Köşe Yazarı

2023 Seçimleri Üzerine Nalına ve Mıhına Satırlar

Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her zamankinden farklı olarak, çok klasik bir cümle ile değerlendirmelerime başlamak istiyorum.

“Bu seçimde iktidara ve muhalefete çok büyük dersler verilmiştir.” Evet bu dersleri, artıları ve eksileri yer yer objektif yer yer subjektif tespitlerimle ortaya koymak istiyorum.

SİYASAL İKTİDAR İÇİN:

1. İktidar TOPLAMDA %48’e rağmen bir iktidar görevi yapacaktır. Ötekileştirme yaklaşımlarına devam edilmesi, 10 ay sonraki müstakbel ilk YEREL seçimde iktidara uyarısını acı bir şekilde yapar, bu bilinmelidir.

2. Müstakbel ağır ekonomik durumun finansmanının yabancılara mülk satmadan çözümlenmesi kaçınılmazdır. Yabancılara mülk ve vatandaşlık satarak kaynak bulmanın ilk faturası müstakbel seçimlere yansıyacaktır.

İKTİDARIN AYIPLARI / ETİK DIŞILIKLAR:



1. Seçim öncesi, seçimin eşitliği ve adaleti açısından istifa etmesi gereken bakanların (İÇİŞLERİ, ADALET ve ULAŞTIRMA BAKANLARI istifa etmemesi, seçimin eşit şartlar altında ve adalet ile gerçekleştirilEmemiştir. Muhalif adayın toplu SMS göndermesine bile engel konulmuş. Bu şartlar demokrasinin RUHUNA aykırıdır. Bu ETİK DEĞİLDİR.

2. İktidar seçim sürecinde bizzat C. Başkanı adayı tarafından kasten (bilerek ve isteyerek) terör örgütü ve CHP yakınlığını iddia etmek için montaj videosu yayınlayarak seçmeni manipüle etmiştir. Bu ETİK DEĞİLDİR.

3. İktidar muhalif medyaya doğrudan veya dolaylı türlü engel ve zorlamalar yaparken, destekçi medya objektif haber sağlama ve sunma özelliklerini yitirmiştir. 4. güç medyanın tarafsızlığı, ULAŞTIRMA ve / veya İLETİŞİM bakanlığı / başkanlığı yönetimleri seçim süreci içinde istifa etmemiştir. Bu konuda hukuktaki boşluk kötüye kullanıldığı için Bu ETİK DEĞİLDİR.

4. İktidar, tek başına iktidar olmanın avantajı ile, başta Suriyelilere seçme ve seçilme hakkı vermiştir. Oysaki, bir ülke vatandaşlığı yeni kazanıldığında oy kullanmak için, en az 5 yıllık vatandaşlık geçmişi ön şartı olmalıdır. Geçici olarak Türkiye’ye gelen kişilerin, kalıcı vatandaşların kaderlerini etkileyecek bir seçimde oy kullanma hakları GECİKMELİ olarak uygulanmalı veya 1/2 azaltımlı olarak oya etki etmelidir. İçişleri Bakanlığı bu konuda HAKÇA bir sistem kurmamıştır. Bu ETİK DEĞİLDİR. Hakkaniyete de uygun değildir.

5. İktidar, Ülke vatandaşlığını ekonomik bedel ile kazandırmış ve ülkede yaşamayanlar, ülkede yaşayanların kaderlerini tayin edecek duruma geldikleri için, bu sistem ve bu düzenleme ETİK DEĞİLDİR. Hakkaniyete uygun değildir.

6. Muhalefetin denetiminin zor olduğu alanlarda, deprem bölgesinde ve yurt dışı seçimlerinde iktidar bu seçimleri, seçmen listelerini saydam bir şekilde oluşturmamış, bu konuda veri paylaşmamış, bunlara dijital mecralarda erişim sağlamamıştır. Yurt dışındaki bir sandıkta iktidar adayına toplam seçmen sayısından iki üç, hatta dört kat daha fazla blok oy çıkmıştır. Bu durum sonuçlara yansımıştır. Bu adaletsizlik doğuran sistem ETİK DEĞİLDİR.

