişti muhtemelen. Vali bunu söyleyince, tüm iktidar yanlısı basın ve iktidar kontrolündeki sosyal medya organizasyonları bu bilgiyi yaymaya başladılar. İGDAŞ ‘Yahu o evde doğalgaz bağlantısı bile yok’ dedi ama iktidar gücünün yoğun gürültüsü altında herkes patlamanın doğalgazdan meydana geldiğine inandı. Al başına belayı. Yasa o gün yürürlükte olsa Vali Yerlikaya yanıltıcı bilgi paylaşmaktan, iktidar medyası ise yanıltıcı bilgiyi yaymaktan ötürü bi anda yasanın radarına girecek, yargılanacaktı.
Patlamanın evdeki bir kişinin bomba imalatı yapmasından kaynakladığı ortaya çıkacak, valimiz bir terör faaliyetini saklamaya yönelik olarak yanıltıcı bilgi vermekle suçlanacak, medya da bunun suç ortağı olacaktı. İş mi bu!”
“Bu yasa daha çok Sedat Peker ve benzeri sesleri susturmak, sokak röportajlarını engellemek, özellikle seçim atmosferinde Whatsapp, Telegram ve Signal gruplarını denetleyebilmek ve genel olarak herkesi korkutmak için kullanılacak” diyen Altaylı şunları kaydetti:
“Yargının içinde bulunduğu durum dolayısı ile yaydığınız bilginin yanlış olup olmaması değil, bu yanlışın kimin işine yaradığına göre kişiler veya gruplar suçlanacak. İhtiyaca göre yasa belki başta yumuşak ama sonrasında sertleşen bir tutumla uygulanacak. Çeşitli iletişim gruplarında şimdiden bir panik olduğunu, pek çoklarının geçmiş mesajları sildiğini duyuyorum. Zaten yasanın amacı da bu idi. Bu korkuyu, bu paniği yaratmak.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın