Köşe Yazarı

Kurunun yanındaki yaş

Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çok sık duyduğumuz bazı kavramları hiç sorgulamadan olduğu gibi kabul ediyoruz. Bunlardan biri de eşitlik. Eşitliği adalet sanıyoruz. Oysa ezbere eşitliklerin çoğu, aslında adaleti ortadan kaldıran birer klişe olabiliyor.

Basit bir tanımla eşitlik herkese aynı şeyi, adil olmak ise herkese hak ettiğini vermek diyebiliriz. 

Herkese aynı maaşı vermek eşitliktir ama adalet değildir. Her tanıdığa aynı değeri, her öğrenciye aynı notu vermek de öyle.

Zor olan adil olmaktır. Adil olmak, emek ve sorumluluk ister. Oysa insan genellikle sorumluluk almak istemez… Veya kimin neyi hak ettiğini ölçecek yöntem ya da isteğe sahip değildir… Veya gerçekten yetkisi yoktur, ona da biri “yap- yapma” diyordur.

Eşitlik, sorumluluğu üstüne almak istemeyenler için harika bir kaçış ve son derece kabul gören bir mazerettir. Elmayla armudu aynı kefeye koymuşsun, kuşa da balığa da uç demişsin, bilenle bilmeyeni bir tutmuşsun, kime ne… Eşitlik var dedin mi akan sular durur.

Geçenlerde bir şirketin şirket içi maili sızdı medyaya “Tüm uyarılara rağmen mola uygulaması suistimal edildiği için 15 dakikalık aralar iptal edilmiştir.” diye. Genelde sistem böyle işler. Birkaç kişi verilen hakkı suistimal eder. Uyarı, hata yapan o kişilere değil, topluca herkese yapılır. Bu genel uyarıları da zaten o uyarının asıl muhatapları kendi üzerine alınmaz. Sonra böyle toptan yasak gelir molalara. ‘Kurallara harfiyen uyan’ ile ‘verilen hakları suistimal eden’ aynı yasağa muhatap olur. Elma ile armut aynı kefeye konur.



Oysa liderlik, kimin neyi hak ettiğini görebilme yeteneğine ve herkese hak ettiğini verebilme cesaretine sahip olmayı gerektirir. Yasaklar, o toplum içindeki en aptal ya da en kötü niyetli kişiye göre konmuş genel kurallardır. Yasaklamak, “Ben yönetemiyorum o halde siz de bir şey yapmadan durun.” itirafıdır.

Kurallar, herkesi vasatta tutmayı hedefler ve sıradanlığa razıdır. Aslında “İyi niyetli olmandan bana ne? Yaratıcı ve zeki olmana da gerek yok, denileni yap yeter.” demektir.

İşte liderlik burada başlar. Lider, kuralları ve yasakları herkes için ve her durumda mutlak eşitlik olarak uygulayan değil, adaleti sağlamak adına inisiyatif kullanandır. Adil olmak da inisiyatif kullanmak da elbette kolay iş değildir. Bu yüzden hemen herkes kuralları harfiyen ve eşitçe uygulayan bir yönetici olabilir ama gerçek bir lider olmak zordur.

Bir yerde kurunun yanında yaş da yanıyorsa, bu onları aynı yerde tutanların ayıbıdır.

Kurunun yanında yanan yaş, aslında adaletin göz yaşıdır.

Ben bazen…

Ben bazen yapıldığı günden bu yana 18 ay geçip de tek bir uçağın bile inmediği Balıkesir Havaalanı gibiyim. Gösterişli ama amaçsız. Mağrur ama bir başına.

Ben bazen bayramların 3. günü gibiyim. Ev kıyafetiyle mahalleye çıkmak için erken, büyüklerin bayramını kutlamak için geç. Hani buzdolabındaki iki günlük yemek gibi. Aslında sevdiğin bir yemek ama ısıtsan aynı lezzeti olmayacak biliyorsun. Yani biraz kararsız ve tadı kaçmak üzere.

Ben bazen tatil zamanlarındaki İstanbul gibiyim. Çevremde sadece olması gerektiği kadar insanın olduğu, telaşsız ve huzurlu.

Ben bazen nektarin gibiyim. Şeftali desen ekşi, erik desen tatlı. Hem ikisi birden gibi hem de hiçbiri.