7. İktidar adayı, seçim döneminde iktidarın bütün imkanlarını kullanmamak şöyle dursun, bu imkanların sınırlarını zorlayana kadar kullanmış, muhalefetin bu kamusal imkanları kullanmasına sayısız engeller çıkarılmış ve adil bir seçim şatları sağlanmamıştır. Bu ETİK DEĞİLDİR.

8. Cumhurbaşkanının veya adayın, sıfatı gereğince, Tüm ülkenin cumhurbaşkanı olması nedeniyle ister bilfiil o görevde bulunulsun ister aday statüsünde olunsun, bir kısım kitle veya meslek grubuna karşı küçümseyici, ötekileştirici, hakaret edici tabirler kullanması siyasi açıdan ETİK DEĞİLDİR.

9. İktidar, İslamlığın bir gerçeği olan “harp hiledir” sözünü / hadisini dinen pragmatist ve çarpık uygulamıştır. Oysa ki, İslam’ın bu yaklaşımı, Gayri Müslimlerle yapılan savaşlar içindir. Seçimleri bir “savaş” olarak görüp, seçimde her şey mübahtır yaklaşımı ETİK DEĞİLDİR. Dinen de hatadır.

10. İçişleri bakanlığı görevi sürerken seçim döneminde bir bakanın Gazi Mahallesinde kitleyi kışkırtıcı ifadeler kullanması ETİK DEĞİLDİR. (Oysaki, bu bakanlığın C. Başkanlığı hükümet sistemi öncesinde seçim kanunu gereğince ve seçim adaleti için istifa etmiş olması zorunlu idi.)

MUHALEFET İÇİN:

Maddeleri yazmadan önce, en önemli husus olduğu için, muhalefet, Sn. Erdoğan’ın II. kez aday olamaması hususunda yeterli bir hukuksal mücadele yapmamıştır. Yapsa bile bu mücadeleyi halka yeterince anlatamamıştır.

1. Muhalefet Cephesi, yeni bir lideri şimdiden hazırlamalıdır.

2. Toplumsal muhalefetin %60’lar düzeyinde olduğu bir dönemde bu oyları konsolide edememiş olması nedeniyle bütün çalışma ve gayretlerine rağmen oyları %48 bandında tutsa bile kim ne derse desin, Kılıçdaroğlu bu seçimi kaybetmiştir. Bu hem milletvekili aday belirleme hatası hem cumhurbaşkanı aday belirleme hatası hem de 6’lı masanın kombinasyonu hatası vb. nedenlerden kaynaklanmaktadır.

3. Sn. Kılıçdaroğlu, 6’lı masa sürecinde adaylığını açıklamayarak bunu son günlere öteleyerek adaylığını oldubittiye getirmiştir. Bu teknik ve taktik açıdan yanlış olduğu gibi, diğer partiler açısından hakkaniyete uygun olmamıştır. Sn. Kılıçdaroğlu’nun adaylığını oldubittiye getirmesi ETİK DEĞİLDİR.

4. Millete / halka rağmen bir muhalefet liderinin dayatılmasının fiyasko ile sonuçlanacağı apaçık bir gerçektir. Bu süreçte, güzel ülkemizde yüzlerce pırlanta gibi Cumhurbaşkanı adayı çıkarılabilmesine rağmen, bu alternatif kullanılmamıştır. Sn. Akşener’in bu konudaki itirazı ve karşı duruşu haklıdır.

5. Sn. Akşener’in istediği aday kabul edilmediği için, bir dizi ağır suçlamalar ile 6’lı masadan ayrılması büyük bir hatadır. Bu suçlamalar, siyaseten ETİK DEĞİLDİR. Bunca suçlamalara rağmen o masaya geri dönmesi siyasetin genel düzeyini de yıprattığı için muhalefet cephesi için büyük yıkıma neden olmuştur.

