Charles Darwin 19.yüzyıl bilim tarihine damgasını vurmuş bir kişidir. Zira özellikle evrim teorisi başta İslâm dünyası olmak üzere bütün yaratılış temelli semavi dinlerin hedefinde olmuştur. Yaptığı araştırma gezileri adeta bir proje gezisi niteliğinde olduğu için fen bilimleri alanında adeta devrim gibi çalışmalara imza atmıştır. Ancak hiç beklenmedik şekilde sosyal bilimler üzerinde de etki yapmıştır. Bu öylesine bir etki ki, bugün hâlâ tartışma konusu olmaktadır.
Özellikle doğal seçilim fikri en az evrim teorisi kadar etki ve tartışma yaratmıştır. Her ne kadar Darwin doğal seçilim ile adapte olma yeteneği üzerinde dursa da algılar hep güçlünün ayakta kaldığı söylemi üzerinden oluşturulmuştur. En az evrim teorisi kadar bu güçlü olanın ayakta kaldığı düşüncesi dindar /muhafazakar camialar tarafından kuşku ile karşılanmıştır. Çünkü eğer öyle olursa Yaratıcının iradesi bypass edilmiş olur. Daha doğrusu doğa kendi kendine işleyen bir sistem olarak algılanmış olur.
Buraya kadar Darwin’in düşüncesinin ana noktalarını kısacık özetlemeye çalıştım. Asıl üzerinde durmak istediğim husus ise bambaşka. Zira nasıl ki dindar /muhafazakar kesimler Darwin’in Yaratıcı kudretini bypass edecek teorisine karşı çıksa dahi gerçekte bugün Türkiye’de davranış kalıpları olarak tam bir Darwinci hakimiyet vardır. Biliyorum çok aykırı bir husustan bahsediyorum ama gerçek bu şekilde.
Bunu da şu şekilde izah etmeye çalışayım; kurallara uyarak her türlü vatandaşlık görevini yerine getiren insana karşı her türlü “uyanık” olma davranışının övüldüğü bir toplum görünürde Darwin’in güçlünün ayakta kaldığı “doğal seçilim”ine karşı çıkıyormuş gibi gözükse bile gerçekte Darwinci değil mi?
Az çok eğitim görmüş dindar /muhafazakar bir insana Darwin sorusu sorun hemen dinsizlik ile suçlayabilecektir. Mesela bir somut örnek verelim, kurallara uyarak ve vatandaşlık görevini yerine getirerek vergisini zamanında ve eksiksiz ödeyen vatandaş, sürekli birilerinin kollandığı, vergi affına mazhar olduğu durum karşısında ne düşünür? Ya da bu sürekli kollanan kesim ve bunu mazur ve makul bulan kesimler tam da Darwinci bir tavır sergilemiyorlar mı?
Hatta bu tip korunma, kollama davranışlarını bir tür “uyanıklık” olarak görüp kendisi de bu tip davranışlarda bulunması ne anlama gelir? Toplumsal hayatın en basit alanlarında bile mesela herhangi bir şey için sırada beklemeyip sokak tabiri ile kaynak yapmak ve bunu bir tür uyanıklık olarak görmek tam da Darwinci bir tutuma örnek teşkil etmez mi? Kendisinde sürekli bazı şeyleri yapma hakkı olarak görüp başkalarının da bunu kabul etmesi gerektiği gibi bir düşünce tam da Darwinci bir düşünce yapısı değil midir? Darwin bu günleri ve uyanık tipleri görseydi herhalde ne kadar haklı olduğunu gururla anlatırdı sanırım.