İlk kurşunu atan İzmir, 99 yıl önce bugün kurtarıldı

izmirin kurtuluşu
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki Türk Ordusu’nun, İzmir’i düşman işgalinden kurtararak Yunan işgaline son vermesinin üzerinden 99 yıl geçti. Gazeteci Hasan Tahsin’in Yunan ordusuna özgürlük mücadelesinin ilk kurşununu attığı kent İzmir, Gazi Mustafa Kemal’in “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” emriyle 9 Eylül 1922 sabahı kurtarıldı. Bu zafer 3 yıl 3 ay 24 gün süren Yunan işgaline son verdi ve Lozan Barış Antlaşması’na uzanan tam bağımsızlık yolunu açtı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin işgalden kurtuluşunun 99’uncu yıldönümünü birbirinden renkli etkinliklerle kutluyor. 350 metrelik dev bayrağın taşınacağı geleneksel Zafer Yürüyüşü ile başlayan etkinlikler gün boyu devam edecek. Türk Yıldızları ve Solo Türk’ün nefes kesen gösterileri ile heyecan ve coşku doruğa ulaşacak. Büyük gün, on binlerce İzmirlinin katılması beklenen Fener Alayı yürüyüşü ve 9 Eylül konseri ile son bulacak.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir’in bu anlamlı günü ilk günkü gurur ve heyecanla kutladığını, kazandığımız bağımsızlığı korumanın yolunun ise Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden ayrılmamaktan geçtiğini söyledi. Soyer, “Dağlarında çiçeklerin açtığı, altın renkli güneşin sırmalar saçtığı, tarihin en onurlu ve en haklı başkaldırışının zaferle buluştuğu güzel İzmir, bir kez daha kurtuluş gününü kutluyor. 99’uncu kez aynı gurur ve heyecanla” dedi.



İzmir’in kurtuluşu

Türk ordusu tarafından 26 Ağustos 1922’de başlatılan Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı’nın son safhası idi. Kesin sonuç beş gün içinde elde edildi; 30 Ağustos’ta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara bir bildiri yayımlayarak tarihî “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrini verdi ve 2 Eylül’de Uşak’a girildi. Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde kendisinin de haberdar olmadan Yunanistan Küçük Asya Ordusu’nun Başkomutanlığı’na getirilmiş General Nikolaos Trikupis tutsak edildi.

Türk birlikleri, İzmir’e doğru hızla ilerledi. Yunan birlikleri ve Rum siviller Anadolu’dan çekildiler. 9 Eylül 1922 sabahı Ahmet Zeki Bey komutasındaki 2. Süvari Fırkası, ardından Mürsel Paşa komutasındaki 1. Süvari Fırkası birlikleri İzmir şehrine girdi. Ardından 5. Süvari Kolordusu Komutanı Mirliva Fahrettin Paşa, komutasındaki birliklerle saat 10:00’da İzmir’e girdi.

İkinci Tümen’in öncülüğünü yapmakla görevlendirilen Dördüncü Alay Komutan Yardımcısı Yüzbaşı Şerafettin Bey’in komutasında yaya olarak en önde giden sekiz er, Bornova’dan Halkapınar’a ilerleyişi sırasında Punta’daki Tuzakoğlu fabrikasına yaklaştıkları sırada fabrika pencerelerinden ani bir ateşe uğramıştır. Bu olayda 4 asker hayatını kaybetti ve hemen orada defnedildiler. İzmir’in kurtuluşu sırasında can veren askerlerin isimleri şöyledir: Akşehirli Bekiroğlu Mehmet, Antalyalı Ömer oğlu Hakkı (Sarıarslan), Nevşehirli Ahmet oğlu Seyit Mehmet ve Nevşehirli Ahmet oğlu Ahmet.

Konak’a ulaşmayı başaran Şerafettin Bey, Hükümet Konağı önünde göğsüne isabet eden mermilerle yaralanmıştı ancak Konağa girip balkona Türk bayrağını dikebildi. Hükûmet Konağı’na bayrağın dikilmesinin hemen ardından Yüzbaşı Zeki komutasındaki süvari birliği Hükûmet Konağı’nın hemen sağında yere alan ve günümüze ulaşmayan Sarıkışla’ya, Üsteğmen Arif ve Takım Komutanı Celal Bey ile Yedeksubay Besim Efendi’nin de Kadifekale’ye bayrağı çekmesi ile İzmir’in işgalden kurtuluşu ilan edilmiş oldu.

Birinci Süvari Tümeni Komutanı Mürsel Paşa bir Fransız harp gemisi telsizi vasıtasıyla, İzmir’e girildiğini Ankara’ya bildirdi. Belkahve’den tarihi günü izleyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanında Fevzi ve İsmet Paşalar olduğu halde, 10 Eylül sabahı İzmir’e girdi ve Fahrettin Paşa ile buluşarak doğruca Hükûmet Konağı’na gitti. Konağın balkonundan, başarıyı millete mal eden kısa bir konuşma yaptı.

Mustafa Kemal Paşa’nın ordulara 1 Eylül’de verdiği tarihi emirle başlayan ve 18 Eylül 1922 tarihine kadar yapılan “Takip Harekâtı” ile bütün Batı Anadolu’daki Yunan askerleri, Türk sınırları dışına çıkarılmıştır. Takip Harekâtı’nın başarı ile sonuçlanması sayesinde İzmit bölgesinden İstanbul Boğazı’na, Balıkesir bölgesinden Çanakkale Boğazı’na kadar Türk ordusu için hayati önem taşıyan diğer stratejik hedefler de İtilaf Devletlerinin işgalinden, olaysız olarak ve barış yoluyla kurtarılmıştır. Türk ordusunun kazandığı bu zafer, Mudanya Ateşkes Antlaşması’na giden süreci başlatmış; Türkiye, Mudanya Ateşkes Antlaşması’ndan sonra 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması’nı imzalayarak bağımsızlığını kazanmıştır.