6. Muhalefet çok iyi ve çok etkin diye lanse ettikleri seçim bilişim sistemi çuvallamıştır. Muhalefeti temsilen CHP sandık kurulu üyeliği ve Müşahitlik sistemini yeterince geliştirememiş ve işletememiştir. (Bizzat oy kullandığım sandıkta bile, CHP müşahidinin CHP Sandık temsilcisini tanımadığına hiçbir diyalog kurmadıklarına şahit oldum. Diğer muhalefet parti müşahitlerinin birbirleriyle akredite olmadıkları bizzat görülmüştür.)

7. Seçim günü yaşanan saldırı linç vb. olumsuzluk durumları muhalif cephe medyasında yeterince işlenmemiştir.

8. Seçim sonuçları böylesi referandum düzeyinde önemli olan seçimde ne AA’dan, ne ANKADAN bilgi alınmamalı, sonuçlar doğrudan parti genel merkezindeki SKM (Seçim Koordinasyon Merkezi) de kurulmuş olan dev ekranlı bilbortlardan MEDYAYA servis edilmelidir.

9. Muhalefet lideri seçim günü sabahı dahil seçmenin / halkın huzurunda olmalıdır. Lider veya Liderler o günü, seçim sonuçlanıncaya kadar SKM de, halkın huzurunda olmasa bile medyanın huzurunda olmalı ve GÖRÜNÜRLÜĞÜ devam ettirilmeliydi.

10. Muhalefet Yurt dışı vatandaşlıkları, yurt içindeki sonradan vatandaş olanların seçim davranışlarını, seçmenlik durumlarını yakın takibe almamıştır, alamamıştır.

11. Muhalefet, seçmen listeleri hazırlanırken İKTİDAR neyi öngörmüşse onu kabul etmiş ve seçmen listeleri oluşturulmadan önce ve sonra bu süreci YETERİNCE yakın takibe almamış ve usulsüz süreçlere itiraz etmemiş, gerekirse yargıya müracaat etmemiş, etse bile bunu halka duyuramamıştır.

12. Muhalefet, seçmen listelerinde yer alan şahısları BİREBİR ADRESLERE GİDEREK kontrol etmemiştir. Bu seçim ön hazırlığı döneminde MUTLAK SURETTE yapılmalıydı, böylece, ölüye diriye, hayalden kişilere oy kullandırılıp kullandırılmadığının ortaya çıkarılmasını sağlanmalıydı.

13. Muhalefet, 6’lı masa gibi geniş bir cepheye sahip olunmasına rağmen, heyet halinde ev ev gezmemiş, mahalle faaliyetleri yapılmamış, seçmenlerin kapıları çalınmamıştır. En azından benim kapım çalınmamış olduğunu, hane sahibi evde yoksa bile, kapıya sadece broşür bırakmak yerine vurucu etkileyici önemli bir ekonomik değeri olmayan jestler yapılmamıştır.

14. Muhalefet cephesi 6’lı masadaki oy oranlarını ve millet vekili aday kontenjanlarını belirlerken, ilgili paydaş partilerin potansiyel oylarına göre yeterli bir ağırlıklandırma yapmamış bu da başta CHP içinde olmak üzere, büyük partilerde küskünlük yaratmıştır.

15. Muhalefet cephesi, seçime gitmeden önce, yıllar önce bu günkü seçim kanununun güncellenmesi konusunda yeterince performans gösterememiştir. En azından seçim öncesinde İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanlarının istifa etmesi şartının sağlanacağı sistemi gerekirse iktidar ile pazarlık yaparak sağlamalıydı. Muhalefet cephesi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemindeki bu boşluğu veya eksikliği yeterince dile getirmemiştir, bu konuda gerekenin yapılmasını sağlayamamıştır. Bunu sağlamak için, gerekirse muhalefet seçime gitmeyi protesto ederek iktidar üzerinde yaptırım uygulayabilirdi. İktidar lehine sonuç doğurmakta olan böylesi önemli bir dengesizliğin devam etmesine göz yumulmuştur.

16. Seçim döneminde Sn. Muharrem İnce ile ilgili çirkin montaj videosu, kaynağı ve kökeni kim olursa olsun, SİYASETİN GENEL DÜZEYİNİ kirletmiştir. Bu videoları paylaşılması veya seçim malzemesi veya pazarlığı yapılması siyasi açıdan ETİK DEĞİLDİR.

