Koalisyon Hükümetlerini ülkeye sıkıntı veren, karmaşalar yaratan bir yönetim sistemi olarak görmek elbette yanlış olur. Çünkü tek partili hükümetlerin de ülkemizi bir hayli zor dönemlerin içine soktuğu unutulmamalıdır. Refah-Yol (Erbakan ve Çiller) koalisyon hükümetinin 28 Şubat krizi ile sarsılırken, aynı sarsıntıyı DSP, MHP, ANAP (Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz) koalisyon hükümeti dönemin de havada uçuşan anayasa kitabı ile de yaşamak koalisyon hükümetlerini “ÖCÜ” gösteren en önemli iki unsurdu.
Peki, tek partili hükümetler için sütten çıkmış ak kaşık ibaresini kullanmamız mümkün olacak mıydı?
Tabii ki de hayır!
Çünkü 2002 yılında tek başına iktidar olan RTE yönetimin deki AKP hükümetinin bu ülkeye verdiği en baba zararları sıralamaya kalkarsak “ekonomik kriz, işsizlik patlaması, ülkenin parsel, parsel satılması, toplumu etnik ayrışmalara sürüklenerek çatışma ortamı yaratılması, terörün geçmiş yıllara nazaran daha çok artması, hortumlama ve hortumlatmanın çok daha fazla olduğu, yargıyı ele geçirmek için yapılan oyunlar, 5 müteahhite verilen ihaleler ve silinen vergileri, 128 milyar doların buhar olup uçması ve hesabını soramamak, ülkemize hangi amaçla getirildiğini bilmediğimiz Suriye ve Afganlılar, muhalif olan kişilerin içeri tıkılmasını” örnek olarak verebiliriz.
Ülkemiz de siyaset günden güne parçalara bölünerek bir partinin de tek başına yüzde 50 gibi bir oy alması artık mucizelere dayanmaktadır. Oysaki seçim barajı aşağı çekilerek en zayıf koalisyonun bile yüzde 50 ile iktidar gelmesi sağlanabilir ve dengesizce yönetimlerin önüne geçmiş olabilirdik. İşte olaya bu açıdan baktığımız da çelişkilerin giderilmesi için Koalisyon Hükümetinin faydası çok daha belirgin hale gelecektir. Bakınız 80 milyonluk bir ülkede AKP’nin yüzde 34 oy alması 25 milyon seçmen demektir. Geriye kalan yüzde 64’ün yani 48 milyon insanın yönetimini yüzde 34 gibi bir azınlığın tercihi olan AKP hükümetine zoraki bir şekilde teslim etmek demokrasi kültürümüz de ciddi bir eksikliğin olduğunu göstermektedir ve bu demokrasi değildir.
İnanıyorum ki!
Türkiye bugün koalisyon hükümeti ile yönetilmiş olsaydı, hem Cumhurbaşkanlığı seçimi, hem de anayasa değişikliği çok daha sağlıklı bir zemin de tartışılır ve herkesin Cumhurbaşkanı, her kesimin onayladığı bir anayasa değişikliğine sahip olurduk. Koalisyon hükümetleri arasında ki görüş farklılıkları istikrarsızlık diye nitelendirenler. Şunu unutmasınlar ki! Konu ülke menfaati ve ülke çıkarları olunca koalisyon hükümetleri, koalisyon olmanın öngördüğü ilk maddeyi yani uzlaşmayı mutlaka sağlayacaklardır. Asıl tehlikeli olan, tek partili hükümetlerin kendi içlerin de yaşadığı görüş farklılıklarını üstünü örterek, sürekli gizlemeye çalışması en büyük istikrarsızlıktır.
Unutulmasın ki!
Demokrasi kültürümüz gelişir, devletin işleyiş biçimi siyasetten arındırılırsa, 2011 genel seçimleri ülkemiz adına yeni bir koalisyonun uygulanış biçimine de zemin hazırlayacaktır. Koalisyonu suçlamak yerine, koalisyonun gerekliliğini yerine getiremeyen, koalisyon hükümetlerinin beceriksizliğini kurulacak yeni koalisyonlara da monte etmenin bir anlamı olmayacaktır.
Daha da önemlisi ABD Başkanı Biden ile yapılan Nato görüşmesinin perde arkasını, hangi pazarlığa istinaden (ekonomik mi yoksa olası bir erken seçimde ABD’nin desteğini almak için mi) Afganlıları ülkemize aldığımızı koalisyon hükümeti ile yönetilmiş olsaydık öğrenirdik.