Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden hocaları ve arkadaşları, Türk sinemasının ‘gülen ve güldüren yüzü’ Kemal Sunal’ı anlattı.
Yeşilçam’da her dönem en çok izlenen filmlerin unutulmaz karakteri Kemal Sunal, 21 yıl önce aramızdan ayrıldı. Sunal, tiyatroya devam ederken Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler Yüksekokulu’ndaki eğitimini, yoğun tiyatro turneleri sebebiyle yarım bıraktı. 1992’de ise öğrenci affıyla 2. sınıftan devam ederek 51 yaşındayken 1995’te mezun oldu. Ünlü sanatçı, fakültenin Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nde yaptığı yüksek lisansta ‘Televizyon ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü’ başlıklı bir tez de hazırladı. Lisans ve yüksek lisanstan hocaları ile bazı arkadaşları usta oyuncuyu anlattı.
Kopya çekerken yakaladı
Kemal Sunal’ın öğrenciliği döneminde araştırma görevlisi olan Prof. Dr. Necmi Emel Dilmen, gözetmen olarak girdiği bir sınavda Sunal’ı kopya çekerken gördüğünü aktarıp, “Yanına gidip utana sıkıla, ‘Notları kaldırsanız mı?’ dedim. O da, ‘yıllarca kopya çekmeme güldünüz, şimdi buna neden kızıyorsunuz?’ dedi. Karşılıklı gülüştük ama sonunda notları kaldırdı” diye konuştu.
‘Birdenbire sıradan oluyordu’
Sunal’ın yüksek lisans tez danışmanı Prof. Dr. Şükran Kuyucak Esen, usta oyuncunun Türkiye’nin en tanınmış oyuncusuyken, birdenbire sıradan ve dikkat çekmeyen bir öğrenci kılığına bürünebildiğini belirtti, Esen, “Koridorlarda ders notu alışverişi, sınavlarda heyecanlanışı, ödevlerini hazırlama telaşı tamamen diğer öğrenciler gibiydi” dedi.
‘İçine kapanık ve ciddiydi’
Üniversitedeki en yakın arkadaşı Engin Yıldırım, “Filmlerdekinin aksine Kemal Sunal içine kapanık bir insandı. Filmlerde canlandırdığı gibi çok iyi biriydi ama gerçek hayatta ciddiydi. Az ama öz konuşurdu. Ancak ailesi ve yakın dostlarının yanında türkü söyler, şakalar yapardı. Ayrıca örnek bir aile babasıydı” ifadelerini kullandı.
‘Asla insan ayırmazdı’
Lisans döneminde en yakın arkadaşlarından biri olan Ekrem Okutan, “Bay Kamber dizisi setinde ziyaret gittik. Kemal abiyle dizi setinde dahi ders çalışırdık. Dersleri takip eden iyi bir öğrenciydi. Ciddi ama espri kabiliyeti de çok yüksekti. Vefalı bir dosttu. İnsan ayrımı asla yapmazdı. Okulda herkesle diyalog kurardı” sözleriyle usta oyuncuyu anlattı.
‘İdeolojik saplantısı yoktu’
Hem lisans hem de yüksek lisanstan arkadaşı Dr. Ali Yeşildal, “Derslerine çalışıp gelirdi. Hoşsohbet bir adamdı. Sınavlardan önce diğer öğrencilerle kafede sohbet ederdi. Herkesin fikrine ve yaşam tarzına karşı anlayışlı, demokrat, hoşgörülüydü. İdeolojik bir saplantısını görmedim” şeklinde konuştu.