17. Milletvekili adaylığı sürecinde adaylar hep aynı havuzdan kullanılmış yeni isimler ve çehreler siyasetin ajanı / aktörü olamamıştır. Ülkemizde son derece zengin bir beşerî sermaye bulunmakta ancak bu potansiyel kullanılmamıştır. Hem iktidar hem muhalefet, milletvekili adayı belirlerken YA EKONOMİSİ GÜÇLÜ ya da KAYITSIZ ŞARTSIZ İTAAT EDEN vekil adayları belirlemişler bu da hem iktidar hem muhalefet cephesinde başarısızlıklara neden olmuştur. Aynı şekilde bu tablo ülkenin genel siyasal düzleminin ve bürokratik yapılanmanın kalitesini düşürmüştür, düşürmektedir.

18. CHP’nin şunu öğrenmesi zorunluluktur. Muhalefet demek iktidarın her yaptığı icraata kayıtsız şartsız kaşı çıkmak değildir olmamalıdır. TOGG, İHALAR, SİHALAR, otoyollar vb. icraatlara tukaka tavırla yaklaşmak kazandırmaz kaybettirir. Bu tavır, sadece CHP yönetiminin değil, tabanının da hatasıdır.

19. CHP ve tabanı, AKP’ye göre kıyas kabul edilemeyecek şekilde yavaş, hedonist, konformist ve halka karşı kayıtsızdır. CHP halkı SEÇİMDEN SEÇİME hatırlayacak veya görecek yaklaşımdan İVEDİLİKLE kaçınmalıdır. Bu izlenimini YOK ETMELİDİR. Sn. Erdoğan ve AKP’nin başarısının altında yatan asıl sebep, halkla sürekli teşrik-i mesai içinde olmasıdır. CHP ve TABANI da siyasal eylemini MARATON KOŞUCULUĞU olarak yapılandırmalıdır. Yapılandırmadığı sürece daha çok seçime girip muhalefet rolünü devam ettirecektir.

20. CHP yönetimi kim ne derse desin, İVEDİLİKLE kendi içinde demokratik yapıya kavuşturulmalıdır. Parti içindeki DELEGE SULTASI ve POLİTBÜRO yapılanması mutlak surette yok edilmelidir. Böyle olsa bile CHP Türkiye’deki diğer tüm partiler içinde (kanımca) en demokratik olanıdır. Bu durumun böyle olması, POLİT BÜRO yapısı veya DELEGE SULTASI YAPISI nı sürdürmesini gerektirmez.

21. CHP ve dolaylı olarak Muhalefet cephesi, Cumhurbaşkanlığı Hükumet sisteminden sonraki bütün seçimlerde yaşadıklarını tecrübe edip YETERİNCE SANDIĞA YANSITAMAMIŞTIR. Bu muhalefet cephesi içindeki kronik brütüslerden kaynaklanıyorsa, bu durumun son kerteye kadar fark edilmemiş olması olsa olsa basiretsizliktir.

SN. ERDOĞAN İÇİN:

Sn. Cumhurbaşkanımız her ne sebeple olursa olsun, ötekileştirici tahkir edici ifadelerine son vermelidir. Cumhurbaşkanlığı makamının gerektirdiği kucaklayıcılığı sağlaması işinin veya mesleğinin gereği olmalıdır. Sn. Erdoğan,

a) Korona ve salgın krizine rağmen,

b) Sel ve orman yangınları gibi uğraşlara rağmen,

c) Deprem afetine rağmen,

d) bunca ekonomik krize rağmen iktidarını korumuştur.