İlk kurşunu atan Hasan Tahsin

İzmir’e 15 Mayıs 1919’da çıkartma yapan ve seçkin askerlerden oluşan Yunan Efzon Alayı işgal askerine, Kordonboyu’ndan ilk kurşunu sıkarak Türk direnişini başlatan yazar ve gazeteci Hasan Tahsin, ölümünün 102. yılında anılıyor.

Hasan Tahsin, Yunan ordularının İzmir’i işgali başladığı sıralarda silahını çekip ateşleyerek en öndeki Yunan bayraktarını başından vurmuş ve Kurtuluş Savaşı’nın ilk kurşununu atmıştı. 31 yaşındaki Tahsin, ‘ilk kurşun’u attığı yerde şehit edildi.

1973 Yılında anısına İzmir Konak Meydanı’nda “İlk Kurşun Anıtı” dikildi.

Atatürk ile aynı okula gitti

Hasan Tahsin, ilköğretimine Selanik’te bulunan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün de eğitim aldığı Şemsi Efendi Okulu’nda başladı. Daha sonra Selanik Feyziye Mektebi’ni bitiren Hasan Tahsin, bu okulun ardından İttihat ve Terakki tarafından burslu olarak Paris Sorbonne Üniversitesi’nde siyasal bilimler öğrenimi gördü.

Tümgeneral Doktor Mazlum Boysan ile birlikte kalan Hasan Tahsin, öğrenim gördüğü esnada Trablusgarp’ı işgal eden İtalya’yı protesto etmek için, Mısırlı öğrenci lideri Şeyh Dayef ile birlikte mitingler düzenledi.

Paris’te İttihat ve Terakki Fırkası’nda ve Teşkilat-ı Mahsusa’da görev alan Hasan Tahsin, İstanbul’a döndükten sonra, Osmanlı Devleti aleyhine Balkanları karıştıran İngiliz istihbarat teşkilatı adına çalışan Buxton kardeşlerin bu faaliyetlerini önlemekle görevlendirildi.

10 YIL HAPİS CEZASI ALDI

Buxton kardeşlere Bükreş’te bir tünelde suikast düzenleyen Hasan Tahsin, 10 yıl hapis cezası aldı. Fakat 1916 yılında Almanya’nın Balkanlara girmesi nedeniyle Romanya’da serbest kadı ve İstanbul’a döndü.

Gerçek adı Osman Nevres idi. Tahsin, yurda döndükten sonra, verem tedavisi için İsviçre’ye gitmek zorunda kalınca, tanınmamak için pasaportuna Hasan Tahsin ismini yazdırdı ve daha sonra hep bu adı kullandı.

TÜRKİYE’DE KADIN HAKLARININ SAVUNUCULUĞUNU YAPAN İLK ERKEK

1918’de İzmir’e yerleşen ve ‘Hatıra’ isimli bir şirket kuran Hasan Tahsin, Osmanlı Sulh ve Selamet Cemiyeti’nin sözcülüğünü yapan Hukuk-u Beşer (İnsan Hakları) gazetesini yayımlamaya başladı. Gazetedeki yazılarında ise ‘Vatanperver Hasan Tahsin’ lakabını kullanan Tahsin, yazdığı yazılarla aynı zamanda Türkiye’de kadın haklarının savunuculuğunu yapan ilk erkekti.

HALKI DİRENMEYE ÇAĞIRDI

14 Mayıs’ı 15 Mayıs’a bağlayan gece binlerce İzmirli, eski Musevi mezarlığında (Maşatlık meydanı) toplanmıştı. Bu esnada İngiliz, Fransız, Amerikalı, İtalyan ve Yunan zırhlıları İzmir Körfezi’nde bulunuyordu. Kalabalığa hitap eden önemli bir isim, o zamanın Belediye Başkanı Hacı Hasan Paşa’ydı. Belediye Başkanının yanı sıra topluluğa hitap eden bir diğer önemli isim ise Hukuk-u Beşer gazetesinin başyazarı olan Hasan Tahsin’di. Halkı direnmeye çağırıyorlardı.

İLK KURŞUNU SIKTI

Yunan askerlerinin İzmir’de karaya basacakları gün, Hasan Tahsin, yanında bulunan revolver ile düşmana ilk ateşi açtı. Daha sonra ise yanında fazla yandaşı olmayan Tahsin, Yunan alayı tarafından açılan ateş ve ardından süngüleme sonucunda, 31 yaşında yaşama veda etti.

Hasan Tahsin’in işgal askerlerine sıktığı ilk kurşun, Türk Kurtuluş mücadelesinde diğer yerlere de sıçradı. Aydın ve Balıkesir’de işgale karşı direniş başladı. Hatta Çerkez Ethem, Yunan işgaline karşı efeleri toparladığı gün, Demirci Mehmet Efe ayağa kalkarak; “Bir genç düşmana ilk kurşunu sıkmış, bundan sonrası bize düşer!” demiştir.

 

 

Bu Yazıya Tepki Ver