Silivri’de 30 Ağustos Zafer Bayramı coşkusu yaşandı

mailservice
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Silivri Belediyesi, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları kapsamında Zafer Yürüyüşü düzenledi. 19 Mayıs Meydanı’ndan başlayarak Silivri Sahili Festival Alanında son bulan yürüyüşün hemen ardından bayram coşkusu, ünlü Sanatçı Aşkın Nur Yengi konseriyle doruk noktaya ulaştı.

30 Ağustos Zafer Bayramı Silivri’de büyük bir coşkuyla kutlandı. Silivri Sahilinde bulunan Atatürk Anıtı’nda yapılan çelenk sunma töreni ile başlayan kutlamalar, Kaymakamlık makamında tebriklerin kabulü ve Oğuz Aral Sanat Galerisinde gerçekleştirilen Zafer Sergisi ile devam etti. Daha sonra Büyük Zafer’in 101. yıl dönümü nedeniyle Silivri Belediyesi tarafından Zafer Yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüşün hemen ardından bayram coşkusu, ünlü Sanatçı Aşkın Nur Yengi konseriyle doruk noktaya ulaştı. Ünlü Sanatçı, en sevilen şarkılarıyla festival alanını dolduran Silivrililere doyumsuz bir müzik ziyafeti yaşattı.

FENER ALAYI YOĞUN İLGİ GÖRDÜ

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 101. yıl dönümü kutlamaları kapsamında Silivri Belediyesi tarafından bir Zafer Yürüyüşü düzenlendi. Saat 20.30’da 19 Mayıs Meydanı’ndan başlayan yürüyüşe vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. İlçe protokolü ve Belediye Bandosunun eşlik ettiği yürüyüş sırasında Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, evlerinin camlarından ve balkonlarından alkışlarıyla eşlik eden vatandaşlara el sallayarak karşılık verdi. Yürüyüş, Silivri Sahili Festival Alanında son buldu.

BAYRAM COŞKUSU AŞKIN NUR YENGİ KONSERİYLE DORUĞA ÇIKTI

30 Ağustos Zafer Bayramı coşkusu, Fener Alayı’nın hemen ardından başlayan ünlü Sanatçı Aşkın Nur Yengi konseriyle devam etti. Aşkın Nur Yengi, en güzel şarkıları ve başarılı performansıyla festival alanını dolduran Silivrililere unutulmaz bir gece yaşattı.



YILMAZ: “BU DEVLETİN SAHİBİ NECİP TÜRK MİLLETİDİR”

