Bunun için de elbette doğanın bir çözümü var. Yaramazlığının önüne sözle ve anlatmalarla geçilemeyen bir çocuk, şüphesiz hayatını ızdırapla geçirecektir.
Hayat da insanoğluna bunu hazırladı. Önce Covid-19 ile bizi evlere tıkadı. Böylece doğayı hemen dengeye getirdi. Birden Boğaz’da ve Venedik’in o pislik dolu kanallarında yunuslar yüzmeye başladı. Bu durum bize şunu gösterdi ki, insanın olmadığı her yer hemen doğal hâline geri dönüyor. Yani hayat, insana bir mesaj veriyor: “Bu şekilde devam ederseniz ben sizin üstenizden gelmesini bilirim!”
İnsanoğlu maalesef biraz inatçı ve anlayışı dar bir varlık! Bu yüzden de kontrolü birden kaybedince hemen “Eski hayat tarzıma nasıl dönerim?” diye çare arıyor. Neye geri dönecekse? Her gün iki ya da üç saate yakın çekilen trafik, ekmek için insanlarla kavga ve savaş hâli, zengin olunsa da olunmasa da sürekli tatsız bir hayat… Buna geri dönmeye çalışıyor insanlar hâlâ… Anlayışımızın yetersiz olduğunu görüyoruz. Aslında hayat bize: “Durun ya! Böyle saçma sapan yaşanır mı?” diyor. Biz de: “Biz yaşarız abi, sorun yok!” diyoruz.
Her neyse… Ama hayat hem fikir değil bizimle… Bu yüzden doğal afetler, bizlere bu şekilde yaşayamayacağımızı idrak ettirene kadar artan bir tempo ile devam edecektir. Bizler insan ile insan ve insan ile doğa arasındaki tüm ilişkilerimizi yeni bir yaklaşım dediğimiz toplumsal sorumluluk ile değiştirmediğimiz sürece, egoistçe hem birbirimizi hem de doğayı kendi menfaatlerimiz için yok etmeye devam ettikçe, göreceksiniz ki hayatın acımasızlığı üzerimizde olacak!
Hepimiz bu kısa hayatın bizlere neye mal olduğunu bir düşünelim. Koşturmacalarla geçen bu sayılı günlerin aslında kime faydası var ki?
Anlamalıyız ki, hepimizin mutluluğu birbirimize bağlıdır. Bu doğa kanununu anlamadığımız sürece, insanlara ve hayata yaklaşımımızı değiştirmediğimiz sürece, hayatın ızdırapları üzerimizde giderek artacaktır. İnsan, doğanın tek dengesiz varlığıdır. Aynı zamanda da bu dengeyi kurabilecek tek varlığıdır. Bu yüzden yaşadığımız süreç insanoğlunu daha yüksek bir bilinç ve varoluşa doğru itiyor da diyebiliriz. Çocukların büyümeleri kaçınılmazdır. Bu durum bir yetişkin olup hâlâ çocuklar gibi davranan bireyler için de söz konusudur. Umalım ki gönüllü olarak hayatı anlamayı öğreniriz. Kendi kendimizi değiştiririz. Yoksa hayat bizi tokatlarıyla mecburen yola sokacaktır. Hayat dizini dövmez. Bunun yerine insanı döveceğinden de emin olabilirsiniz!