Kim ne derse desin bu büyük bir zaferdir. (Seçim sürecindeki etik olmayan hususlar bu değerlendirmemizin dışındadır.) Sn. Erdoğan Türk halkını son derece iyi anlayan, onlarla ÖZÜYLE hasbihal etmeyi becerebilen, inanılmaz derecede ÇALIŞKAN olan bu açıdan Türkiye için önemli bir kazanım olan bir siyasi şahsiyettir. Ülkeye katmış olduğu eserleri görmezden gelmek nankörlük olacaktır. Zaten bu nedenle hala Türk Milleti onu iktidarda tutmaktadır. Keşke yürütme fonksiyonunu / erkini kullanırken yeterince ADALET ve ETİK DEĞERLER İLE hükmedebilseydi. Sn. Erdoğan seçimi kazanmış olabilir ama Türk halkı nezdinde ADALET konusunda (kanımca) sınıfta kalmıştır. Sn. Erdoğan’ın 25 yıl önce, zulüm düzenine (tağuta) karşı kalkışımı ile bu günkü yaşamı ve yaklaşımı arasında kıyas kabul etmez uçurumlar oluşmuştur. Bu durumu bertaraf etmesi ADALETİ tesis etmesi kaçınılmazdır.

SEÇİM DÖNEMİNDE;

Sn. Kılıçdaroğlu, özellikle II. turda ve mülakatlarında son derece mütevazı ve dürüst ve samimi kişilik sergilemiştir. Hakkını vermek gerek. Bu açıdan kendilerini kutlarım. Sn. Akşener seçim öncesinde siyasetin genel düzeyini olumsuz etkilemiştir. Bu durumun telafisi zaman alacaktır.

Ancak Sn. Akşener’in bilgi, sezi hitabet ve yaklaşımları açısından çok çok başarılı bir siyasi şahsiyettir. Türkiye’nin onun katkısına ihtiyacı olacaktır. Aday belirleme süreçlerinde (kanımca) başarısızdır. Sn. İmamoğlu bu seçimin en çalışkan, özverili / gayretli çilekeş aktörüydü. Kendisinin ilerleyen dönemde toplumun derinliği ve tecrübeleri güçlü olan kişilerden oluşan güçlü bir ekibe ihtiyacı bulunmaktadır. Sadece ekonomisi güçlü, itaatkar kitlelerden beşeri sermaye devşirmek olsa olsa seçim kazandırır ama maraton kazandıramaz.

Sn. İnce’nin, bilgi ve tecrübelerinden HER ŞEYE RAĞMEN Türkiye faydalanmalıdır. II. Turda her şeye rağmen yeri Millet İttifakı olmalıydı. Bu yanlış kararını başta kendi tabanı olmak üzere tüm muhalefet cephesi uzun zaman diliminde unutmayacaktır. Buna karşı, onun işin en başında 6’lı masada yer almaması taktik değil, stratejik açıdan hatadır.

Sn. Ümit ÖZDAĞ, II. turda doğru konumda bulunmuştur. Ancak 6’lı masa, her şeye rağmen onu masaya dahil edebilmeliydi, hatta Kılıçdaroğlu, Akşener isminin yanında Muharrem İnceden sonra dördüncü sırada bir aktör olarak masada yer almalıydı.

Sn. Oğan, onca bilgi ve tecrübesine rağmen, SEÇİM SÜRECİNDEKİ çıkışları bağlamında II. turdaki konumu (kanımca) yanlış olmuştur. Böylesi bir siyasi aktör bir hafta bir ay önceki söz veya söylemleriyle taban tabana zıt bir konumda yer alması büyük bir talihsizliktir. Kendisinin II. turda iktidara (kanımca) önemli katkısı olmuştur. Oğan’ın HÜDAPAR ile aynı safta yer alması, aynı fotoğraf karesinde o parti ile birlikte el kaldırması OLDUKÇA manidardır, önceki söylemleriyle bu tutarsızlık ahvali izahtan varestedir.