Etkinlikte konuşan Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, “Bugün burada, sizlerle birlikte bir kez daha 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutlamanın onurunu gururunu ve mutluluğunu yaşarken, bizlere bu günleri gösteren Cenab-ı Allah’ a sonsuz şükürlerimi sunuyorum. Türk’ün zaferi ile sonuçlanan büyük mücadelenin Önderi, Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bütün silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi minnet, şükran ve rahmet dileklerimle anıyor ve o asil iradenin huzurunda saygı ile eğiliyorum. Ağustos ayı, milletimiz için zaferlerle dolu kutlu bir aydır. Anadolu’nun kapılarını açtığımız Malazgirt Zaferi bu aydadır. Anadolu Türk-İslam birliğini temin ettiğimiz Çaldıran Zaferi bu aydadır. Bütün dünyaya güvenlik ve barışı getiren Mercidabık Zaferi bu aydadır. Orta Avrupa’ya Türk mührünün vurulduğu Mohaç Meydan Muharebesi yine bu aydadır. Türk milleti ve devletin bekası için verilen milli mücadelenin büyük zaferi de yine bu aydadır. 26 Ağustos sabahı başlayan Büyük Taarruz, son vatanımızın ne pahasına olursa olsun teslim edilmeyeceğinin tescili ve Türk milletinin kendi yazgısına yalnızca kendisinin yön vereceğinin kesin beyanıdır. Esaretin reddi, boyunduruğun defi, köleliğin ve bağımlılığın tarihe gömülmesi, elbette 30 Ağustos faziletinin ve kahramanlığının destansı bir sonucu olmuştur. Milli mücadele her bakımdan, Türk milletinin yaşama kararlılığını ve bağımsızlık tercihini vicdanlarda bayraklaştırmış ve bu doğrultuda geri dönülmesi mümkün olmayan millet iradesi şan ve şerefle dünyaya ilan edilmiştir. Milletimizin rızası, bilgisi ve iradesi dışında dayatılan sömürgeci plan, proje ve senaryolar önce Dumlupınar’da yırtılmış ve ufalanmış, sonra da kalan artıklar İzmir’den denize dökülmüştür. İstiklalin meşalesi milletimizin azim ve inancıyla tutuşturulmuş ve Cumhuriyet’in müjdesi bu şekilde verilmiştir. Cumhuriyetin ilanı ile sonuçlanan bu muhteşem başarı; Türk milletinin kendi topraklarında asla yenilemeyeceğinin, bileğinin bükülemeyeceğinin ve varlığının yok edilemeyeceğinin ispatı olarak geleceği tayin etmiştir. Bu açıdan Kurtuluş Savaşımız, sebepleri sonuçları ile birlikte muhterem anıları yaşatılarak gelecek nesillere bütün safha ve boyutuyla aktarılması mecburi olan kahramanlık manifestosudur. Ancak bu yolla milli devlet, üniter yapı ve milli kimliğe yönelik tehditlere karşı, gelecek kuşakların teyakkuz halinde bulunması sağlanabilecek; dün, bugün ve yarın arasındaki rabıta güvenceye alınabilecektir. Birliğimize, dirliğimize, hayat haklarımıza ve vatanımıza göz koyan gafiller ‘30 Ağustos Zaferi’nden mutlak suretle ders ve ibret çıkarmalıdırlar. Bu itibarla, boş hayallere kapılıp ayrı toprak, yanlışa düşüp ayrı bayrak ve ihanete girip ayrı devlet peşinde olanlar geçmişin kudretinden lazım gelen mesajları mutlaka almalıdırlar. Yedi düvele eğilmeyen kutlu millet varlığının, etnik bölücü heveslere geçit vermesi ve bir avuç kendini bilmez bedbahtın şımarıklıklarına ortam açması olmayacak duaya âmin denilmesinden farksızdır. Bu ülkeyi, bu milleti bölmek adına atılacak her adım, yapılacak her eylem, içine girilen her kötü niyet, 30 Ağustos’un derin ve engin manasına çarpacak ve mahvolacaktır. Buradan, Silivri Sahilinden sesleniyorum. Büyük Zafer’in 101. yıl dönümünde herkes bilmelidir ki; Taksim edilecek vatanımız yoktur. Ayıracak, ayrıştıracak insanımız da yoktur. Yeni çizilecek sınırımız da yoktur. Parçalanacak devletimiz de yoktur. Bu millet kimsesiz değildir. Bu devlet sahipsiz değildir. Bu milletin, bu devletin kimi de sahibi de necip Türk milletidir. Bunu herkes böyle bilsin!” dedi.

“SİLİVRİ TEK YÜREK, SİLİVRİ TEK BİLEK”

