Psikologların mürekkep testini bilirsiniz. Hastalarına rasgele dağılmış mürekkep lekelerinden oluşan soyut bir resim gösterip orada ne gördüğünü sorarlar. Onların cevaplarındaki “algıda seçicilik” ruhsal durumları hakkında ipucu verir. Örneğin aynı resme bakan iki kişiden biri gökyüzünde bir güvercin gördüğünü, diğeri elinde balta olan bir katil gördüğünü söyleyebilir.
Bir gün bir psikolog hastasına bu testi yapmak üzere mürekkepli bir kart göstermiş ve “Bunda ne görüyorsunuz?” diye sormuş. Hasta “Seks yapan bir çift” yanıtını vermiş. Diğer kartı göstermiş psikolog, hasta yine “Seks yapan bir insanlar” gördüğünü söylemiş. Kartlar değişmiş ama hastanın cevabı aynıymış. Tüm kartlarda aynı şeyi görmüş: seks. En sonunda psikolog dayanamamış “Yeter ama, ne gösterirsem göstereyim hep seks diyorsunuz” diyecek olmuş, hasta sözünü kesmiş: “Asıl size yeter!” demiş “Koskoca doktorsunuz, bana sürekli cinsel içerikli müstehcen resimler göstermeye utanmıyor musunuz?”
13 yaşındaki hentbolcu Merve’ye “Sen kızsın, şort giyemezsin” diyerek spor yaptırmayanlar ile Kadın Voleybol Milli Takımımızın şortlarına takılanların durumunu bu fıkra özetliyor.
İnsanın algısı farklı olunca başarı yerine şort, azim yerine bacak görür. Gurur duymak yerine hicap duyar. Mesele neye baktığın değil, orada ne gördüğünle ilgilidir. Maslow “Elinizdeki tek araç çekiçse her şeyi çivi olarak görürsünüz” diye açıklar bu durumu. Rumi “Neyi arıyorsan sen osun” der.
Aynı günlerde elin adamı uzaya seyahate gider, bizim ülkemizde ise şort “mürekkep testi” olmaya devam eder.
“3T FORMÜLÜ”
Bir sağlık problemi için doktora gittiğinizde uygulanan işlem çok basittir. Doktor sizi muayene ederek film, tahlil vb. bir dizi tetkik yapar. Ardından bu veriler ışığında hastalığınıza bir teşhis koyar. Ya sonra?
Düşünsenize, doktorların görevi sadece buraya kadar olsaydı… Yani hastalığınızın adını söyleyip sizi uğurlasaydı, ne hissederdiniz? Tedavi olmadan, hastalık giderilmeden tetkik ve teşhis bir anlam ifade eder mi?
İşte biz de hayatımızdaki sorunlar karşısında ne yazık ki tetkik ve teşhis konusunda tüm zaman ve enerjimizi harcıyoruz ama iş tedaviye gelince orada kalıyoruz.
İş veya özel hayatınızdaki sorunu günlerce düşünüp konuşsanız, o sorunlara binlerce örnek de verseniz, çözüm bulmadığınız ve o çözümü uygulamadığınız sürece bunun size hiçbir faydası olmayacaktır.
Örneğin kilo sorununuz var diyelim. Sadece “kilo vermek istediğinizi söylemek” sizi zayıflatmaz. Sizi zayıflatacak tek şey vardır: diyet yapmak. Diyet yapmadığınız yani sizi sonuca götürecek gerçek eylem adımını atmadığınız sürece sadece kendinizi kandırırsınız.
Unutmayın, tedavi yapılmadığı sürece tetkiklerin de teşhisin de bir anlamı yoktur.
SAHTESİ / GERÇEĞİ
Flamingo: Sahtesi yazlıkçıların popüler deniz yatağıdır. Gerçeği Salda’da can verir.
Mülteci: Sahtesi bayramda, tatilde ülkesine gidip gelir. Gerçeği memleket hasretiyle can verir.
Mutluluk: Sahtesi poz poz Instagram’da sergilenir. Gerçeği ânı yaşatmaktan gösterişi akla getirmez.
Özgüven: Sahtesi zaafı örtmeye yarayan eğreti bir kibirdir. Gerçeği zaaflarını bilip de kendini sevmeye devam etmektir.