HÜDAPAR’ın bu seçimde bu kadar konuşulacak bir aktör haline gelmesi (kanımca) Türkiye adına büyük bir talihsizliktir. Bu parti, Kürt olup ta müslim olan kitlenin siyasal taleplerini siyasete aktaran bir mecra olması açısından önemli olsa da bu seçimde iktidara önemli ölçüde oy kaybettirmiştir. Partinin izahtan vareste bir şekilde “…kadınların sahiplendirilmesi” ifadesi belki de önümüzdeki 50 yıl konuşulmaya devam edecektir. Aynı şekilde HDP de muhalefete şeklen %10 gibi bir oy kazandırmış görülse de, ülkedeki %60 düzeyindeki toplumsal muhalefetin, BU CEPHEDE ve SANDIKTA konsolide edilememesinin yegane sebebidir. Buna rağmen, HDP ve muadili YEŞİL SOL blok, taahhüt etmiş oldukları desteği, hakkıyla sağlamışlardır. Türkiye’de Kürt olup ta seküler olan kitle için, bu parti kim ne derse desin vazgeçilmezdir. İktidarıyla muhalefetiyle, HPD Türkiye için meşru bir parti olarak kanıksanmalıdır. Bölücü Terör örgütüne karşı HDP’nin mesafesini tayin etmesinin sağlanması, sadece parti yönetiminin değil hem iktidarın hem muhalefetin de boynunun borcudur. Ülkemizin bekası, sulh ve sükunu için bu ortam ve yaklaşım sağlanmalıdır. HDP veya muadili Yeşil Sol Parti, bu seçimde (kanımca) oylarını korumuştur. Bu partinin oylarındaki düşüş (kanımca) manipülatif bir düşüştür.

Deva, Gelecek ve Saadet Partileri bu seçiminden pragmatist bir şekilde başarı sağlamışlardır. CHP ye katmadeğerleri yeterli olmamasına rağmen önemli sayıda milletvekili kazanımları elde etmişlerdir. Sn. Karamollaoğlu’nun seçim sürecindeki performansı oldukça başarılıydı ve centilmenliğini kayda geçmek önemlidir. Bunun yanında Doktora’dan hocam olan Sn. Davutoğlu, 6’lı masanın akademik alt yapısını son derece iyi kotarmıştır. 6’lı masanın eylem planında emeğinin büyük olduğunu tahmin ediyorum. 6’lımasanın akademik çıktısı olan ilkeler bütünü, parti politikası değil DEVLET POLİTİKASI haline getirilmelidir. Değerlendirmelerim hem iktidar ajanları hem muhalefet ajanları için hoşnutluk doğurmayacak değerlendirmeler olabileceğinin farkındayım. Ortaya koyduğum hususları ülkemizin yönetiminin daha hakkaniyetli oluşturulması ve istikrarı açısından önemli gördüğüm için dile getirdik. Bu maddelerde hem iktidar hem muhalefet açısından hatalı maddeler / hususlar varsa, bu konuda gerekli düzeltmeyi yapacağımı da yine bu satırlardan bildirmek isterim. Ancak bilgim ve gözlemlerim çerçevesinde, kısmen bilim insanı olarak kısmen bir yazar olarak takdiri öncelikle okurlarım ve siyasetin genel aktörleri yapacaktır.

Ülkenin kleptokrasi batağına saplanmaması için, hukuk, yönetişim (istişare) kuvvetler (erkler) ayrılığı zorunluluktur. Değerlendirmemizde, hormonlanmış bazı siyasi partileri değerlendirme haricinde tutulmuştur. Bütün bunların yanında, ülkemizin deklare edilmiş bir devlet politikası bulunmamaktadır. Türkiye’nin ivedilikle deklare edilmiş bir devlet politikasına ihtiyacı bulunmalıdır. Bu politikalar için, 6lı masanın eylem planı altlık yapılabilir. Şu asla unutulmamalıdır ki, bir ülke İKTİDARI VE MUHALEFETİYLE bir bütündür. Halının desenini oluşturan ilmiklerin ortaya çıkardığı bir bütündür. Kimsenin kimseyi ötekileştirme, yok sayma, tahkir etme hakkı yoktur. Olmamalıdır, olamaz.

Bu satırları, Kamu Yönetimi ve Yönetim Bilimi Yerinden yönetim bilim doktoru olarak sıraladım. Başkaca önemli hususlar elbette ki olabilir. Bu seçimin ve gelecek seçimlerin ülkemize hayırlar getirmesini temenni ederim. Ülkemin insanlarının yüksek katılımlarıyla vatandaşlık görevini yapmaları mutluluk vericidir.