“Büyük bedeller ödeyen ecdadımızın bize emanet ettiği bu vatana sahip çıkmak, hak ettiği değeri vermek boynumuzun borcudur.” diyerek sözlerine devam eden Başkan Yılmaz, “Yine, vatan, millet, bayrak ve ezan için bir an bile düşünmeden, gözlerini dahi kırpmadan canlarını feda eden şehitlerimizi, onların aziz hatıralarını ve Cumhuriyetimizin kazanımlarını daima ön planda tutmak en temel vazifemiz olmalıdır. Yaptığımız ve yapacağımız hizmetlerde, milli ve manevi değerlerimizi koruduğumuz gibi, geleceğimizin teminatı çocuklarımızın daha müreffeh bir şekilde yaşam sürmeleri için üstün çaba ve fedakârlıktan kaçınmıyoruz. Eserlerimizin vaatlerimizin çok ötesine geçtiği 4,5 yılda, çok sayıda hizmeti ve eserleri sizlerle buluşturmanın haklı onurunu ve gururunu yaşıyoruz. 7’den 70’e sosyal yardım desteklerimizle, spor merkezlerimizle, sağlık merkezlerimizle, park ve yeşil alanlarımızla, eğitim ve öğretim alanlarında hayata geçirdiklerimizle, kamu hizmet binalarımızla, ilçemizin kendine has gelenek ve göreneklerini yaşatmamızla bahtiyar olurken, yakında açılışlarını gerçekleştireceğimiz yeni eserleri sizlerin istifadesine sunacak olmanın da heyecanını taşıyoruz. Şunu en kalbi duygularımla ifade etmem gerekir ki, çok zor günler ve çok zor şartlar altında size hizmet etmeye çalıştık. Ancak beşikten mezara, 7’den 70’e hiçbir ayrım yapmaksızın, ‘Hizmetlerimiz kimseler için değil herkes içindir’ şiarıyla ihtiyaç olunan, eksik olan ne varsa tamamlamaya çalışarak, vaatlerimizin tamamından çok daha fazlasını hayata geçirdik. Bunun mutluluğunu yaşarken, büyük Silivri ailesine, yani sizlere mahcubiyet duymamanın da bahtiyarlığı içerisindeyim. Silivri’miz artık unutulan, ihmal edilen, görmezden gelinen değil, hizmet ve eserlerle geleceğe umutla bakan bir şehir olmuştur. Silivri’miz artık farklı tanımlamalarla, ön yargılarla değil; tarihi, doğası ve kültürüyle anılan marka bir kent olmuştur. Yeni eser ve hizmetlerle buluşmaya, eksikleri gidermeye devam ederken, şimdi büyük hedefler koymanın vaktidir. Ben bir kardeşiniz olarak, sizlerle bu şehir için o büyük hedeflere, o büyük hayallere doğru koşarken, el ele olacağımıza tüm kalbimle inanıyorum. Şimdi sevgili dostlar, sevgili gençler; bu bağlamda sizlere sormak ve cevabınızı almak istiyorum. Bu kadim şehri, Silivri’mizi daha ileriye beraberce taşımaya var mısınız?  Bu güzel kenti nice yeni hizmetlerle taçlandırmaya var mısınız? Marka Kent, Mutlu Silivri hedefine ortak olmaya var mısınız? Yeni zaferlere doğru hep beraber koşmaya hazır mısınız? Öyleyse Silivri hazır! Buradan anlıyorum ki Silivri tek bilek, Silivri tek yürek. Gür bir sesle verilen ‘Hazırız’ cevaplarından bana düşen görev; bu şehrin anne babaları, yaş almışları, öğrencileri, sporcuları, özel bireyleri, ihtiyaç sahipleri için ve bu şehrin verimli toprakları, çiftçileri, köylüleri, hayvancıları için, yine bu şehrin esnafı, sanatkârı, işçisi, memuru için, kısacası bu şehrin güzel insanları için bıkmadan, usanmadan, ilk günkü heyecan ve aşkla çalışmak olacaktır. Değerli Hemşehrilerim, ülke ve millet olarak Cumhuriyetimizin 100. yılını idrak etmeye hazırlanırken hedefimiz Cumhuriyetimizin 2. yüzyılını Türk ve Türkiye yüzyılı yapmak olmalıdır. Türk ve Türkiye Yüzyılı ülküsü ışığında sözlerimi Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ ün sözleriyle bitirmek istiyorum. Zafer ‘Zafer Benimdir’ diyebilenindir. Başarı ise başaracağım diye başlayarak, Başardım diyenindir.” ifadelerini kullandı.

TOĞAN: “BU AY TÜRK’ÜN ZAFER AYIDIR”

Programda konuşan Silivri Kaymakamı Tolga Toğan, “Bu ay Türk’ün zafer ayıdır. Malazgirt’ten Büyük Taarruz Meydan Muharebesi’ne kadar bu vatanın aziz şehitlerimizin kanlarıyla, canlarıyla kurtarılması ve ebedi Türk Yurdu kılınması, bu aylarda kazanılan zaferlerle mümkün oldu. Bunlardan bence en büyüğü, Türk’ün Anadolu’ya mührünü vurduğu en büyük zafer olan Büyük Taarruz’dur. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra ordularımız derdest edilmiş, donanmamız ağır darbe almıştı. Devletimiz askerlerine maaş ödeyemiyordu. ‘Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’ diye tabir ettiğimiz emperyalist güçlerin saldırısına maruz kalmış bir toplum vardı. Ancak unutulan şey, bu milletin bin yıllara dayanan devlet geleneği, bağımsızlık ve özgürlük ruhu idi. İşte bu özgürlük ve bağımsızlık ruhunu işleten Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Kurtuluş Savaşı’nı başlatarak tüm gücüyle Büyük Taarruz’u başlattı ve bu aziz coğrafyayı Türk’ün ebedi yurdu kuldu. Yunan ordusu kendisini bir anda Ege’nin serin sularında gördü. Büyük Taarruz Meydan Muharebesi ile ordumuz, nihai zaferine ulaşarak aziz al bayrağımızı İzmir semalarında dalgalandırdı. Ulu Önder Atatürk’ün de söylediği gibi ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır.’ Bu satıh bütün vatandır. ‘Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk edilemez’ düsturuyla Türk milleti vatanına sahip çıkmasını bilmiş, aziz şehitlerimizin kanları ve canlarıyla bu millet bize vatan kılınmıştır. Ben bu vesileyle başta Cumhuriyetimizin Banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, aziz şehitlerimizi ve ebediyete irtihal eden gazilerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Hayatta olan gazilerimize sağlıklı ve uzun ömürler diliyorum.” diye konuştu.

Bu Yazıya Tepki Ver